Önceki bölümün sonunda yaptığım çekilişin kazananı @serzaeliff olmuştur, tebrik ederim!
Bu kadar katılım beklemiyordum gerçekten, çok şaşırdım ve mutlu oldum:') Kazanamayanların üzülmemesini rica ediyor ve şöyle bir teklifle geliyorum, aynı çekilişi 30.Bölüm'ün sonunda da yapmamızı ister misiniz? Bu satıra gelen yorumlara göre hareket edeceğim^^Keyifli okumalar, bol öpücükler!
ETOASLAN - Ben Hiç Kolay Üzülmem
•
Küçük çikolata perisi, diye mırıldandım kendi kendime. Bir zamanlar Arden'in küçük çikolata perisiydim, hâlâ öyle miydim, bilemiyordum ama bana peri gibi olduğumu, aslında tam bir çikolata perisi olduğumu söyleyen ilk kişinin Arden olmadığından emindim.
Beni hatırladığım anılardan çekip kurtaran, birinin adımla seslenmesi oldu ama tam adımla değil. Sadece babamın ve Arden'in söyleyebileceği adımla değil. "Nil?" dedi Demir, benim için yaptığı onca şey gözlerimin önüne geldi ve aslında bu ayrıcalığı yalnızca onun hak ettiğini düşündüm. "İçmeyecek misin?"
Uzattığı kokteyl bardağını elime alırken gülümsedim, burukluğumu fark edeceğini bildiğimden hemen daha geniş gülümseyip "Dalmışım ya," dedim.
"Nerelere daldın bakalım?" diye sordu Yağız, oturduğu koltuğa daha yayvan bir şekilde oturunca Naz'ı sıkıştırmış oldu.
Masanın yanındaki, pencereye yakın olan üçlü koltuğun sol kısmında Yağız, sağ kısmında Arden ve ortasında ise Naz oturuyordu. Karşısındaki duvara yaslı duran üçlü koltukta ise Mert, Ekin ve Esin vardı. Üçlü koltukların arasındaki tekli koltukların Arden'e yakın olanında ben vardım, Esin'e yakın olanında ise Demir oturuyordu. Berk ve İdil ise misafirperverliklerini göstererek tahta sandalyelerde, Yağız'ın oturduğu taraftaydılar.
"Hiç," dedim gerçekten de Yağız'ın cevap beklediğini anlayınca.
"Belki de geçmişe dalmıştır," dedi Naz gülümserken. "Yıllar sonra bir araya geldiğiniz bir arkadaşınızın size geçmişi anımsatması çok doğal."
"Dalmadım geçmişe," diye yalan söyledim.
Naz hafifçe omuz silkerken "Anlatsanıza ya," dedi İdil. "Lisedeyken nasıl biriydi Berk? O zaman da bu kadar yakışıklı mıydı mesela?"
"Sevgilinin lise dönemlerinden haberdar değil misin, o zamanlara ait fotoğraflarını görmedin mi hiç?" diye sordu Esin.
"Fotoğraflarla gerçek bir olmuyor ki," dedikten sonra "Ekin mesela, fotoğraflarda daha güzelmiş, bugün görünce anladım," dedi.
Ekin'in, güzelliğinin yerilmesine takılmak yerine "Benim fotoğraflarımı nereden gördün ki sen?" demesi gülümsememe neden oldu. Bu belki de özgüveninden kaynaklanıyordu, yerinde bir başkası olsaydı fotoğraflarda daha güzel çıktığı söylendiğinde belki de bozulurdu ama Ekin, İdil'in yorumunu dikkate almak bir kenara duymazdan gelmeyi tercih etmişti.
"Şey," dedi İdil. "Berk gösterdi."
Ekin'in kaşlarından biri havalanırken bakışları Berk'i buldu, tabii bizim de bütün dikkatimiz Berk'e çevrilmişti. Zannettiğimin aksine Berk hiç duraksamadan "Eski arkadaşlarımdan bahsettiğim bir anda merak edince gösterdim, hepinizi," dedi.
"Fotoğraflarımızı mı sakladın?" diye sordu Ekin.
"Hayır," dedi Berk. "Sosyal medya denen bir şey var."
"Stalkladın bizi yani."
"Evet," dedikten hemen sonra başını sallayıp "İdil merak etti diye yaptım," diye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ UYKUSU
Dla nastolatków8 arkadaş, 5 şehir, aşk ve yalanlar. "bu bir yolculuk hikayesi ve her yeni şehir, kendimizi bulmamız için var." 06.06.2020