Bölüm 30

119 35 23
                                    

Saate baktığımda bizimkilerin gelmesine hemen hemen on dakika kalmıştı. Dükkanda bekledim gelmelerini.

Önce Eren geldi. Gözleri parlamıştı dükkanı gözden geçirirken.

"Çok güzel olmuş kardeşim," deyip sarıldı.

Mutlulukla tekrar tekrar dükkanıma göz atarken dışarıdaki bir araba çekti dikkatimi. Siyah Range Rover. Savaş'ın arabasını görmeyi beklemiyordum. Ne işi vardı ki şimdi burada?

Benim onu gördüğümü mü fark etti bilmiyorum ama ona bakmamla hareketlendi araba derken hızla gözden kayboldu. Bu sırada bizimkiler de gelmişti. Hepsi bir şeyler söyledi ama aklım Savaş'ı görmemle, ona verdiğim bir aydan iki buçuk hafta kaldığına takıldı. Nasıl yapacaktım da halledecektim. En büyük korkum Savaş'ın haklı çıkmasıydı.

Biraz sonra bizimkilere yöneldiğimde gülümseyerek fikirlerini aldım. Zaten eşyaları yerleştirmeden önce onlarla dükkana gelip planlamıştık.

Dükkanın içi genişti. Duvarları açık gri boyayla boyamıştık ve ferah görünüyordu içerisi. Aynanın olduğu duvarın önünde dört sandalye yan yanaydı. Sonuncu sandalye saç yıkama bölümü için ayrılmıştı. Kurutma makinesi gibi elektrikli aletler aynalı yerin altındaki raftaydı. Hemen karşıda ise manikür pedikür için ayırdığımız yer vardı. Ojelerin hepsi, manikür setleri bu bölümdeydi. Buranın yanında bekleyenlerin oturması için koyduğumuz küçük ama gayet şık olan kahverengi koltuk takımımız vardı. Bir tane ikili koltuk, iki yanına da tekli koltuklar. Çok yer kaplamıyordu. Üzerlerinde de puf kırlenletler vardı. Ortada da bir masa ve üzerinde görmedim, duymadım, bilmiyorum yapan üç küçük melek biblosu ve kataloglar vardı. Buranın da yanında kasa vardı. Duvarlarda belirli aralıklarla hoş tablolar vardı. Dükkanın en uzak ve boşta kalan köşesini de ağda bölümü için ayırmıştık. Burası üzeri desenli beyaz tahtayla kapanmıştı. Tam dükkan kapısının karşısındaki boş duvara da kaynak saçları asmıştık.

Işte dükkanımız bu şekildeydi. Ve ben burayı hayalimden daha güzel şekilde dizmiştim bana Allah'ın armağanı olan bu beş melek sayesinde.

Her zaman her derdime hızır gibi yetişmeye devam ediyorlardı. Ayrı kaldığımız yıllara inat eskisinden daha sıkı bağlanmıştık birbirimize. Ve bir daha asla ayrılmayacağımıza tüm kalbimle inanıyordum.

Biraz sonra eve gidip karnımızı doyurduk. Çok geçmeden de uyuduk. Sabah çalan alarmla önce ben kalktım, sonra bağıra bağıra şarkı söyleyerek bizimkileri kaldırdım.

Bugün açılış vardı. Annem de açılış için tatlı yapmış, biz dükkandayken. Annem erkenden kalkıp onlarla ilgilenirken kızlar da açılış için süslenmeye başlamıştı çoktan. Ben geceden ayarlanan içecekleri dolaptan çıkarıp tatlıların yanına koyarken ablam da açılış için getirilen süs malzemeleriyle dükkanın önünü süslemeye gitmişti. Bu sırada bizim tabela da gelmişti ve erkekler de onunla ilgileniyordu.

Saat 12'ye doğru müzik sesi duyulmaya başladı. Ben mutluluktan dolan gözlerimle dükkanımı izlerken Hasan geldi yanıma.

"Seni şöyle gülümserken görmeyi özlemişim."

"İyiki varsınız siz ya," dedim ağlamaya başlarken.

Ben Hasan'a sarılırken çok geçmeden bizim sümüklülerde gelmiş bize eşlik ediyorlardı.

Her şey sevdiklerinle güzel be Yaren'im...

Iç sesime hak vererek daha sıkı sarıldım onlara. Bir daha ayırma bizi Allah'ım..

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin