Buradan da söylemek isterim kiiiii (çünkü neden söylemeyeyimjdjahsjsjjdjd) senaryosunu benim yazdığım, hikayenin gidişatını sizin yöneteceğiniz İNTERAKTİF BİR MOBİL OYUN geliyor! Türkiye'de bir ilk bu. Üstelik sadece Türkçe dil seçenği de olmayacak, anlayacağınız kurgularımdan biri hem oyun oluyor hem de dünyaya açılıyoruz :')
Dilerim her şey çok güzel olur, hepimiz çok çok eğlenerek okur-oynarız. İlgi ve desteğiniz için şimdiden çok ama çok teşekkür ederim! Ayrıca detayları ve gelişmeleri instagram hesabımda (zeynep.sey) ve twitter hesabımda (zeeynepsey) paylaşıyor olacağım, takipte kalabilirsiniz.
Gelelim bölüme... Bu bölümü bir geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz. Zor şartlar altında yazdım, instagramdaki ses kaydımı dinleyenler bilir:(( Ama yazdım!!! 💪🏻💪🏻💪🏻 Ve lütfen bölüm sonu için bana kızmayın...
Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar dilerim!
•
Son Feci Bisiklet - Pazar ve Ertesi
•
Kötü bir çocukluk dönemi geçirmedim.
İyi bir çocukluk dönemi de geçirmedim.
Aslında ben hiç çocuk olmadım, en azından hatıralarımda...
Beni büyüttüğünü bildiğim adamın sözü, olduğum yere çivilenmeme sebep olurken sanki dünyaya beni korumak için gelmiş gibi davranan adamlar yanımda durdu. Arden bir yanımda, Demir diğer yanımdayken babama baktım.
"Baba ya," dedi başını sallarken. "Baba."
İki yanımdaki ellerim titremeye başladığında ne olacağını biliyordum. Beni yıkmak için üzerime doğru gelen acıların önüne geçen adamlar, titreyen ellerimi tutacaktı. Ne yıkılmama ne de sarsılmama izin vereceklerdi. Biliyordum çünkü bu hep böyleydi, onlar hep yanımdaydı ama babam hep karşımdaydı. Tabii, bu sadece hatıralarında yaşattığı annemi sevmediği zamanlarda böyle olurdu. Eğer annemi seviyorsa, eğer annemi aşkla anımsıyorsa, durum çok başkaydı; bu kez yanımda olan babamdı ve başka kimsenin yanımda olmasına izin vermezdi.
"Benden kaçabileceğini mi sandın, Nilperi?"
Ondan kaçamayacağımı biliyordum. Ondan kaçmayı zaten istemiyordum ama beni buna zorluyordu. Ben sadece bir hayatım olduğunu anlamasını istiyordum. Kontrolünü elinde tutmak istediği hayatın, aslında benim hayatım olduğunu bilsin istiyordum. Beni bir kez olsun, herhangi bir yaz tatilinde, uykuya mahkum etmek yerine mutlulukla kavuştursun istiyordum. Ama baktığım gözlerde gördüğüm öfke, çok şey istediğimi söylüyordu.
"Kaçmıyordu," dedi Demir benim yerime.
"Sen sus serseri. Seninle daha sonra konuşacağız."
"Murat Amca," diyerek öne çıktı Arden. "Başka bir yerde konuşalım isterseniz..."
Babam lobideki misafirlerin bizi izlediğini fark edince başını salladı, Arden'in yönlendirmesiyle ilerlemeye başladık. Demir ve ben arkada, babam ve Arden önde yürürken o kadar gergindim ki saç uçlarımın bile ağrıdığını hissediyordum.
"Ne diyorsun, yatırır mı bizi falakaya?" diye alay edercesine sordu Demir.
Babama dair hiçbir şey bilmiyor olmasına karşılık sadece gülümsedim. "Yapmaz ya," dedim, neler yapabileceğini çok iyi bilirken.
Arden'in yönlendirmesiyle girdiğimiz oda bir çeşit toplantı odasıydı. Odanın orta yerinde dikdörtgen bir masa vardı, etrafında ise on ya da on iki tane sandalye. Babam başköşeye geçince, ben hemen sağına, Arden soluna ve Demir de benim sağıma oturdu. Demir dokuz yıldır olduğu gibi yine babamın karşısında benim yanımdaydı, farklı olan tek şey artık aramızda Arden'in de olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ UYKUSU
Teen Fiction8 arkadaş, 5 şehir, aşk ve yalanlar. "bu bir yolculuk hikayesi ve her yeni şehir, kendimizi bulmamız için var." 06.06.2020