14: çok özel bi'

12.1K 1.7K 2.2K
                                    


İkiye On Kala - Çok Özel Bi'

Adam geniş bir kapının önünde durduğunda beni getirmek istediği yere vardığımızı anladım. Derin bir nefes alarak adamın kapıyı çalmasını bekledim. Adam kapıyı beklediğim şekilde tıklatmak yerine cebinden çıkardığı kartı okuttu, kapı kendiliğinden açılınca bana dönerek eliyle içeriyi işaret etti. "Buyurun."

Başımı bir kez onaylarcasına salladıktan sonra eşikten geçerek odaya girdim ve kapı eşzamanlı olarak ardımdan kapandı. Kaşlarımı çatarak kapanan kapıya baktıktan sonra yalnız kaldığım koridorda ilerlemeye başladım. Bir odaya geldiğimi sanıyordum ancak ilerledikçe önüme çıkan kapılar dolayısıyla bir odadan daha fazlasının içinde olduğumu anladım. İlk gördüğüm açık kapının içerisi bir çalışma odasına benziyordu, diğeri banyoydu, bir diğeri ise mutfaktı. İlerlemeye devam ederken daha ne kadar ilerleyeceğimi merak ederek atıyordum adımlarımı. "Merhaba?"

"Nil!" dedi, bana sesini duyurmak için bağırmak zorunda kalmıştı. "Buradayım, gelsene!"

Buradasın evet ama tam olarak neresinde?

Daha önce hiç böyle bir otelde, daha doğrusu böyle bir otel odasında bulunmadığımı her adımımda fazlaca belli ederken nihayet onu gördüm. Bir sonraki kapının gerisindeydi, basit bir dille anlatmam gerekirse kendi ev odasının salonundaydı.

"Naz," dedim, yeni bir eşikten geçerken ve suratımda hiç de samimi olmayan bir gülümseme varken.

Dudaklarımdaki kıvrılma içten değildi çünkü korkuyordum. Korkuyordum çünkü buraya beni neden çağırdığını biliyordum ve söyleyeceklerini duymak için hazır değildim. Zaten bu yüzden aşağıdayken ona daha sonra konuşmak istediğimi söylemiştim ama kalbi ne kadar kararmışsa bu isteğime saygı duymayarak beni ayağına kadar çağırmıştı. Ve ben de tıpkı bir aptal gibi zaten bal gibi bildiğim bir gerçeğin detaylarını merak ederek gelmiştim. Az sonra bana Arden'le arasındaki ilişkiden bahsedecekti. Sevgili olduklarını. Birbirlerini ne kadar çok sevdiklerini falan. Hatta belki beni tehdit bile ederdi, nihayetinde bütün kitaplar ve filmlerde bu böyleydi.

"Akşam yemeğinden sonra birlikte çay içebileceğimizi düşündüm," dedi gülümseyerek. Benimkinin aksine onun gülümsemesi samimiydi ya da çok iyi rol kesiyordu.

"İyi düşünmüşsün," dedikten sonra yönlendirmesiyle salona bağlı olan balkona geçtik.

Balkondaki masanın etrafını çevreleyen koltuklardan birine kurulduğumda o da çok beklemeden yanımdaki koltuğa oturdu. Masadaki bardakları çay ile doldurmaya başladığında ben dört bir yanım acı gerçeklerle kuşatılmadan önce son kez derin bir nefes aldım.

"Umarım beğenirsin," dedi bardağı bana uzatırken ve ben de ister istemez kuşkuya düştüm.

Ya bu çay öylesine bir çay değilse, ya beni zehirlemeye kalkıyorsa?

Daha sonra bu düşüncenin saçmalıktan ibaret olduğuna karar verdim. Beni Arden'den kıskanarak zehirlemek isteseydi bunu kendi otelinde, kendi otel odasında mı yapardı?

Tabii yapardı! Bu yerden daha iyi bir yer mi bulacaktı? Beni zehirler, daha sonra cesedimden de kolay bir şekilde kurtulabilirdi.

"İyi misin?" diye sorunca dehşete kapılan suratıma bir tokat atmak istedim. İyice saçmalamaya başlamıştım.

"Evet, tabii," dedim kendinden emin bir sesle. Ancak kendimden asla güvenmiyordum. Az sonra bana Arden'den uzak durmamı söylediğinde ona saldırır mıydım yoksa düşüp bayılır mıydım, bilemiyordum. 

YAZ UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin