BU BÖLÜM, İÇİNDE BÜTÜN KİTAP KARAKTERLERİMİN YER ALDIĞI
BİR ÖZEL BÖLÜMDÜR.Dilerseniz direkt 28'den devam edebilir ya da zamanın dışında geçen bu bölümü hemen okumaya başlayabilirsiniz.
Keyifli okumalar, bol öpücükler!•
BİRİLERİ - Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde
21.01.2021
•
SOLUCAN SERİSİ, 2013 | Nehir'den,
Umut, demişti zihnine düştüğüm ilk anda. İhtiyacım olan umudu bana sen vereceksin. Kendim için değil, sevdiklerim için değil, kimse için değil, sadece onun için, ona umut olmak için zihnine düşmüştüm; zamanla önce kendim için, sonra sevdiklerim için, daha sonra herkes için de umut oldum ancak varlığımın sürmesinin sebebi her daim o oldu. Bana ihtiyacı olduğu her anında yanında oldum ve işte şimdi, yine, buradayım.
Kalabalığın içindeki yalnız değilim artık, beni de gören birileri var. O değil sadece içimdeki umuda ihtiyaç duyan, iyileştirdiğim başka ruhlar da var.
"Solucan." Evet, benim. Zihnine düşürdüğü ilk andan itibaren ben buyum. Solucan. Kıvanç'ın Solucan'ı.
Bordo Caddesi'nde, Dolap Bar'daydık.
Kimseye değil, en çok bize ihtiyaç duyduğu bu gecede, hepimizi davet ettiği yer burasıydı, gelen ilk davetliler ise bizlerdik. Belki de gelen ilk davetliler olduğumuzu söylemem bile yanlıştı çünkü aslında biz hep buradaydık. Bundan tam yedi yıl önce, öylesine bir günde, ansızın düşmüştüm o karmaşık zihnine ve daha sonra onu bir an olsun yalnız bırakmamıştım. O değildi benden kopamayan, bendim onu bir türlü bırakmayan çünkü kendi bile anlamıyorken kendisini, zamanla onu en iyi ben anlar olmuştum.
O şimdi bir yol ayrımında ve ben ona umut verecek olanım, seçeceği bu yeni yolda.
"Solucan," diye fısıldadı, onun bana bahşettiği en güzel şey. "Neden bu kadar güzelsin?"
Kaşlarım hafifçe havalanırken aynadaki yansımıza baktım. Üzerimdeki siyah, dizlerimin biraz üstünde biten ve sırt dekoltesi olan dar elbisenin içinde oldukça şık görünüyordum; saçlarım her zamanki gibi aynı parlaklığıyla omuzlarımdan dökülerek belime kadar iniyor, suratımda ise hafif bir makyaj vardı. Bir adım ötemde değil, hemen arkamda duran Kıvanç'ın ise üzerinde siyah bir takım elbise vardı, takımın içine ise siyah bir kazak giymişti. Benden daha uzun olan boyu sebebiyle kulağıma fısıldamak isterken eğilmiş, çenesini sağ omzuma yaslamıştı, ikimiz de aynadaki yansımıza bakıyorduk.
Kıvanç iyiydi, benden hoşlandığını nihayet itiraf etmişti ve ben ona deliler gibi aşıktım. Kıvanç iyiydi, yolunda gitmeyen pek az şey vardı ve ben gerçekten mutluydum. Bizi, zihninde en çok sevdiği bu hallerimizle bu geceye davet ettiği için ona teşekkür ediyordum.
"Güzel miyim?" diye sordum heyecanıma yenik düşüp. "Ne kadar güzelim? Az mı güzelim çok mu?"
Bir an aynadaki yansımamıza bakmak yerine yandan bir bakış attı bana, daha sonra aramızın yeni yeni düzeldiğini hatırlamış olacak ki, "Çok," dedi. Sadece bunu dedi. Zaten ondan daha fazla kelimeyle uzun bir cümle kurmasını beklemiyordum ya da birkaç iltifat daha. Peki, tamam, bekliyordum... Onu çok iyi tanımış olmama rağmen bunu hala bekliyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ UYKUSU
Roman pour Adolescents8 arkadaş, 5 şehir, aşk ve yalanlar. "bu bir yolculuk hikayesi ve her yeni şehir, kendimizi bulmamız için var." 06.06.2020