40: hiç kimsenin günahı yok

9.2K 1.4K 1.8K
                                    


BEŞ YIL ÖNCE, o geceden hemen sonra

Kaçıncı olduğunu bilmediği bir kez daha kendini bir sorgu odasında bulduğunda kaşları çatıktı.

Aslında korkmuyordu çünkü bu durum artık onun normali haline gelmişti; bir şeyler oluyor, bir şekilde bir suç işliyor ve sonunda kendini yine bu odada buluyordu ama yakalanmıyordu, hiç yakalanmamıştı bu yüzden kalbi diğerleri gibi hızla atmıyordu ya da midesine kramplar girmiyordu. Rahat bir oturuşla sırtını geriye vermiş, kendisini sorgulayacak olan komiseri bekliyordu.

Biliyordu, emindi; buradan hep birlikte çıkıp gideceklerdi. Onlar için hiç kimsenin günahı yok diyeceklerdi ama onlar günahkâr olduklarını hep bilecekti.

Kimsenin zarar görmeyeceğinden emindi ama yine de içlerinden birini merak etmeden yapamıyordu.

Nil'in iyi olup olmadığını düşünmeden edemiyordu çünkü diğerleri onun en yakın arkadaşıydı ama Nil, değildi. Nil, başkaydı; onun ilk aşkıydı. Ansızın hayatına girmiş, önce ilk aşkı aşkı sonra arkadaşı sonra ailesi ve sonunda her şeyi oluvermişti. Ancak genç kızın bundan haberi bile yoktu çünkü onu unutmuştu.

O, her zaman unutulan ve terk edilen olmuştu.

Nil'i tanıdıktan, onu sevdikten, onu herkesten ve her şeyden çok sevdikten sonra kalbi umutla çarpmıştı. Nil'in kendisini seveceğini, hiç unutmayacağını ve bir kez olsun terk etmeyeceğini zannetmişti ama Nil de onu unutmuştu. Ancak yine de genç kıza karşı kırgın ya da kızgın hissetmiyordu çünkü ne şekilde olursa olsun, sadece kız yanında olmasa bile kızın iyi olduğunu bilmek ona yetiyordu.

Kapının aniden açılmasıyla derin düşüncelerinden sıyrılarak gözlerini gelen kişiye çevirdi. Komiser Rüzgâr Tuğrul, genç adamın karşısındaki sandalyeyi kendisine çekerken, genç adam yumruklarını sıkmıştı. İşte başlıyorlardı.

"Evet," dedi adam, kendisi için çektiği sandalyeye oturduktan sonra. "Arden Koral, söyle bakalım, o gece, cinayet saatinde ne yapıyordun?"

Arden, kaşlarından birini kaldırırken söze nereden başlaması gerektiğini dişünüyordu. Cinayet, demişti karşısındaki komiser. O gece o evde bir cinayet işlenmişti.

Adam, genç adamın suratındaki ifadeye anlam veremezken "Baştan alalım," dedi. "O gece o eve seni kim davet etti?"

"Esin," dedi dürüst bir şekilde. "Esin Uysal, o gece o evde parti yapılacağını söyledi, okuldaki herkes gidiyor diye ben de gittim."

"Hım," dedi adam. "Öyleyse ev sahibini de tanıyor olmalısın."

"Yani," diye ağzında geveledi. "Esin'in sevgilisiymiş."

Evinde parti veren çocuk, Esin Uysal'ın sevgilisiydi ve o geceki partiye onları davet eden Esin'di ama o suçu işlemek Esin'in fikri değil, Özge'nin fikriydi. Aylar öncesinde kurulmuştu plan ve zaten Esin de bu plan doğrultusunda evin sabibiyle sevgili olmuştu.

"O geceki kurbanın kim olduğunu da bilmiyorsundur şimdi sen," deyince komiser, Arden yalnızca başını sallamakla yetindi ancak biliyordu, kimin nasıl öldürüldüğünü çok iyi biliyordu. "Burak Altınsoy," dedi, komiser. "O gece üç bıçak darbesiyle öldürüldü."

YAZ UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin