"Benim için söylemiyorsun, değil mi? Eğer öyle yapıyorsan bu beni daha çok üzer, o yüzden doğruyu söy-"
"Mackenzie!"
Finn, durdu ve elini Kenzie'nin beline koyarak genç kızın ona dönmesini sağladı. Sağ elini sevgilisinin yanağına koyup ona en sıcak gülümsemesini bahşetti.
"Kalktığımızdan beri aynı şeyi sorup duruyorsun ve ben de aynı cevabı veriyorum. İnanmıyor musun sen bana?"
"İnanıyorum ama bu farklı." diyerek gözlerini Finn'in gözlerinden kaçırdı, Mackenzie.
"Son kez söylüyorum, hayatımda yediğim en leziz yemekti. Gerçekten çok güzeldi, Mackz."
Finn, Kenzie'nin çenesinden nazikçe tutarak yeniden gözlerini yeşil gözlerle birleştirdi. Ardından yavaşça yaklaşıp genç kızın dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu.
"Ama bu senin zararına oldu." dedi ve Mackenzie'nin belini bırakarak yavaş adımlarla yürümeye başladı.
"Bu da ne demek şimdi?"
Mackenzie, kaşlarını çatarak Finn'e yetişti ve kolunu tutarak ona baktı.
"Finn?"
"Bundan sonra yemekleri sürekli sen yapmak zorundasın, demek. Ben böyle şeylerden hiç anlamam. Midemizin yıkanmasını istersek seve seve mutfağa ben geçebilirim, orası ayrı."
Mackenzie, rahat bir nefes verip gülmeye başlarken hafifçe Finn'in koluna vurdu. Finn, sevgilisini kolunun altına aldı. Genç kız, kollarını Finn'in beline sardı ve başını göğsüne yasladı. Kumsalda, ay ışığının altında huzurla yürüyorlardı.
"Kendimi çok huzurlu hissediyorum, Finn." derken biraz daha sokuldu, Finn'e.
"Birçok güzel an yaşadım ancak seninle geçirdiğim zamanlar paha biçilmez derecede özel ve güzel, Mackenzie. Bunu biliyorsun, değil mi?"
Finn, yeniden durdu ve aşkla parlayan gözlerini Mackenzie'ye çevirdi. Genç kız, buruk bir tebessüm edip başını kaldırarak sevgilisine baktı.
"Biliyorum ama içimde kötü bir his var, Finn."
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır ama bilemiyorum. Sorunsuz, mutlu ve huzurluyuz. Bunun böyle devam etmeyeceğini biliyoruz da. Sadece... Kötü hissediyorum işte. Boşver."
Finn'in kaşları çatılmıştı. Fakat bunu Kenzie'ye belli etmek istemediği için genç kızı yeniden kendisine çekip saçları arasına bir öpücük bıraktı.
"Ben yanındayım. Hep olacağım. Seni seviyorum, Kenzie."
Genç kız, gerginlikle valizini kapının önüne koydu ve yatağın başında oturan Tyler'a döndü. Elindeki telefona tekrardan göz attı, annesinin araması an meselesiydi ve kendisini buna hazır hissetmiyordu.
"Sakin ol, Freya. Bu şekilde daha çok dikkat çekiyorsun."
"Elimde değil, Ty." diyerek sıkıntıyla iç çekip Tyler'ın yanına oturdu.
"Bir sorun çıkmayacak, merak etme."
"Hayır, hissediyorum, Tyler. Kötü şeyler olacak."
Tyler, elini Freya'nın eline koyarak destek olmak adına hafifçe sıktı.
"Güven bana. Finn ne yapar eder bir yolunu bulur. Bunu bugüne kadar iyi yürüttü sonuçta."
Freya, bir şey söylemeden başını salladı sadece. Yine de içindeki sıkıntı geçmek bilmiyordu. Bakışları Tyler'ın tuttuğu eline kaydı. Ardından gözlerini yavaşça gözleri ile buluşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günışığı Körfezi
FanficBüyük oteller zincirinin sahibi Eric Wolfhard'ın oğlunun 18. yaş gününden sonra aldığı sorumluluk üzerine aklında oluşturduğu plan nasıl bir sonuca varacak?