Genç çift sabahın erken vaktinde çalan kapı ile açtılar gözlerini. Bakışları eş zamanlı birbirlerini bulurken, Yiğit oyalanmadan kalktı hemen. Hızlı adımlarla dış kapıya yürüdüğünde, hâla mahmur gözlerle yatakta oturan Esra'da ayaklanmıştı. Sandalyenin üzerinde duran sabahlığını üzerine geçirdi. Bu kadar erken bir saatte, yeni evli çiftin kapısına kim gelirdi ki?Meraklı adımlarla odasının çıkışına yöneldiğinde, kayınvalidesinin sesi doldurdu evi. Genç kız kapı kolunu kavramış olan eliyle kalakaldı. Yok artık! İlk sabahtan işkence etmeye başlamazdı değil mi? Bu kadının bu saatte burada ne işi vardı?
Sevdiği adam da buna anlam verememiş olacak ki, dolandırmadan direkt sormuştu."Hayırdır anne?"
Kulağını kapıya dayadı. Kadının vereceği cevabı o da epey merak ediyordu.
"Saat çoktan altıyı geçti oğlum. Bilmez misin, gün erken başlar bu topraklarda."
Gözlerini büyüttü hayretle. Kayınvalidesi ile iyi geçineceğini düşünmemişti zaten, ama bu kadarını da beklemiyordu canım! Düğün sabahı, gün bile yeni ağarmışken kapıya dikilinir miydi!
Gergince dudaklarını dişledi, bu kadın ile epey işi vardı! O sırada kocasının öfkeli sesini işitti."Anne açtırma benim bayramlık ağzımı! Dün evlendik biz! Farkındasın değil mi?"
Huriye hanım karşısında öfkeyle soluyan oğluna karşı hafifçe tebessüm etti. Bu yaptığı tam kaynanalıktı ama yalan yok, hoşuna gitmişti.
"Hee, farkındayım. O yüzden geldim zaten. Bugün komşular gelin görmeye gelecekler. Gelin hanım kalksın da hazırlansın."
Kapı ardından duydukları ile yumruklarını sıktı Esra. Gelin görme de neydi? İlk gününü sevdiceği ile geçirmek yerine, hiç tanımadığı komşu kadınlar ile mi geçirecekti yani? Ama o böyle hayal etmemişti ki!
Kocası da aynı şeyi düşünüyor olmalı ki sertçe girdi araya."Dün gördüler göreceklerini! Bugün Esra'ya Urfa'yı gezdireceğim. Gelmesin kimse."
"Aa ayıp ayıp! Gelin görme adettendir bir kere! Her yeni gelin çay ve tatlı ikram eder misafirlere. Huriye'nin gelini yapmadı dedirtmem."
"Ana!"
Sevdiği adamın çığrından çıkan sesine şahit olunca koşturarak koridora çıktı hemen. İlk sabahtan bir tatsızlık çıksın istemiyordu. Özellikle mevzu bahis kendisi iken!
"Yiğit, sorun değil. Yarın gezeriz biz de."
Huriye hanım sabahlığı ile karşısında duran kıza memnuniyetsizce baktı. Onların zamanında kayınvalidelerin yanında başörtü arkaya bile atılmazken, şimdikiler gece giyindikleriyle karşılarına çıkıyorlardı. Estağfurullah çekerek başını başka tarafa çevirdi. Oğlu da olsa utanmıştı zira. Eski toprakların alışabileceği şeyler değildi bu hususlar.
Esra kayınvalidesinin kendisine bakmayışından sonra anlamıştı geceliği ile çıktığını. Üstünde sabahlığı vardı ama yine de mahcup olmuştu. Yiğit kızdığı için aceleyle atmıştı kendisini koridora. Üstünü değiştirmeye fırsat da bulamamıştı haliyle.
Huriye hanım bakışlarını oğlundan çekmeden konuştu tekrar.
"Hadi sen de bir an önce giyin, git. Evde erkek olmayacak."
Yiğit maruz kaldıkları emrivaki ile dişlerini sıktı. Karşısındaki annesi diye kendisine ve öfkesine engel oluyordu ama bu gittikçe daha zor bir hale bürünüyordu! Tam itiraz etmek üzere dudaklarını araladığı anda, Esra kibarca boğazını temizledi. Bu hareket kehribarlarının karısını bulmasına neden olurken, kızın kaş göz işaretleri ile annesini dinleyip gitmesini söylediğini anladı. Başını yukarı kaldırıp dişlerinin arasından tısladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜMTENİ
RomanceBirlikte büyüdü onlar... Fakat büyüdükçe değişti birinin hisleri. Arkadaşlık değildi bu içindeki, sevdi Hafsa. İçin için, gizli gizli sevdi Fatih'i. Kimi zaman diline kadar taştı aşkı, ama her seferinde zorlukla yuttu. Zira konuşsa Fatih yüzüne b...