🌿 22. BÖLÜM ( HARLANMIŞ DUYGULAR ) 🌿

38.6K 1.6K 1.5K
                                    




Herkese Merhabaa!

Oh! Çok şükür gelebildim sonunda!
Sizleri bilmiyorum ama ben sizi dehşet özlemişim bee! 😍

Aslında sınavlarımdan sonra hep buralarda olmaktı planım.
Ama maalesef işler düşündüğüm gibi gitmedi. 😢

Birtakım nedenlerden dolayı wattpad'den epey uzak kaldım...
Moral motivasyon olarakta yazabilecek durumda değildim. Hoş, yazsamda pek güzel bölümler çıkmazdı ortaya sanırım...
Yine de sizleri beklettiğim için gerçekten üzgünüm...
Hakkınızı helal edin emi? 😔

Birde yarın 22 oluyorum. 🙈 Şimdiden kendimi doğum günü kızı ilan ettim, gitti! Bu sebeple beklettiğim için çok kızmazsınız diye umuyorum. 😅

Bu süreçte bir sürü yorum ve mesaj gelmiş. Hepsine bakamadım henüz. Ama okuduklarım beni çok sevindirdi.😊
Hikayelerime ve bana verdiğiniz değer için yanacıklarınızdan öpüyorum güzeller. 🥰

Ayrıca bu bölüme özel paylaşır paylaşmaz da kaçmıyorum. 😁
Attığınız yorumlara, hemen şimdi dönüş yapacağım inşAllah. ❤️ Ve şunu da dipnot olarak eklemeliyim; şimdiye kadar ki en uzun bölümü paylaşıyorum sanırım. 🤭 (Neredeyse 9000 kelime!)
Önceki bölümlere gelen yorumları ve attığınız mesajları da bugün yetiştiremesem bile her zamanki gibi mutlaka cevaplayacağım. 😊

Heyecanla düşüncelerinizi benimle paylaşmanızı bekliyorum.
Sizlerle yorumlarda sohbet etmeyi aşırı derecede özlediiim. 😁💕

Hatalarım varsa affola. Keyifli okumalar çiçeklerim. 🌸

Hafsa gözlerini utançla ellerine indirdi. Deliydi bu adam! Zır deliydi hemde!
Arabada bas bas bağırarak aşk ilan ediyordu birde!
Sanki şarkı kendisine söylenilmiyormuş gibi cama çevirdi bakışlarını. Ama dudaklarına da eksilmez bir gülüş hapsolmuştu.
Zaten Fatih'in bu ayarsız hallerine vurulmamış mıydı o?
Bu davranışlar kimliğiydi sanki adamın.
Düz, sakin bir yapıya bürünse yabancılardı genç kız. Zira ona göre Fatih böyle güzeldi...
Ve hep de böyle kalmalıydı.

Esra ise yalnızca dışarıyı seyrediyordu. Az evvelki göz göze gelişlerinde, Yiğit'in mırıldandığı şarkı ile başta şaşkınlıkla çekememişti gözlerini. O sözlerin kendisine söylenip söylenmediğini tartmıştı kafasında saniyelerce.
Ama en sonunda saçmaladığına karar vermişti.
Bu adam onu günaha soktuğunu söylememiş miydi? Şimdi bunun için özür mü dileyecekti yani?

Haklıydı Yiğit.
Sınırları aşmıştı o. Aşık olduğundan her şeyin kendisine mübah olduğunu, ne yaparsa yapsın Yiğit'in böylesine büyük bir tepki vermeyeceğini sanmıştı. Güç almıştı bundan.
Ama yanılmıştı işte.
Yiğit kızmıştı.
Ve kızdığı kadarda kırmıştı...
O sözleri gözünü kırpmadan sarfeden adam, şimdi kendisine şarkı mırıldanacak değildi ya...
Böyle şeylere heveslenmeyi bırakmıştı artık. Çünkü bir kez daha o sözleri duymayı kaldıramazdı...
Bundan sonra yapılacak en iyi şey, umut etmemek olacaktı.

Yiğit yolda olan bakışlarını, arkadaki kıza çevirdi.
Bakmıyordu...
Şarkının başında göz göze gelişleri ilk ve son olmuştu.
Ondan sonra rastlamamıştı gözleri kızın harelerine.
Oysa deli gibi istiyordu genç adam.
Esra dönsün, ona baksın, affettim der gibi gülümsesin istiyordu.
Bu bile yeterliydi onun için.
Zira en azından kalbinin sızısının geçeceğini sanıyordu...
Oysa Esra dönüp bir kez gülümsese, çok daha farklı hisler peydah olacaktı içinde. Bu sefer bambaşka dipsiz bir kuyuya düşecekti.
Bilmiyordu...

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin