27.BÖLÜM

310 22 18
                                    

Ünlü ve büyük oteller zincirinin sahibi Eric Wolfhard'ın oğlu Finn Wolfhard vuruldu!

-Eric Wolfhard'ın bu yıl açılışı olan yazlık otelini yöneten oğlu Finn Wolfhard, muamma bir şekilde vuruldu. Otel çalışanlarının yardımıyla ambulansa hızlı haber verildi ve hastaneye kaldırıldı. Ziyaretçiler silah sesinin çok yakından geldiğini ve korku dolu anlar yaşadıklarını belirtti. Ünlü oteller zinciri sahibi Eric Wolfhard'ın oğlunun durumu şu an için bilinmiyor.

"Eric! Ahhh, Tanrım! Eric!!"

"Ne oldu, Mary? Neden bağırıyorsun?!" diyerek endişeyle salona koştu, Eric Wolfhard.

"İstememişti! Biz zorladık! Başından beri istememişti!"

"Neler söylüyorsun sen, Mary? Kimi neye zorladık biz? Kim neyi istemedi?!"

"Oğlum..!" diyerek elindeki telefonu eşine verip feryat atarak dizlerinin üzerine düştü, Mary Wolfhard. Yüreğinde tarif edilemez bir acı vardı: evladını kaybetme korkusunun acısı.

Eric Wolfhard, haberi okuduğu an derinlerde bir yerlerde pişmanlık duygusu baş gösterdi ve okuduğu her bir kelimede bütün bedenini yavaşça sarmaya başladı. Yüreğine saplanan bir hançer darbesi, telefonun elinden düşmesine sebep oldu. Oraya akıllansın diye zorla gönderdiği oğlu belki de şu an ölmek üzereydi.

"Mary, kendine gelmelisin. Sakin olmalısın."

"Bizim suçumuz, Eric! Bizim suçumuz!" diye hıçkırıklara ağlamaya devam etti, Finn'in annesi. Eric, yere eğilip karısına sıkıca sarıldı ve gözyaşlarını tutmak için dudaklarını birbirine bastırdı. Eşinin yanında güçlü durmalıydı.

"Kalk hadi, gidiyoruz. Hadi Mary, oğlumuz için, Finn için güçlü durmak zorundayız." diyerek Mary'i kollarından tutup ayağa kaldırdı ve kıpkırmızı olan gözlerini Mary'nin şimdiden mahvolmuş gözlerine çevirdi.

"Ona bir şey olmayacak, Mary. Söz veriyorum."

"Böyle ani bir aramayı beklemiyordum."

"Gevşek gevşek konuşmayı bırak da beni dinle!" diyerek burnunu çekti ve ıslak yanağını sol elinin tersiyle silip dudaklarını yaladı.

"Ben bırakıyorum, yokum."

"Ne? Ne demek istiyorsun, Miranda?"

"Bırakıyorum, Bill! Plandan vazgeçiyorum! Bittim ben, yokum."

"Bunu bana yapamazsın! Seninle anlaşmıştık!"

"Biliyorum ama...artık buna devam edemem, pes ediyorum."

"Neden?! Bana geçerli bir sebep söyle!"

Miranda, derin bir nefes alıp verdikten sonra hıçkırmamak için eliyle ağzını kapattı ve gözlerini kapatıp birkaç saniye sakinleşmeyi bekledi.

"Finn...vurulmuş."

Bill, cevap vermedi. O an karışık bir duygu karmaşasının içine girmiş gibi hissediyordu kendisini. Bu onun için iyi miydi kötü mü anlayamıyordu.

"Bana yaptıklarının bedelini böyle ödedi demek." diyecek gibi oldu, Bill. Daha doğrusu bunu söylemek için can bile attı bir an için ama daha sonra kendisini dizginleyerek iç çekti.

"Kötü olmuş."

"Kötü olmuş mu? Kötü olmuş mu?! Finn vuruldu diyorum, Bill! Beni duyuyor musun? Ben yokum, bıraktım, anladın mı?! Bitti! Plan falan yok bundan sonra!" diyerek telefonu Bill'in suratına kapattı, Miranda.

Günışığı KörfeziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin