🌿 20. BÖLÜM ( VUSLAT ) 🌿

34.7K 1.6K 1.3K
                                    





Fatih yorgunlukla indi arabasından. İstanbul'un trafiğine zerre katlanamıyordu genç adam! Doğduğundan beri bu şehirde olmasına rağmen alışamamıştı işte. Gününün yarısı sürekli yollarda geçiyordu.
Normalde bu kadar tatava yapmazdı. Ama bu akşam Hafsa'lar gitmeden yetişememişti ve bu durum kafasını attırmıştı. Ah! Nasıl da özlemişti ceylan gözlü kızını!

Aheste adımlarla yürüyüp zile bastı. Hafsa'ların gittiğini bildiğinden hiçbir acele barındırmıyordu hareketleri. Birkaç saniye içinde yatış kıyafetlerini giyinmiş olan annesi açtı kapıyı.

"Hoşgeldin oğlum."

Fatih ayakkabısını çıkarıp içeri girdi. Ceketini sırtından sıyırırkende cevapladı annesini.

"Yatmış mıydınız? Haber verseydin ya, anahtarımla girerdim."

İstisna durumlar haricinde eve anahtarıyla girdiği olmazdı Fatih'in. Kapıyı açacak birilerinin olması şükür sebebiydi onun. Bu yüzden her seferinde zile basardı. Gülsüm hanımda oğlunun huyunu bildiğinden, ne kadar uykusu gelse bile beklerdi onu. Annelikti işte...

"Aman canım ne olacak? Uyumamıştım zaten daha."

Fatih adımlarını salona yönlendirdi. Boş odada gözlerini gezdirirkende sordu.

"Babam yattı mı?"

"Üçüncü rüyasını görüyordur herhalde."

Kısık bir şekilde güldü genç adam. Ani çıkışları olmasa kafa kadındı annesi. Koltuğa ilerleyip un çuvalı gibi bıraktı bedenini.
Yorulmuştu. Hem bitmek bilmeyen işler, hem de trafik epey zorlamıştı bugün koca bedenini.

"Karnın aç mı? Hazırlayayım bir şeyler hemen."

"Kurt gibi açım anne. Daha akşam yemeği yemedim."

Gülsüm hanım hızlıca mutfağa girdi. Oğlunun aç geleceğini tahmin ettiği için tencereleri kaldırmamıştı. Altlarını açıp ısınmaya bıraktı. O sırada Fatih'de ellerini yıkayıp gelmişti mutfağa.
Sandalyeyi çekip oturdu. Annesinin önüne bıraktığı yemek dolu tabağa iştahla kaşığını daldırdı.
Gülsüm hanımda oğlunun tam karşısına oturmuştu. Zira vereceği birtakım müjdeli haberleri vardı.
Kıs kıs gülerek açtı konuyu.

"Bugün Salih ağabeyle düğün meselesini konuştuk..."

Fatih kaşığını ağzına götürecekken duraksadı. Merak ve umut barındıran gözlerini annesine dikti.

"Ee??"

"Gözün aydın. Yaza düğünü yapıyoruz."

"Hadi canım! Öyle kolayca kabul mu etti amcam yani?"

"Çabuk olmadı tabi. Ama çokta uzun sürmedi ikna etmesi."

Fatih keyifle ağzına attı kaşığını. Eninde sonunda amcasını bu konuda da ikna edeceğini biliyordu. Ama böylesine uğraşmadan oluvereceği aklının ucundan dahi geçmezdi.

Sırıta sırıta çiğnedi lokmasını. O sırada Gülsüm hanım ikinci müjdesine geçti. Ama bunu direk söylemeyecekti.

"İmam nikahı konusunda ne düşünüyorsun Fatih?"

"Ne demek ne düşünüyorsun anne? Allah katında evli olmak için kıyılması gereken nikah işte."

Oğlunun üstünkörü cevabıyla elini kaldırıp koluna vurdu Gülsüm hanım.

"Onu mu soruyorum ben zırtapoz! Sizinki ne zaman kıyılmalı sence diyorum?"

Fatih hüzün barındıran sesiyle cevapladı kadını.

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin