40. Bölüm

2.6K 258 82
                                    

Leydi Lize'nin sarayına sağ salim ulaştılar.

Şuna bak. Luna'nın hiçbir şey için endişelenmediğinden oldukça emin. Sezh gerçekten çok güzel vakit geçiriyordu. Hava güzel, midesi dolu ve en beklenmedik şey Raytan'ın bugün onu takip etmesine izin vermesiydi.

Bugünün vesilesiyle ona mutluluk vermeye devam edecekti. Raytan şaşırtıcı bir şekilde "Kapa çeneni" veya "orospu" gibi tanıdık kelimeler söylemedi. Bunun yerine tek bir kelime bile çıkarmadı. Raytan, bugün onu takip etme fikrinden bahsettiğinde ona bakıyordu. Ancak bu yine de oldukça şaşırtıcı bir gelişme.

Bir süre sonra bu iki kişi kestirme yoldan leydi Lize'nin sarayına indiler.

Sezh: "Kardeşim ben burada bekliyorum."

Çn: bir okuyucum, bazen kimlerin konuştuğunu karıştırıyorum bundan dolayı sohbetlerin başında kim konuşuyorsa onun adını yazar mısın gibi bir şey söylemişti. Bundan sonra sohbetlerinde başına kim konuşuyorsa o kişinin ismini yazacağım.

Sezh, Raytan'a bakarken söyledi. Onu takip edebiliyordu ama saraya girmek gibi bir isteği yoktu. Nedeni açık. Eton yüzünden. Daha dün o tuhaf hastalığa yakalandı, bu yüzden bugün onunla gereksiz bir konuşma yapmaktan kaçınmak istedi.

Bunun yanı sıra, dün ona birkaç gün onu ziyaret edemeyeceğini çoktan söylemişti. Hâlâ Eton'ın onu bekliyormuş gibi hissediyordu ama... O kişiyle gerçekten uğraşmak istemiyordu.

Raytan: "Eğer istediğin buysa."

Raytan, anladığını işaret ederek başını salladı. Sonra saraya girdi.

Yalnız kalan Sezh, Leydi Lize'nin sarayında dolaşmaya karar verdi. Şimdi sarayın ön tarafında. Yapacak hiçbir şeyi olmayan Sezh, oradaki çiçeklerin ve ağaçların karışıklıklarının muhteşem manzarasının tadını çıkardı. Bir düşünün, İmparator bu çiçekleri sadece Leydi Lize için dikmiş gibi görünüyor.

Eğlenceli değil mi? Raytan'dan nefret eden İmparator, Leydi Lize'ya çok tapıyordu. Sezh bunu düşünürken yavaş yavaş yürüdü.

Adımını duraklattı, tatlı çiçek açan çiçeklerin kokusu burnunu hafifçe doldurdu. Sezh çiçeklerin önünde çömeldi ve 'Waa' diye mırıldanarak hayranlığını sürdürdü.

Bırak bir çiçek bahçesi. Sarayında tek bir yığın bile yoktu. Leydu Lize bu manzaradan her gün hoşlanıyor mu? Sezh yavaşça başını kaldırdı ve saraya baktı. Kısa bir süre sonra, gözünü çiçeklere geri götürdü.

Sezh tüm dikkatini çiçek bahçesine vermişti. Çiçeklere bakmakla meşgul olan Sezh, Lilian'ın kendisine doğru geldiğini bilmiyordu.

Lilian: "Bu can sıkıcı orospu!"

Sezh: "Ahk!"

Sezh tökezledi yere düştü. Sonra Lillian onu yandan tekmeledi, sendeleyerek Sezh ona baktı.

Lilian: "Şu anda nerede olduğunu biliyor musun?"

Biliyor muyum? Tabii ki Leydi Lize'nin sarayında. Bu çok saçmaydı. Ah, Hayır. Lillian onu birdenbire tekmeledi, yeni bulması gereken bir şey değil. Buna alışmıştı. Onu şimdi şaşırtan şey, bir anda ortaya çıkan Lillian'dı.

Lilian: "İmparator'un dikkatini çekmeye mi çalışıyorsun? Gerçekten hiçbir fikrin yok."

Hayır... Hiçbir fikri olmayan sensin! Sezh kısa sürede mavi gözlerini boş bir şekilde kırptı. Sonunda, Lillian'ın ne demeye çalıştığını anladı.

The Tyrant's Beloved doll [Novel Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin