37: anlat ona

10.9K 1.4K 2.2K
                                    


Yedinci Ev - Anlat Ona

Özge'den,

Bütün gözler benim üzerimdeyken benim gözlerim beklenmeyen kurtarıcımın üzerindeydi.

Beklenmeyen diyordum çünkü ben hiçbir zaman biri gelsin ve beni bulunduğum dünyadan çekip kurtarsın istememiştim. Beni kurtaracak olan ben olacaktım; bir başkası değil, bir erkek hiç değil.

Ancak hayat bana adil davranmadı ve önce beni ailemle karşı karşıya getirdi, daha sonra beni bir kurtarıcının eline bıraktı.

Ailemin bitmek tükenmek bilmeyen baskılarından kaçarak geldiğim İzmir'de, hayallerini kurduğum bir yaşam sürüyordum. İstediğim bölümde okuyor, istediğim kişilerle arkadaşlık edebiliyor ve dilediğim saatte dışarı çıkıp evime dönebiliyordum. Babam öğretmenlik okuduğumu zannediyordu, oysa ben bir yazılımcı olacaktım. Annem yurtta kaldığımı sanıyordu, oysa benim bir evim vardı, üstelik bu evde tek başıma kalıyordum.

Onları iki yıl kadar idare etmiştim, her şeyin onların sınırları dahilinde geliştiğine dair onları ikna edebilmiştim. Her şey güzeldi, her şey çok güzeldi. Ta ki babamın aniden çıkıp İzmir'e geldiği o güne kadar...

İKİ YIL ÖNCE

Kendimi üç yıl sonra yeniden bir sorgu odasında bulduğumda dudaklarım bu kez gerginlikle titremiyor, gülümsüyordu.

Bileklerime takılan kelepçelere sebep olan eylemimden dolayı pişman değildim, olmayacaktım da. Yine olsa yine yaparım diyecektim az sonra içeriye girecek olan polis memuruna ve elimi kolumu sallayarak dışarı çıktıktan sonra gerçekten de yine olsa yine yapacaktım.

"Yaptıklarımdan pişman değilim, aklım hala yapamadıklarımda," diye mırıldanıp kıkırdadım.

Kendi kendime güldüğüm o anda ise kapı yavaşça açıldı, içeriye giren kişiyle birlikte sanki üç yıl öncesine gittim.

Ruhum savrularak zaman tünelinde ilerlerken gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü. Ben üç yıl sonra yine hiçbir suçumun olmadığı bir olay yüzünden bir sorgu odasındaydım ve beni üç yıl sonra yine aynı adam mı sorgulayacaktı?

Komiser Rüzgar Tuğrul. Bir zamanlar düşlerimi süsleyen o adam, gerçekten de karşımdaki sandalyeye kurulmak mı üzereydi?

"Özge Atik," dedi, sandalyeye oturup elindeki dosyayı masaya bıraktığında. "Neden burada olduğunu biliyor musun?"

Beni hatırlamamıştı. Ah, beni tabii ki hatırlamayacaktı. Ne de olsa o günkü sorgudan sonra onu günlerce araştıran ve takibe alan bendim; beni hiç umursamadan engelleyen ise oydu!

İçimdeki burukluğa ve dürüst olmak gerekirse hissettiğim hayal kırıklığına rağmen umursamaz görünmeye çalışarak omuz silktim. "Hayvan haklarının korunmasını istediğim için."

Kaşlarını kaldırırken dilini şaklattı. "İzinsiz eylem yaptığınız için." Alaycı bir şekilde güldüm, konuşmama fırsat vermeden "Öyle olsaydı, ben de size katılabilirdim," dedi.

Ona üç yıl önce tutulduğum için kendime hep çok kızmıştım. On yedi yıl boyunca kimseye kalbini kaptırmamış olan ben, öylesine bir adama, sadece ilk görüşte aşık olduğunu sanarak tutulmuş ve aylarca hatta yıllarca adamın hayaliyle yaşamıştım. Kendimi aptal gibi hissettiğim yetmezmiş gibi kendimi suçladığım anlar da fazlaydı ve ben biliyordum ki en derin yaralar suçlanmaların ardından açılırdı.

YAZ UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin