KOÇYİĞİT VE ÖZTÜRK AİLESİNE VEDA 🍂

42.4K 1.7K 1.3K
                                    


Final Şarkısı: AliFiru - İhtilal.
(Son kısımda açmanızı tavsiye ederim.)

Fatih odayı dolduran alarm sesini duyduğunda, aniden fırladı yerinden. Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu ve bir haftadır her alarm sesinde telaşla kalkıyordu yatağından. Zümra uyanacak diye neredeyse telefon daha çalmaya başlar başlamaz fal taşı gibi açıyordu gözlerini. Gece uyumayan ve devamlı aç olan bebekleri saat başı uyandığından, son zamanlarda mecburen böyle hızlı başlıyordu güne.
Baba olmadan önce o alarmı on kez ertelemeden uyanmazdı. Güzel günler mazide kalmıştı, artık Zümra'lı bir devir başlamıştı. Tüm düzenlerini tepe taklak eden bir devirdi bu devir!

Telefonun sesini kapattıktan sonra yan tarafına çevirdi mahmur gözlerini. Hâla uykusunu açamamıştı; zira bu gece de, tıpkı diğer gecelerde olduğu gibi saat başı uyanıp durmuşlardı. Hafsa'yı yatak başlığına yaslanmış halde uyur vaziyette görünce sıkıntıyla bir nefes verdi. Her ne kadar geceleri uyanıp karısına yardımcı olsa da, karnını doyurmak isteyen kızı yüzünden pek bir işe yaradığı söylenemezdi.

Solgun benizli yarine baktı hüzünle. Bir haftadır doğru düzgün uyuduğu yoktu. Gündüzleri o işteyken anneleri yardımcı oluyorlardı ama Zümra'nın derdi karnını doyurmak olduğu için Hafsa el mecbur her seferinde kendisi ilgilenmek zorunda kalıyordu.

İç geçirip yerinden kalktı. Oldukça sessiz olmaya çalışarak karısının yanına ilerledi. Ellerini; başının ve bacaklarının altından geçirip usulca kucağına aldı. Uyanmamasına dikkat ederek yatağa uzanmasını sağladı. Üstünü de örttükten sonra yataklarının hemen yanında olan beşiğe çevrildi gözleri. Süratli bir gülümseme yayıldı suratına. Cadı Zümra'sı da annesi gibi mışıl mışıl uyuyordu. Eğilip minik yanağına dudaklarını değdirdi. Öpmek bile incitecekti sanki, babalık böyle bir şey miydi?

Doğrulup dolabına ulaştı ve giyeceği kıyafetleri aldı. Hâla ses çıkarmamak adına akla karayı seçiyordu. Yavaş hareketlerle değiştirdi üzerini. Bu yaşına kadar hep çıkarttığı kıyafetleri etrafa saçan bir adam olmuştu ama son günlerde bu huyundan da vazgeçmişti. Olması gerektiği gibi tek tek katlıyordu pijamalarını. Pek güzel katlayamasa da, en azından kendi kulvarında elinden geleni yaptığını düşünüyordu.

En son ceketine uzanıp üzerine geçirdiğinde, komodinin üzerinde duran telefonunu da aldı ve cebine attı. O sırada eline değen sert kutuyla duraksadı. Ne olduğunu hatırladığında yerinden çıkarıp umutsuzca baktı. Hafsa'sı hastaneden çıktığında vermek üzere almıştı bu hediyeyi. Ama cırlak kızları yüzünden karısının yüzünü doğru düzgün göremediği için; mecburen cebinde beklemişti şimdiye kadar.

Artık daha fazla bekleyemeyeceğini bildiğinden, yatağa yaklaştı ve kutuyu yarinin başucuna bıraktı. Eh, çocuk olunca anne baba ilişkisi de bu kadar oluyordu demek ki.
Eğilip alnına bir öpücük kondurdu. Şikayetçi değildi, dünyanın en güzel duygusunu yaşatmıştı ona kadını. Şefkatli elaları mışıl mışıl uyuyan ikili arasında dolaştı. Ardından kısıkça sevgisini aşikar etti.

"Sizi bana verene kurban olurum..."

Öyle güzellerdi ki, bazen duruyor ve gerçekten onların eşi-babası olup olmadığını kontrol etme gereği duyuyordu. Sanki bu mutluluk dünya için fazlaydı...
Ne yapmıştı sahi? Oyunun hilesini falan mı bulmuştu?
Başını sağa sola sallayarak güldü.

Sonra sessiz adımlarıyla kapıya ilerledi. Odadan çıkarken son bir bakış daha atmıştı uyuyan nimetlerine. İşe gitmesi gerekmese, kimse gönderemezdi onu bu cennet kokan odadan. Zira her yere buram buram bebek kokusu sinmişti...

⭐️

Hafsa yarım saat kadar sonra telaşla açtı gözlerini. Kendisini uzanır halde bulunca hemen kızına kaydı bakışları. Onu doyururken uyuyakalma ihtimali yüzünden aklı çıkıyordu. Neyse ki bugün de beşiğine bırakıp uyumayı başarmıştı.

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin