16.BÖLÜM

482 38 57
                                    

Kuşlar ötüyordu.

Güneş'in sarı ışıkları her yeri aydınlatıyordu.

Deniz durgun ve bir cam gibi şeffaftı.

Mavi gökyüzü ve denizin uyumu görmeye değer nadir şeyler arasındaydı.

Ama Mackenzie, hastane yatağındaydı.

Tyler ise yatağın yanındaki koltukta boynu bükük uyuyakalmıştı.

Mackenzie, pencereden gözüne vuran ışıkla uyanmıştı. Başını sol tarafa çevirdiğinde Tyler'ın başı omuzuna düşmüş bir şekilde uyuduğunu gördü.

"Ty?"

Tyler, uyanmadı. Mackenzie, yerinde rahat bir pozisyon aldı yavaşça. Ardından yeniden Tyler'a seslendi.

"Tyler?!"

Tyler, hafifçe yerinde sıçrayarak gözlerini araladı. Gözlerini kısarak Mackenzie'ye baktı.

"Kenzie?"

"Günaydın!" dedi, tebessüm ederek. Tyler, ağrıyan boynunu tutarak olduğu yerde doğruldu.

"Sana da günaydın," dedi ve yüzünü acıyla buruşturarak sandalyesini Mackenzie'ye yaklaştırdı.

"Nasılsın?"

"Daha iyi gibiyim."

"Bu iyi bir haber." diyerek gülümsedi ve Kenzie'nin saçını okşadı.

"Ne zaman çıkacağız artık?" diye yakındı, Mackenzie.

"Doktorla konuşmamı ister misin?"

Mackenzie, olumlu anlamda başını salladı. Tyler, ona gülümseyerek ayağa kalktı ve derin bir iç çekerek odadan çıktı.

"Aylık raporları da hazırlayınca bu ayın evrakları tamamlanmış oluyor." dedi sekreter, Finn'in uzattığı raporları düzenlerken.

"Tamam. Siz halledersiniz onu. Benim şimdi çıkmam gerekli."

"Peki, Efendim."

Finn, sekretere tebessüm ederek masadaki telefonunu aldı ve odadan çıktı.

Sabahın erken saatinde iş toplantısı için ofise gitmişi ve saat neredeyse öğlen on ikiye gelirken yeni dışarı çıkıyordu.

Elindeki telefondan rehberi açtı ama daha sonra Jack'in numarasını almadığını hatırlayarak kendisine lanet etti. Adımlarını hızlandırıp ofisten çıkıp park hâlindeki arabasına bindi. Yola koyulurken aklına dün gece geldi. Derin bir iç çekti. Bir eliyle direksiyonu sıkıca tutup bir eliyle de telefondan arkadaşını aradı. Aramayı hoparlöre aldı ve yola odaklandı.

"Finn?"

"Selam, Ryan."

"Sen bizi arar mıydın ya?" diyerek güldü, Ryan.

"Ryan senden bir şey isteyeceğim." dedi, keskin bir sol kavşağı dönerken.

"Ne gibi bir şey?"

"Bu seferlik sadece," diyerek iç çekti.

"Biraz olsa bile ciddi olur musun?"

Ryan, bir süre sessiz kaldı. Finn de bir şey söylemedi, Ryan'ın konuşmasını bekledi.

"Ne oldu?" diye sordu sonunda, Ryan. Sesi belki de yıllar sonra ikinci kez bu denli ciddi çıkıyordu. Finn, bunu biraz garipsese de o an için bu konuyla ilgili bir şey söylemedi.

"Scott ile konuştun mu?"

"En son dün sabah. Neden?"

Finn, derince bir nefes alıp verdi ve direksiyonu sinirle sıktı.

Günışığı KörfeziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin