🌿 34. BÖLÜM ( DARGIN ) 🌿

24K 1.4K 712
                                    




Gülsüm annesinin tam karşısında oturmuş, hüzünlü gözlerle masanın daldığı köşesini izliyordu Hafsa. Bir saat önce koşa koşa kusmaya gittiği için hamileliğinden işkillenmişti kadın. Sorduğunda o da itiraf etmek zorunda kalmıştı. Yalan söyleyecek hali yoktu sonuçta.

Gülsüm annesinden uzun süre saklayamayacağını biliyordu zaten. Ama tahmininden erken yakalanmıştı.
Kocaman kadının sevinçten çocuklar gibi oradan oraya zıplamasını gülümseyerek izlemişti. En azından kayınvalidesi hamile olduğuna sevinmişti.
Kocasının aksine...

Fatih ile yatak odalarındaki konuşmalarının üzerinden üç gün geçmişti.
Genç kız birkaç kez daha hamile olduğunu söylemeye çalışmıştı ama Fatih yine izin vermemişti. En son ki denemesinden sonra da kapatmıştı konuyu artık. Bir süre söylemeyecekti. Ciddi manada çok kırılmıştı.

Gülsüm hanım oğlunun olağan hareketlerinden, karısının hamileliğinden habersiz olduğunu çıkarabilmişti. Zira onun tanıdığı Fatih, öğrendiği gün ilan ederdi tüm aileye. Ama genç adamdan ses soluk çıkmamıştı. Şimdi ki mevzuları da tam olarak buydu.

Dolan gözleriyle anlattı olan biteni Hafsa. Günlerdir kendi kendisine çözümler bulmaya çalışmak yıpratmıştı onu. Fatih'in doğacak bebeklerini sevmeyeceğini düşünüp kederlenmişti. Şimdi bir büyüğünden akıl almak iyi gelirdi belki. Zira ne yapacağını gerçekten bilmiyordu. Sevdiği adam çocuk konusunda fazlasıyla katıydı ama o da çoktan hamileydi işte...

"Fatih bebek istemiyor anne. En son söylemeye çalıştığımda 'bu konuyu bir daha açma' dedi bana."

Gülsüm hanım oğlunun istemediğini duyduğu andan itibaren büyüttü gözlerini. Fatih? Hafsa'dan bir çocuğu olsun istemiyordu, öyle mi?

"Kızım bir yanlışlık olmasın? Fatih çocukları çok sever. Okulun için erteliyordur o."

Hafsa iç çekti umutsuzca. Keşke öyle olsaydı...

"Ben de öyle düşündüm başta. Bu yüzden nedenini sordum. Gözlerimin içine baka baka istemiyorum dedi anne. Öyle kararlıydı ki. Ben...niye böyle yapıyor anlamıyorum!"

Kızın mutsuz haliyle kaşlarını çattı Gülsüm hanım. Birkaç gündür gelininin solmuş yüzünden anlamıştı bir şeyler olduğunu. Fatih'e karşı mesafeli hallerini de farketmişti elbet. Ama altından böyle bir şey çıkacağını hiç düşünmemişti. Başını bir aşağı bir yukarı sallarken, öfkeyle konuştu. Sevinci kursağında takılı kalmıştı!

"Ben sorarım o hergeleye!"

Hafsa hızla itiraz etti. Fatih'e söylememe konusunda oldukça ciddiydi.

"Yok! Sen hiçbir şey söyleme anne. Şimdilik bilmesin."

Kadın bir nefes bıraktı sıkıntıyla. Kızın söylemek istememesini anlayabiliyordu. Her kadın sevdiği adamın böyle tepki vermesine kırılırdı. Ama söylememek hiçbir şeyi çözmezdi ki...
Aksine, sonradan daha büyük bir probleme sebebiyet verebilirdi. Zira Fatih er geç öğrenecekti ve kendisinden saklanması bittabi hoşuna gitmeyecekti.

"Kızım olur mu hiç öyle şey? Ne kadar istemezse istemesin. Baba oluyor ve bunu bilip sorumluluğunu almak zorunda."

Bir damla süzüldü Hafsa'nın yanağına. O da günlerdir kendisini suçlayıp duruyordu. Kocasından böylesine büyük bir sır saklıyordu ve bu durum vicdanını sızım sızım sızlatıyordu. Ama Fatih aksine de izin vermemişti ki! Konuşturmamıştı bile!

"Kaç defa söylemeye çalıştım anne. Her seferinde hemen kapatıyor konuyu. İstemiyorum deyip kestirip atıyor. Ben bir kez daha söylemeye kalkmayacağım artık. Lafları ağzıma o tıkadı, şimdi de bilmesin işte."

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin