Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar, bol öpücükler!
Pinhani - Yıldızlar
•
İçine sevgi katılan yemekler en lezzetli yemekler olurmuş. Peki ya, içine hayal kırıklığı karışan yemekler nasıl olurdu?
Domatesleri küp küp doğramaya devam ederken Ekin'in heyecanlı bir şekilde anlattıklarını dinleyemeye çalışıyordum. Bana son beş yılda yaptıklarından bahsediyordu, hepsini tek bir anda, şu anda, benimle paylaşmak istiyor gibi bir hali vardı. Açıkçası karşısında oturmak ve neler yaptığını, hayatın onu nasıl sürüklediğini dinlemeyi çok istiyordum ama zihnimde bambaşka düşünceler varken onun sözlerini takip etmekte zorlanıyordum.
"Dinlemiyor musun sen beni?" diye hafif kızgın bir sesle sorduğunda beni anlamıştı.
"Dinliyorum tabii ki," diye doğru söyledim. Dinliyordum dinlemesine ama bir noktada kopuyordum ve bu benim elimde olan bir şey değildi.
"Ardıç Bey ile tanışmak ister misin, diye sormuştum." Ardıç Bey de kimdi? Hatırla Nil, hatırla... "Hani şu yanında staj yaptığım stilist." Ah, teşekkürler Ekin.
"İstemez miyim? Tabii isterim!" dedim samimiyetle.
"Harika, o halde yarın benimle geliyorsun."
"Nereye?"
"Ardıç Bey'in evine."
"Ev mi?" diye anlamayarak sordum. Neden evine gidiyorduk ki?
"Evini home-office olarak kullanıyor."
Başımı anladığımı belirtircesine salladıktan sonra doğrama işlemini bitirdiğim domatesleri de tencerenin içine attım. Ekin domatesleri karıştırırken hızlıca biberleri yıkamaya koyuldum.
"Özledim güzel yemeklerini," dedim sanimiyetle. Esin ve ben de lezzetli yemekler yapardık ama Ekin'in yemekleri bir başkaydı.
"Ben de senin yaptıklarımı yerkenki hallerini özledim," dedi gülerek. Eğer bir şeyi severek yiyorsam dünyayla ilişkimi kesmiş bir hale dönüşebiliyordum, bütün ilgimi ve dikkatimi yediğim şeye veriyor ve onunla resmen aşk yaşıyordum. Ekin'in yaptığı bütün yemekleri severek yediğim için beni hep tabağımdakilerle aşk yaşarken bulur ve bu hoşuna gittiği için gülümsemeden edemezdi.
"Benim de yaptığım kokteyller özlenmiştir diye umuyorum," derken Esin, çekmecedeki çatal bıçaklarla oyalanıyordu.
"Ya tabii, ne demezsin," dedi Ekin üstten bir bakışla.
Abartılı bir tepki verse de Ekin bu tavrında çok haksız sayılmazdı çünkü Esin'in hazırladığı birbirinden tuhaf, karmaşık ve çoğumuzun damak tadına uymayan kokteylleri her zaman başımıza dert açardı. İçine ne kattığını bilmediğimiz ve bize asla söylemediği alkollü alkolsüz sıvıları midemize indirdiğimiz her günün sonunda içimizden biri hastalanırdı, bu kişi çoğunlukla Demir olurdu. Ama yine de bize ne kadar kötü gelirse gelsin, öncesinde ne kadar söylenirsek söylenelim, o içecekler midemizdeki yerini alırdı. Esin'i kıramazdık, özellikle bu konuda.
"Siz ne anlarsınız ki?" dedi Esin, benim ses çıkarmamış olmamı, Ekin'e katıldığıma yorarak. "Müşteriler seviyor."
Kaşlarımdan biri havalanırken "Müşteriler?" diye sordum.
"Aaaa, sen bilmiyor musun?" diye şaşırdı Ekin. "Bizimki haftasonları şehrin en ünlü barlarının birinde barmaidlik yapıyor."
"Ciddi olamazsın!" dedim inanamayarak. Demek o da hayalini gerçekleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ UYKUSU
Teen Fiction8 arkadaş, 5 şehir, aşk ve yalanlar. "bu bir yolculuk hikayesi ve her yeni şehir, kendimizi bulmamız için var." 06.06.2020