52. BÖLÜM

84 6 3
                                    

Başlamadan önce ufak bir ricada bulunmak istiyorum, canlarım.

Profilimde iki yeni hikaye yayımladım. Biri texting şeklinde: Llámame Lu.

Diğeri ise benim için gerçekten önemi olan bir kitap: State Of Grace.

State Of Grace için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bu kurguya gerçekten çok değer veriyorum ve emin adımlarla ilerleyen, "Tamam, işte bu!" dediğim bir kitap.

Bu iki kurguma göz atarsanız çok mutlu olurum. Destekleriniz benim için çok önemli. Aynı şekilde fikirleriniz, görüşleriniz benim için çok kıymetli.

Sizleri seviyorum♥️

İyi okumalar!

"Hazır mısın?"

Mackenzie, banyo kapısını açıp tişörtünün eteklerini düzeltirken başını salladı.

"Hazırım. Ayrıca çok heyecanlıyım."

"Beyaz giymeseydin keşke." dedi, Finn. Ellerini uzatıp Kenzie'nin ellerini tuttu ve gülümsedi.

"Neden?"

"Bunu sana söyleyemem. Sürpriz."

"Zaten gidiyoruz, Finn. Birkaç dakika sonra öğreneceğim. Neden hâlâ inat ediyorsun ki?"

"İnat eden ben değilim," diyerek güldü ve yüzünü Kenzie'ye yaklaştırarak burnunu genç kızın burnuna sürttü.

"Sensin."

"Ben inatçı falan değilim!" dedi ve geri çekilip tıpkı Finn gibi gülmeye başladı, Mackenzie. Sinirli görünmek için kaşlarını çatmıştı ama pek başarılı olmadığını anlayabiliyordu.

"Evet, öylesin. Sabahtan beri sürprizi bozmak istiyorsun. Adı üstünde bebeğim, sürpriz ve-"

"Ve sürprizler söylenmez. Evet, evet, biliyorum."

Mackenzie, göz devirerek Finn'in elini bıraktı ve aynanın karşısına geçip açık saçlarını düzgün bir at kuyruğu yapmaya başladı.

"Karnın açtır umarım." dedi Finn, ellerini cebine koyup hayranlıkla sevgilisini izlerken.

"Kesinlikle!"

Mackenzie, gözlerini kısarak Finn'e döndü. Topladığı saçını elleriyle düzeltirken yüzüne bilmiş bir ifade yerleştirdi.

"Beni yemeğe mi götüreceksin yoksa?"

"Kısmen."

"Tanrı aşkına, Finn! Sorduğun sorudan anladım zaten, daha fazla gizlemeye çalışma. Sürprizin artık sürpriz değil." diyerek sandaletlerini giydi ve kapının yanında bekleyen Finn'in önünde durdu.

"Sen öyle san bakalım." dedi Finn, kapıyı açıp Kenzie'nin çıkmasını beklerken.

"Geç oldu, bebeğim."

Ryan, kolunu Dora'nın omzundan çekti ve uzandığı yerde oturur pozisyona geçti. Dora, biten filmi durdurdu ve o da Ryan gibi oturdu. Ryan, uyuşan boynunu ovarken önündeki sehpada duran telefonunu aldı boştaki eliyle.

"Boynun mu ağrıyordu? Tanrı aşkına, neden söylemedin?" diye sordu, kaşlarını çatarak. Ardından Ryan'a yaklaşıp onun elini iterek kendisi boynunu nazikçe ovmaya başladı.

"Seni rahatsız etmek istemedim. Çok huzurluydun."

"Ama sen rahatsız oldun, Ryan."

Günışığı KörfeziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin