*lütfen bu ve önceki bölümlere oy verdiğinizden emin olun ve okurken yorumlarınızı benimle de paylaşmayı unutmayın, teşekkürler!*
•
BEŞ YIL ÖNCE, o geceden hemen sonra
Kaçıncı olduğunu bilmediği bir kez daha kendini bir sorgu odasında bulduğunda dudaklarında genişçe bir gülümseme vardı.
Korkmuyordu çünkü bu durum artık onun normali haline gelmişti; bir şeyler oluyor, bir şekilde bir suç işliyor ve sonunda kendini yine bu odada buluyordu ama yakalanmıyordu, hiç yakalanmamıştı bu yüzden kalbi diğerleri gibi hızla atmıyordu ya da midesine kramplar girmiyordu. Rahat bir oturuşla dirseklerini masanın üstüne bırakmış, ıslık çalarak kendisini sorgulayacak olan komiseri bekliyordu. Biliyordu, emindi; buradan hep birlikte çıkıp gideceklerdi. Onlar için kimsenin suçu yok diyeceklerdi ama onlar suçlu olduklarını hep bilecekti.
Kimsenin zarar görmeyeceğinden emindi ama yine de içlerinden biri için endişelenmeden edemiyordu.
Nil'in iyi olup olmadığını düşünmeden edemiyordu çünkü diğerleri onun en yakın arkadaşıydı ama Nil, değildi. Nil, başkaydı; onun ilk arkadaşı, ilk aşkı, ilk ailesiydi. Ansızın hayatına girmiş, önce arkadaşı sonra ilk aşkı sonra ilk ailesi ve sonunda her şeyi oluvermişti. Ancak genç kızın bundan haberi bile yoktu ve olmayacaktı da çünkü hiç onu seçmemişti.
O, her zaman istenilmeyen ve terk edilen olmuştu.
Nil'i tanıdıktan, onu sevdikten, onu herkesten ve her şeyden çok sevdikten sonra kalbi umutla çarpmıştı. Nil'in kendisini isteyeceğini ve bırakmayacağını zannetmişti ama Nil onu istemek bir kenara, görmemişti bile. Ancak yine de genç kıza karşı kırgın ya da kızgın hissetmiyordu çünkü ne şekilde olursa olsun sadece kızın yanında olmak bile ona yetiyordu.
Kapının aniden açılmasıyla derin düşüncelerinden sıyrılarak gözlerini gelen kişiye çevirdi. Komiser Rüzgar Tuğrul, genç adamın karşısındaki sandalyeyi kendisine çekerken, genç adam derin bir nefes aldı.
"Evet," dedi adam, kendisi için çektiği sandalyeye oturdukta sonra. "Demir Altan, söyle bakalım, o gece, cinayet saatinde ne yapıyordun?"
Demir, kaşları şaşkınlıkla havalanırken ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Cinayet, demişti karşısındaki komiser. O gece o evde bir cinayet mi işlenmişti?
Adam, genç adamın suratındaki ifadeye anlam veremezken "Baştan alalım," dedi. "O gece o eve seni kim davet etti?"
"Biri davet etmedi," diye yalan söyledi. "O gece o evde parti yapılacağını duydum, okuldaki herkes gidiyor diye ben de gittim."
"Hım," dedi adam inanmamış gibi yaparken. "Öyleyse ev sahibini tanımıyorsun."
"Evet, tanımıyorum," diye yalanını sürdürdü.
Aslında tanıyordu, elbette tanıyordu; evinde parti veren çocuk, Esin Uysal'ın sevgilisiydi ve Demir o çocuktan nefret ediyordu. İlk tanıştığı andan itibaren o çocuğu hiç tutmamıştı gözü ama Esin'e olumsuz bir şey de diyemiyordu çünkü aslında her şeyin farkındaydı. Nil bir kez olsun görmemişti Demir'i belki ama Demir en başından beri Esin'i görüyordu.
O geceki partiye onları davet eden Esin'di ama o suçu işlemek Esin'in fikri değildi bu yüzden onu koruyacaktı, hep yaptığı gibi ve yapacağı gibi. Demir, Esin'i herkesten ve her şeyden koruyacaktı, en başta da kendinden.
"O geceki kurbanın kim olduğunu da bilmiyorsundur şimdi sen," deyince komiser, Demir yalnızca başını sallamakla yetindi. Ardından Komiser Rüzgar Tuğrul önündeki dosyayı yavaşça itip "Burak Altınsoy," dedi. "O gece üç bıçak darbesiyle öldürüldü."
Artık Demir Altan da çok iyi biliyordu ki o gece, onların suç işledikleri o evde, biri öldürülmüştü ve kurban, yabancı biri değildi; Esin'in aslında hiç sevmediği sevgilisinin ta kendisiydi. Peki ya, katil kimdi? O da yakınlarda bir yerlerde miydi?
•
*Bu satıra bölüm isimlerinde kullanabilmem için Türkçe şarkı önerisi bırakabilir misiniz?
İlk bölümlerde bu kitapta sadece güleceğiz diyordum ama her yeni bölümde ya şok olduk ya da gözyaşlarına boğulduk, bi' mutlu olamadık gitti... E, hani mizah kitabı yazacaktım ben, hani tek başkarakter olacaktı, diğerleri sadece yankarakter olacaktı... Ne oldu da şimdi sekiz karakterin de kendine özgü derin bir hikayesinin olduğu, detaylarla dolu bir kitap olma yolunda ilerliyoruz... sizce de ne olmuşsa iyi ki de olmamış mı, Yaz Uykusu böyle çok daha güzel değil mi? ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ UYKUSU
Novela Juvenil8 arkadaş, 5 şehir, aşk ve yalanlar. "bu bir yolculuk hikayesi ve her yeni şehir, kendimizi bulmamız için var." 06.06.2020