6.BÖLÜM

802 41 50
                                    

Finn için yine sıkıcı bir akşamdı. Arkadaş yok, eğlence yok, parti yok...

Sadece elinin altında duran telefonu vardı ve birkaç dakika önce Ryan'ın gönderdiği videoyu geriye sarıp sarıp izliyordu. Bazen yüzünde minik bir sırıtış belirse bile yeniden somurtuyordu. Tüm bunların üzerine canı da sıkkındı. Planı, Tyler denen çocuk yüzünden bir türlü yürümüyordu.

Freya ile en son resepsiyon masasında konuşmuştu. O akşam bir şeyler içmek için sözleşmişlerdi ama Freya, Finn'in yanına gitmemişti. Ve Finn biliyordu ki, bunun sebebi kesinlikle Tyler'dı.

Derin bir nefes alıp verdi ve Ryan'ın gönderdiği videoyu son kez izleyip telefonu bıraktı.

Arkadaşlarını özlemişti. Her gün gittiği barı özlemişti. Arabasını özlemişti ve en önemlisi onun gözünde Tanrıça olan Miranda'yı özlemişti.

Düşünceleri kafasından atmaya çalışıp ayağa kalktı birden. Hava oldukça sıcaktı ve Finn, bunalmıştı. Kendini serin rüzgarların estiği balkona attı. Balkonda bulunan ufak masanın üzerindeki sigara paketini aldı ve bir dal çıkartarak çakmağıyla sigarasını yaktı. Parmakları arasındaki daldan derin bir nefes çekti içine. Ardından korkuluklara yaslanıp dışarıya baktı. İçinde biriktirdiği dumanı açık havaya karıştırdı.

O sırada aşağıda restorantın çöpünü atan Tyler'ı gördü, Finn. İçini öfke kapladı. Sinirle balkondan çıkıp odasına girdi ve birkaç dakika önce uğraştığı telefonunu alıp odasından ayrıldı. Büyük adımlarla asansörün yanına gitti ve durmadan tuşa basmaya başladı. Beklerken elindeki sigaradan bir nefes daha çekti. Asansörün kapısı açılınca hemen kabine girdi ve giriş katı tuşladı. Sigarasını asansörün kapısı yeniden açılana kadar bitirdi ve yere atarak ayağının ucuyla ezdi. Resepsiyonda oturan Freya'ya bile bakmadan otelden çıkıp restoranta doğru ilerleyen Tyler'ın peşinden gitti. Sertçe kolundan tuttu ve çatık kaşlarıyla ona bakarak çalıların arkasına gitti. Tyler, ne olduğunu anlamamıştı ama Finn'in yaptığı bu hareket bile içinde bir fırtına oluşmasına yetmişti.

"Derdin ne? Ne istiyorsun, ha? Para mı? Daha iyi bir iş mi? Eğlenmek mi?"

"Ne demek istediğinizi anlayamadım, Bay Wolfhard." dedi Tyler, kendisini kontrol altında tutmaya çalışarak.

"Bana engel olma sebebini öğrenmek istiyorum!" diyerek alev saçan gözlerini Tyler'ın gözleriyle buluşturdu.

"Hangi konuda?" dedi Tyler, elleri yumruk hâlini alırken.

"Freya," diyerek Tyler'a bir adım yaklaştı.

"Onunla arama giriyorsun ve her ne söylediysen iki gündür yüzüme bile bakmıyor."

"Ben sadece onu koruyorum."

"Sana mı kaldı onu korumak?!"

Tyler, birkaç saniye gözlerini kapattı sakin kalmak adına. Dişlerini birbirine bastırdı bağırmamak için. Ardından derin bir nefes aldı ve Finn'e baktı.

"Sadece gerçekleri ona gösterdim. Freya benim canımdan öte ve ben, onu pis işlerin için kullanmana, onun canını yakmana izin vermem."

Finn, dudaklarını aralayıp sinirle Tyler'a cevabını verecekken yanlarına gelen genç kızla susmak zorunda kaldı. Kız, şaşkınca ve çatık kaşlarıyla onlara baktı. Ardından kurcalamak istemediğini anlayıp iç çekti.

"Bana bir garson lazım."

Tyler, başını olumlu anlamda sallayıp Finn'e son kez baktı ve oradan ayrıldı. Finn ise hemen kızın önüne geçip gülümsedi.

Günışığı KörfeziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin