🌿 23. BÖLÜM ( SEVERİM DE SÖYLEMEM ) 🌿

28K 1.6K 927
                                    


Selam güzelleeer! 🙋🏻‍♀️

Yazarınız bu aralar iki kitaba da bölüm yetiştirmeye çalışıyor. 🤭
Müştak için bölüm bekleyen okurlarım; unutmadığımı, yazdığımı bilsinler lütfen.
Yalnızca; bayram, misafirler derken süreç biraz uzadı. 🙈

Gelelim Mümteni'ye. 🥰
Geçen bölüm Hafsa ve Fatih'in az olduğunu düşünen okurlarım oldu.
Haklısınız canlar. Azdı.
Ama yorumlarda da belirttiğim üzere; Yiğit ve Esra'yı kısa kesmek ya da yarıda bırakmak istemedim.
Bölümün fazla uzun olduğunu görünce de bizimkilerin sahnelerini kırpmak zorunda kaldım. 🙈

İki çiftin de sevenleri ve bekleyenleri olduğu için genel olarak dengede tutmaya çalışıyorum. Ama olay akışına göre; arada bir çift diğerinden daha uzun olabilir tabi. 😁

Onun dışında şevk veren yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Yine düşüncelerinizi benimle paylaşmanızı heyecanla bekliyor olacağım. 🤩
Keyifli okumalar. 💕

"Demek birkaç günde sildin beni kalbinden ha! Sil ulan! Sil! Ama şunu da bil! Aynısını ben de yapacağım! Ve ne olursa olsun geri adım atmayacağım!"

Duyduğu cümlelerden sonra bir damla süzüldü Esra'nın yanağına.
Bu adam...ne demişti az önce?
Ben de aynısını yapacağımda ne demekti?

Büsbütün bir pişmanlık kapladı içini. Söyledikleri kendi kalbini dahi sızlattı o an. Ne olmuştu şimdi? Yiğit'e kavuşamadan kayıp mı etmişti?
Yanaklarını ıslatan yaşları sildi usulca. Mahcupça ellerinde olan bakışlarını sevdiği adama çevirdi.
Gözleri boş sokaktaydı Yiğit'in. Bir inip, bir kalkan göğsü, hâla öfkeli olduğunu haykırıyordu adeta.

Arabada öylece oturuyorlardı şimdi. Ama genç kız bir şeyler söylemek için kavruluyordu.
Çekingenlikle araladı dudaklarını. Az önce ki, hırçınlığından eser kalmamıştı. Adamın son söyledikleri darma duman etmişti onu...
Hiç mi şansları kalmamıştı?

"Yiğit..."

Kızın fısıltıya yakın sesinden sonra, Yiğit oturduğu koltukta toparlandı. Tek bir kelam dahi etmeden çalıştırdı arabayı. Bu hareketten sonra umutsuzca tekrar konuştu Esra.

"Yiğit...ben-"

"Konuşmamız az önce bitti Esra."

Adamın keskin ses tonuyla kapattı dudaklarını genç kız. Kendi kendisini dövmek istiyordu şimdi! Neden öyle şeyler söylemişti? Neden başka erkeklerden bahsetmişti? Yiğit bu saatten sonra onu hayatında hiçbir şekilde istemezdi. Bir damla daha süzüldü yanağına.
Bu kez gerçekten bitmişti...
Ne yaparsa yapsın unutturamazdı Yiğit'e o sözleri.
Bir hıçkırık koptu boğazından.
İçlenmişti.
Kendisini sıktığı için de daha fazla ağlayası geliyordu. Her zaman böyle olmaz mıydı zaten? Ağlamamak için dudaklarını dişlerdi, ama yine de tutamazdı yaşlarını. Bir kere akmak istedilerse, hiçbir şekilde durmazlardı gözünde.
Onlar da tıpkı Esra gibi asiydi işte.

Yiğit alev alev yanan gözleriyle arabayı sürerken, arkadaki kızın hıçkırıklarını duydu. Öfkeli kalbi sızladı birden. İçindeki merhamet anında gün yüzüne çıkarken, gözlerini sertçe kapatıp açtı. Kızın gözyaşları kor misali yüreğine akıyordu sanki.
Sabırsız sesiyle araladı dudaklarını.

"Ağlama!"

Esra bunu her zamanki gibi bir emir zannetti. Adamın kıyamadığını farkedemedi. Elini ağzına bastırdı hızla. Eğer onu rahatsız ediyorsa, ağlamamaya çalışacaktı. Kendisini deli gibi sıkarken, Yiğit'in gözleri arka koltuğa kaydı. Kızın halini gördüğünde çatık kaşlarını kaldırdı hayretle.

MÜMTENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin