🌿 28. BÖLÜM ( ŞİFA ) 🌿

29.3K 1.5K 1K
                                    


Selamlaar! 😍

Bu aralar hızlı bölüm atıyorum diye sevinirken, kendi kendime nazar ettim sanırım. 🤦🏻‍♀️ Biraz gecikmeli geldim bu sefer. 😅

Artık üzerimdeki sınav stresinin büyük bir kısmını atmış bulunuyorum. Bu yüzden yorum ve mesajlarınıza tek tek dönmeye başlayacağım inşAllah. Epey biriktiği için bu biraz uzun sürebilir. Ama elimden geldiğince hepsini de yanıtlayacağım. 😍

Şimdi yine yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım. Allah'a emanetsiniz güzeller. 🥰

Bölüm şarkısı: Yiğit Mahzuni-Gelseydim


...

"Madem seviyorsun, evlen benimle ulan o zaman!"

Genç kız duyduklarını algılayamadı önce. Boş bakışları saniyelerce hiçbir anlam kazanmadan baktı karşısındaki adama.
Her şeyin bugün burada biteceğini ve onu tekrar görmeyeceğini düşünmüştü.
Yüreğinden kopup gelen sevdasının üzerini örtmek zorunda kalacağını ve ömrü boyunca da tekrar gün yüzüne çıkaramayacağını zannetmişti.

Ama...
Aması vardı şimdi.
Karşısındaki adam ona evlenme teklifi etmişti az evvel!
Önce kalbini parça pinçik etmiş, sonra hepsi hiç yaşanmamışçasına ömür boyu beraber olma gibi bir nimeti sunmuştu önüne.

Yanaklarından süzülen yaşlar zerre yavaşlama emaresi göstermezken, kızarmış burnu ve ıslanmış kirpikleri ile baktı; hem sevdiği, hem de nefret ettiği adama.

Evet, bir tarafıyla nefret ediyordu şimdi ondan. Zira sarfettiği birkaç cümle takılmıştı boğazına. Öyle ki, defalarca yutkunmasına rağmen bir türlü indiremiyordu aşağıya.
Az önce Yiğit'in gözündeki yerini görmüştü. Ve o yerden nefret etmişti Esra.
O her erkekle sevgili olan bir kız değildi!
Değildi işte!

Ama bu acımasız adam bir an bile düşünmeden ona bunu ima etmişti.
Hayır!
İma ile kalmamış, basbayağı yüzüne yüzüne haykırmıştı.
Her kız için çok ağır laflar değil miydi bunlar? Yoksa o mu anın hassasiyetiyle böyle bakıyordu olaya, bilmiyordu.

Yiğit'in sertçe inip kalkan göğsü ve omuzlarını kavramış güçlü elleri hâla yerli yerindeyken, onun kıskacından kurtulmak istercesine silkindi.
Bu ettikleri ilk kavga değildi.
Ondan işittiği ağır sözler sadece bunlar da değildi. Bir tarafıyla alışmıştı artık sevdiği adam tarafından azarlanmaya.
Kendisi de sütten çıkmış ak kaşık değildi elbet. Zira onun da ağzına geleni saydığı zamanlar olmuş, kimi zaman fazlaca ileri bile gitmişti.
Buna rağmen en şiddetli kavgalarında dahi yüreğinin en diplerinde kalan bir umut kırıntısı terketmemişti onu.
Her şeye rağmen tamamiyle bitirmemişti içindekileri.

Ama şimdi...
ilk kez, karşısındaki adamla gerçekten olamayacaklarını düşünüyordu.
Bu düşünceyi birkaç kez dışına vurduğu olmuştu. Fakat asla gönülden inanarak söylememişti şimdiye kadar.

Bu sefer ise farklıydı bir şeyler.
Belki de olayın sıcaklığı ve hadsiz kırgınlığıydı ona bunu düşündüren.
Yine bilmiyordu.
Emin olduğu ve şüphe etmediği tek şey; karşısındaki adamı her şeye rağmen delicesine sevdiğiydi.
Ama sevgi her şeye çare miydi?

Yiğit'in cevap bekleyen bakışları tek bir an bile üzerinden ayrılmazken, söyleyeceklerinin rahatsızlığı ile kaçırdı gözlerini. Birkaç adım gerilediğinde sevdiği adamın omzundaki elleri de çekilmişti.
Gözlerine kadar ulaşan kırgınlığı ile baktı; sert ama bir o kadar da yumuşacık olan çehreye.
Hayal kırıklığı her yerdeydi...

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin