22.BÖLÜM

400 26 29
                                    

"Günaydın, uykucu! Kalk hadi kalk! Gidip biraz rahatlayalım ve deee eğlenelim, değil mi?!" deyip kahkahalarla güneş gözlüğünü taktı ve gidip hâlâ uyuyan Scott'ı dürtmeye başladı.

"Rahat bırak beni, Ryan."

"Tanrım, hadi ama dostum! Buraya embesil gibi yatmaya mı geldin?"

"Kendi işine baksana lan sen!"

"İyi. Gidiyorum o zaman."

"Cehenneme git, Ryan!" diyerek yastığı başına bastırıp uykusuna kaldığı yerden devam etmek istedi, Scott. Ryan, göz devirdi ve gülerek kapıyı açtı fakat kapıyı açar açmaz gülümsemesi yüzünde dondu.

"Sen..."

"Evet, efendim. Dün resepsiyonda tartışmıştık."

"Evet, evet. Hatırladım ama,"

Ryan, yüzünü buruşturdu ve sağ eliyle kapıyı tutup karşısındaki kıza baktı.

"Efendim mi? Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz ya? Bana Ryan de."

"Peki, Ryan. Ben dün geceden dolayı özür dilemek için gelmiştim aslına bakarsan."

"Adın neydi senin?"

"Freya."

"Freya. Bak, Freya, öncelikle şunu bilmelisin ki,"

Ryan, dudaklarına cezbedici bir sırıtış yerleştirip Freya'ya yaklaştı. Nefesleri birbirine karışıyordu. Freya, sert bir şekilde yutkundu.

"Karşındaki adam hiç de bağışlayıcı biri değil."

Ryan, cümlesini söyledikten hemen sonra boğazını temizleyip omuzlarını dikleştirdi ve odadan çıkıp gitti. Freya ise öylece kaldı. Ryan'ın ona bu denli yaklaşması ve sonra da çekip gitmesi Freya'nın afallamasına neden olmuştu.

Ryan, yakışıklı biriydi. Bunu herkes tek bakışta görebilirdi. Renkli gözleri, hayran olunası saçları, fiziği ve karakteriyle istediği herkesi büyüsü altına alabilirdi.

"Tanrım, kendine gel." diyerek Ryan'ın arkasından bakmayı kesti ve önüne dönerek derin bir nefes alıp verdi, Freya. Ardından bakışlarını odanın içinde gezdirdi. İçeri girip bakmak isteyecekken duyduğu ayak sesleriyle geri dönüp koridorda hızla ilerlemeye çalıştı ama ona seslenilmesiyle durdu.

"Hey, sen!"

Freya, sertçe yutkunup yavaşça arkasına döndü.

"Ne yapıyordun kapıda?" dedi Scott, kaşlarını çatarak.

"Ş-şey...ben dün gece için özür dilemeye gelmiştim. Kapıyı Ryan açtı ve gittiğinde de sen beni burada gördün."

Scott, gözlerini kısıp bir süre Freya'ya baktı, kapıya yaslanarak. Freya, her geçen saniye daha da fazla geriliyordu ve avuç içlerinin terlediğini hissedebiliyordu.

"Oda servisi var mı?"

Freya, duyduğu şeyle rahat bir nefes aldı ve başını olumlu anlamda salladı.

"Kahvaltımı bekliyorum o hâlde."

Scott, başka bir şey söylemeden içeri girdi ve kapıyı kapattı. Freya, heykel gibi durmayı bırakıp sağ elini kalbine koydu ve derin nefesler alıp verdi. Ardından saçlarını düzelterek asansöre doğru ilerlemeye başladı.

"Tanrım," dedi ve düğmeye basıp asansörü beklemeye başladı. Gözucuyla Scott'ın kaldığı odaya baktı ve kapıları açılan asansöre bindi.

"Ucuz sıyırdın, Freya."

Aynı zamanda yorgun gözlerini aralayan Finn, gerindi ve başını sağa çevirip balkondan vuran güneşe baktı. Oflayıp gözlerini ovdu ve aynı pozisyonda durarak kendine gelmeyi bekledi. Ardından kapısının alacaklı gibi çalınmasıyla olduğu yerde doğruldu. Kaşlarını çatarak çarşafı üzerinden attı ve ayağa kalkıp kapıya ilerlerken saçlarını düzeltti.

Günışığı KörfeziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin