İkiye On Kala - İyi ve Güzel Kadınlar Hep Ağlar
•
Zaman mı her şeyi değiştirendi yoksa biz miydik zamanla her şeyi değiştiren?
Baktığımda gördüklerim beni bozguna uğratıyordu. Kimsenin bıraktığımız gibi bulamıyor olmamı kabullenemiyordum. Ekin'in güzel suratındaki hayal kırıklığına bakılacak olursa o da kabullenemiyordu.
Kimseden çıt çıkmıyordu. Yağız bile gerginliği azaltmaya yönelik söz ve davranışta bulunamıyordu. Gözler Berk ve Ekin arasında mekik dokuyor, henüz ismini bilmediğimiz kızın farkında bile olmadan ne yaptığına bakıyorduk. Berk hiç oralı değildi. Aslında ona kızmıyorduk da çünkü sonuçta Ekin'in de sevgilisi vardı. Birbirlerini çok sevdikleri bir sevgililik dönemi geçirmiş ve sonunda Berk'in sebepsiz yere çekip gitmesiyle de olsa ayrılmışlardı. Aradan geçen zamanda ikisi de değişmiş, kalpleri başkaları için atmaya başlamıştı. Yine de içeriye giren kızın ettiği laftan sonra gözle görülür bir şekilde buhrana kapılan Ekin'in karşısında Berk'in öylece durmasına şaşırmadan edemiyorduk.
"Kıyamadım seni uyandırmaya," dedi Berk. Kıza doğru yürüyüp kızın tam karşısında durduktan sonra ellerini kaldırarak yüzünü avuçladı. "İyi uyudu mu benim aşkım bakalım?"
Yağız'la aynı anda birbirimize doğru döndük, ikimizin de gözleri fal taşı gibi açılmıştı ve birbirimize bakınca ister istemez işaret parmaklarımız ağzımıza doğru gitti, kusuyormuş gibi yaptık.
Naz bizim bu hareketimize karşılık kıkırdarken içeriye Mert girdi. Daha doğrusu girmek istedi. Kız kapı eşiğinin bir adım ilerisinde dikilmeye devam ettiği için Mert rahatça geçip içeriye giremedi. Berk, Mert'in varlığını fark ettikten sonra kızı hafifçe duvara doğru yöneltti ve şaşkın bakışlarıyla içeriye giren Mert, Ekin'in yanındaki yerini aldı. Ekin çoktan suratındaki o ifadeden kurtulmuştu bile. Bunun sebebi Mert'in gelmesi miydi yoksa Berk'in karşısında güçsüz durmak istememesi miydi, emin olamıyordum çünkü onun suratındaki o yıkıcı ifadeyi sildiği sırada, biz Berk'in kıza karşı olan tavrına kusmakla meşguldük.
"Ben üzerime daha iyi bir şeyler giyip geleyim," dedi kız. Berk başını sallayınca bize gülümseyerek odadan ayrıldı.
Kızın gözden kaybolduğu ilk anda, "Aşkım ne ya?" dedi Yağız yüzünü ekşiterek. Ardından Berk'e döndü. "Sen bu kelimeden nefret ederdin!"
Hepimizin aklına sevgili oldukları dönemde Berk ve Ekin'in birbirlerine nasıl hitap ettikleri gelmişken, "Evet," diyerek Yağız'a katıldı Esin.
"Demek ki artık seviyor," dedi Ekin. Ses tonu fazlasıyla iğneleyiciydi.
Berk'in gözleri hızlıca Ekin'e kaydı, sonra onun omzuna kolunu atan Mert'e baktı. Dudaklarında alaycı bir gülümseme oluşunca sebebini merak ettim. O da fark etmiş miydi acaba Mert'in kendisine olan benzerliğini?
"Soğutmasak mı yemekleri?" diye sorarak Yağız'ın yerine ortamdaki gerginliği hafifletmeye çalışan kişi rolünü üstlenmiş oldu Demir.
"Ay evet ya," diye ona katıldı Esin. "Nasıl acıktım, nasıl!"
Aslında aç değildi, aslında Demir bile yemeklerin derdine düşmemişti ama bir şekilde bu gerginlikten sıyrılmamız gerekiyordu. Berk de bunu anlamış olmalıydı ki suratına geniş bir gülümseme yerleştirdi, "Eh, geçin o zaman masaya!" dedi.
Evine göre daha büyük olan masaya baktım; beyaz bir örtü sermişti, tabaklar ve kaşık çatallar dizilmişti, hatta peçeteler bile katlı bir şekilde duruyordu. Her şey harika görünüyordu, çok önemli bir davete hazırlık yapmış gibiydi ve az sonra yaptığı yemekleri mutfaktan getirmesi gerekecekti. Diğerleri masanın etrafını çevreleyen sandalyelere kurulurken Berk'e döndüm, "Ben sana yardım edeyim," diye teklifte bulundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ UYKUSU
Teen Fiction8 arkadaş, 5 şehir, aşk ve yalanlar. "bu bir yolculuk hikayesi ve her yeni şehir, kendimizi bulmamız için var." 06.06.2020