Selam canlar!Gece vakti upuzun bir bölümle geldim. Yarın bir ton işim var ve ben deli gibi oturup bölüm tamamladım. Yorumlarınızı beklerim artık. 😁
Bu arada en başından söylemeliyim ki; Hafsa ve Fatih epey az oldu. Çünkü Esra-Yiğit'i şu noktada kısa kesmem imkansızdı. 🙈
Bölüm şarkısı: Akif Çekirge - Delalım.
Çok uykum geldiği için gözden kaçan hatalar olabilir, affola. 💖
İyi okumalar efenim 🥰"Hafsa hadi ama! Geç kalıyoruz!"
Sabırsız hareketlerle homurdana homurdana çıktı merdivenleri Fatih. Yarım saattir karısının hazırlanmasını bekliyordu. Başta onu strese sokmamak adına sesini çıkarmamış olsa da, daha fazla susamadı. Geç kalacaklardı ulan!
Bu akşam Esra'nın kınası vardı. İkisi de en yakın arkadaş konumunda olduklarından sabahtan beri koşturup durmuşlardı. Aslında kız kınası olduğundan Fatih'lik bir durum yoktu ama karısı atom karınca gibi bir o yana, bir bu yana gidip geldiği için o da arkasından koşmak zorunda kalmıştı. Artık hamileydi ve yine düşecek, bir yerini incitecek diye aklı çıkıyordu.
Odanın önüne geldiğinde beklemeden girdi içeri. Bir yandan da hâla söyleniyordu.
"Gelin sen misin, Esra mı ben anlam-"
Aynanın karşısında şalını düzelten karısını görür görmez cümlenin ortasında sustu aniden. Devamını hatırlayacak halde değildi zira. Saniyeler içinde uçmuştu aklı. Kapının eşiğinde açık ağzıyla kalakaldı.
Lacivert, yere uzanan elbisesi ile nefesini kesmişti yari. Beyaz tenine ne de yakışmıştı bu renk...
Uzun zamandır onu pijama ve ev hali ile gördüğünden, şimdi ki görüntüsü yüreğini hoplatmıştı.
Gözlerindeki parıltılarla seyretti karşısındaki manzarayı.
Öyle ya, onun manzarasıydı bu....
Elbisenin kuşağı yarinin belinin inceliğini ortaya çıkarmış, sanki imkanı varmış gibi daha bir güz-
Düşüncelerini susturdu kızgınca."Çıkart şu kuşağı!"
Sevdiceğinin öfkeli ses tonuyla şalını düzeltmeyi bırakıp arkasına döndü Hafsa. Şaşkınca baktı kocasına. Bir adamın ince ruhtan hiç mi haberi olmazdı! Güzel olmuşsun gibi iltifatlar etmek yerine, ilk cümlesi bu mu olmalıydı? Burnunu dikleştirdi.
"Çıkartmıyorum!"
Fatih birkaç adımda karısının yanına ulaşırken kolunu tuttu hafifçe. Başını yere eğip, çözmek için kuşağın ucunu aradı büyük bir ciddiyetle. Bulduğunda elini attı düşünmeden. Çıkartmazdı! Hafsa'yı bu güzellikle dışarı falan çıkartmazdı!
Genç kız adamın kuşağını çözeceğini anlayınca kendini geri çekti aceleyle. Günlük hayatında böyle elbiseler giyinmiyordu ama bugün en yakın arkadaşının kınası vardı ve az bile süslenmişti!
"Hayır! Çıkartmayacağım diyorum!"
Fatih'i durduramadı bu hareket. Kızın geri gittiği kadar ileri adımladı.
"Hafsa, çıkar şunu gülüm. Kuşak sevmiyorum ben."
Genç kız kocasının tavrıyla tekrar araladı dudaklarını. Bir insan durup dururken bir kuşağa neden bu kadar takardı!
"Ama ben seviyorum!"
Fatih bıkkınca bıraktı soluğunu. Biraz göbeği çıksa, hamile olduğu belli olurdu ve onun içi de rahat ederdi. Ama daha ufacık bile belli olmuyordu ki!
Kına kadınlar arasındaydı, elbette bunu biliyordu. Ama o kına kapılarını da iyi bilirdi o! Kapı önünde zebellah gibi dikilirdi herifler. İçeri giren çıkan oldukça göz atarlardı. Onların düğününde böyle bir durum söz konusu değildi çünkü iki aile de uzun zamandır ahbaptı. Ama Esra'nın tarafından bir sürü erkek vardı ve bunu bile bile Hafsa'yı bu halde göndermezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜMTENİ
RomanceBirlikte büyüdü onlar... Fakat büyüdükçe değişti birinin hisleri. Arkadaşlık değildi bu içindeki, sevdi Hafsa. İçin için, gizli gizli sevdi Fatih'i. Kimi zaman diline kadar taştı aşkı, ama her seferinde zorlukla yuttu. Zira konuşsa Fatih yüzüne b...