33: en güzel yaşımdı

12.3K 1.6K 3.4K
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen. Keyilfi okumalar!

Şekersiz - En Güzel Yaşımdı

Bazı kelimeler vardır, dünya için başka sizin için bambaşka anlamları olan.

S.O.S, demişti Ekin. Bu kelime, Uluslararası Mors Alfabesi'ne göre acil durum sinyali demekti. Bizim için de öyleydi ama biz bu mesajı gördüğümüzde birinin bize fiziken ihtiyacı olduğunu düşünmezdik. O mesajı atan kişinin, bizim polis ya da ambulansla birlikte ona gitmemize ihtiyacı yoktu; bizim yanına gitmemize ihtiyacı vardı. Dünya S.O.S'i fiziken kurtulmak için kullanırken biz ruhen kurtulmak için kullanırdık.

Lisedeyken ne zaman dertleşmeye, sarılmaya ihtiyaç duysak o zaman Kırmızı Alarm Grubu'na bir acil durum sinyali bırakırdık. Mesajı alanlar ise hiç sormadan sorgulamadan mesajı bırakanın yanına koşardı. Aradan geçen beş yıl, bizi o gruplardan uzak tutmuştu ama bu gece Ekin yine o gruplardan birini açarak bize mesaj bırakmıştı. Mesajın ardından attığı konum ise bir barın konumuydu, dolayısıyla biz de yine hiç sormadan hiç sorgulamadan bir bara gitmek için evden ayrılmak üzereydik.

Dudaklarıma sürdüğüm kırmızı rujdan sonra geceye hazırdım. Üzerimdeki rujumla aynı renge sahip olan dar elbisenin içinde rahat değildim belki ama yine de kendime yakıştırdığım için değiştirmek istememiştim. Uzun, dalgalı saçlarımı salık bırakmak yerine tepede toplayarak sırt dekoltemi ön plana çıkarmıştım. Elbisenin kolları uzundu, boynuma kadar kapalıydı ama sırtı derin dekolteliydi ve boyu da kısaydı. Benim aksime Esin saçlarını salık bırakmış, giydiği lila rengindeki elbiseyle de göğüs dekoltesini ön plana çıkarmıştı, onun da elbisesi oldukça kısaydı ama benimkinin aksine kumaşı satendi. Naz'ın üzerinde transparan bir crop ve altında ise pantolon vardı. Özge ise kalın askılı bir tişört ve kırmızı ekoseli bir etek giymeyi tercih etmişti.

Artık dördümüz de hazırdık. Evet, dördümüz de diyorum çünkü bize katılması için geceye Naz'ı da davet etmiştim. Ekin için endişelenmesinden ve bize samimi bir şekilde yardım etmeye çalışmasından sonra onun üzerine gereğinden fazla gittiğimi fark etmiş, özür nihayetinde onu da aramıza davet etmek istemiştim. O ise teklifimi duyduğu ilk anda ne kadar şaşırmışsa bir o kadar da mutlu olarak beni kırmayarak teklifimi kabul etmişti.

Biraz sonra evden ayrılarak Ekin'in sinyaliyle cevap verecektik. Tabii, öncesinde kapıda bekleyen bölüm sonu canavarlarını atlatmamız gerekiyordu.

"Konuşmuyorlar mı yoksa ben mi sağır oldum?" diye soran Yağız, çay bardağıyla bizi dinlemeye çalışıyordu. Diğerleri kapıda heykel gibi dikilmişken, Yağız yine aksiyon peşindeydi.

"Konuşmuyorlar," dedi Demir. "Bir saat oldu, uyudular mı acaba?"

"Nil'in topuklularının seslerini duyuyorum," deyince Arden, yakalanmış gibi hızlıca durdum. Odada yürüyenin ben olduğumu bilmiş olması dördümüzün de gözlerinin yuvalarından çıkmak istercesine büyümesine neden olurken beklediğimiz tepkiyi Yağız verdi.

"Yuh," dedi. "Oldu olacak kızı nefes sesinden de tanı."

"Harbi he," dedi Berk gülerek, sanırım Demir'in ona içirttiği kahveler henüz bir işe yaramamıştı.

"Kesin bir şey oldu," dedi Demir. "Kırayım mı kapıyı, ne diyorsunuz?"

Diğerlerinin cevap vermesini beklemeden lafa atlayarak "Sakın!" dedim çünkü biliyordum, diğerleri onay verecekti ve Demir hiç sormadan sorgulamadan kapıyı kıracaktı.

YAZ UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin