🌿 31. BÖLÜM ( DUVARLAR ) 🌿

24.1K 1.5K 707
                                    




Beyza hanım telaşla kalktı yerinden. Koşar adımlarla kızının yanına vardı. Hemen önünde eğilip, parkedeki başını aldı ve dizine yatırdı. Tir tir titriyordu kadın. Kızını ilk kez baygın görüyordu.

"Esra! Esra aç gözlerini kızım!"

Korkuyla Esra'yı kendisine gelmesi için sarsarken, arkada hâla şok içinde oturan Huriye hanım da ayaklandı. Usul adımlarla yaklaştı yerdeki kıza. Üzerindeki şaşkınlıkla eğildi yanına. İçine de amansız bir vicdan azabı çökmüştü şimdi.
Hiçbir şey demeden baygın kızı izlemeye devam ederken, Beyza hanım telaşla kalktı yerinden.
Yok!
Esra kendine falan gelmiyordu!
Titreyen bedeni ile aldı telefonunu eline. Ambulansın numarasını tuşladıktan sonra arayıp adresi tarif etti.
Bu sürede Huriye hanım hâla Esra'nın yanında çömelmiş halde bekliyordu. Ağzını açıp tek bir şey demiyor, ya da kendine gelmesi için kızı sarsmıyordu. Yalnızca olayın şaşkınlığı ile oturuyordu yerde. Böyle olacağı aklının ucundan dahi geçmezdi!
Onun amacı gelip aile ile konuşmak ve bu işten caydırmaktı. Kızın bayılacağını nereden bilecekti ki?

Beyza hanım elindeki telefon ile tekrar kızının yanına çökerken, karşısındaki kadını farketti ve hırsla bağırdı.

"Senin yüzünden! Senin yüzünden bayıldı kızım!"

Ağlaya ağlaya bağıran kadına bir şey diyemedi Huriye hanım. Şu durumda hâla tartışacak değildi ya...

Öte yandan; Esra ile buluşmak üzere, evinin önüne gelen Yiğit telefonunu çıkarıp aradı kızı. Birkaç kez aramasına rağmen yanıt alamayınca, bu kez mesajlar kısmına girip geldiğini haber verdi. Belli ki hazırlanıyordu sevdiği.
Bir süre bekleyecekti anlaşılan...
Dudakları iki yana kıvrıldı.
İki kız kardeşten alışkındı bu beklemelere...
Ama ilk kez başka bir kızın kapısında bekliyordu ve buna da alışması gerektiğini çok iyi biliyordu.
Artık başında iki değil, üç baş belası vardı.
Genç adam kurban olurdu o baş belalarına...

Elindeki telefonu, yanındaki boşluğa bıraktıktan sonra etrafa çevirdi bakışlarını. O sırada gelen ambulansı farketti. Kaşlarını çatıp izlediği araba; Esra'nın evinin önünde durduğunda, doğruldu yerinden. Bir his yerleşmişti içine. Ya da bir korku...
Kim için gelmişti bu ambulans?
Esra'nın ailesi ile ilgili olabilir miydi?
Annesi? Babası?

Elini kapı koluna atıp aşağı indi. Hızlı ve sert adımlarıyla ambulansın yanına ilerledi. Aceleyle apartmana giren sağlık görevlilerine baktı önce. Ardından camı açık halde şöför koltuğunda oturan kırklarındaki adama çevirdi gözlerini.

"Selamünaleyküm kaptan. Hayırdır? Ne olmuş?"

Sürücü koltuğundaki görevli, genç adamın selamını aldı önce. Ardından apartmana bir bakış atıp yanıtladı.

"Biri bayılmış."

Yiğit gözlerini tekrar binaya diktiğinde bu kez Esra'nın odası olduğunu bildiği cama çıktı kehribarları.
Yok canım!
Burada sadece onun sevdiği kız oturmuyordu ya...

Odanın camını izlemeye devam ederken açıldı apartmanın kapısı. Sonra içeriden sedye üzerinde çıkan kızı gördü.
Öylece yatan kızı...
Onun sevdiği olan kızı...
Ulan!

Koşarcasına yanlarına ulaştı. Öyle ki bu yalnızca saniyeler içinde olmuştu.
Sağlık görevlilerinin önünde dururken, bu kez Esra'yı yakından gördü. Kızın bembeyaz kesilmiş yüzü korkusunu amansız raddelere ulaştırdı.
Yutkundu art ardına.

"Ne...neyi var?!"

Kesik kesikti genç adamın o gür sesi. Endişeden kısılmış gözleri ve hayvan gibi çarpan kalbiyle bir sevdiğine, bir sağlık görevlisine çeviriyordu bakışlarını.

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin