"Hadi hastaneye gidelim, bakalım kaç aylık, bir sorun falan var mı," dedi Ela.
Herkes Ela'yı onaylarken çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım. Ablamla ben hastanenin yolunu tutarken annem son akşam yemeği için hazırlıklara başladı, kızlar da dükkana gitti.
Son akşam yemeği ha Yaren...
Ağlama isteğimi bastırıp kapıda hazır bekleyen korumanın arabasına bindik ablamla. Çok geçmeden hastaneye vardık. Kadın doğuma randevu alıp sıramızı bekledik. Şansımız yaver gitmişti de on beş dakika sonra sıra bize gelmişti. İçeri girdik. Doktor olduğunu tahmin ettiğim kadın bizi güzelce karşıladı.
"Buyrun hoş geldiniz, şikayetiniz nedir?"
"Ben 2 aylık evliyim. Son günlerde birkaç hamilelik belirtisi fark edince bizim kızlarla test yaptım. Bu sabah olumlu çıktı. Ne kadarlık hamileyim, sağlık sorunu var mı, bunlar için geldim," dedim.
Yarım saat boyunca bir şeyler yaptı. En son ultrasona koydu. Bunları yaparken de hiç konuşmadı. İşi bitince konuşmaya başladı.
"Öncelikle tebrik ederim, 2 haftalık hamilesin. Şimdilik hiçbir sorun görünmüyor ama senin sinir stresten uzak durman gerekiyor. 2 hafta da bir de kontrole bekliyorum."
"Şey ben yarın akşam yurt dışına çıkacağım, eşimin işinden dolayı."
"Hiç problem değil, orada aksatmadan git o zaman. Ve kendini yorma," dedi sıcakkanlılıkla.
"Tamamdır, teşekkür ederim," deyip doktorla vedalaştıktan sonra hastaneden çıktık ablamla.
"Sence cinsiyeti ne olur?" dedi ablam heyecanla.
"Bilmiyorum ama içime erkek doğdu birden," dedim.
"Ay bir de isim var, gerçi daha erken ama."
"Erkek olursa Ayaz, kız olursa Azra," dedim gülümseyerek.
"Ohoo bizimki hepsini düşünmüş," dedi ablam aynı neşeyle.
Gülümsemekle yetinip sustum. İç sesim hem mutluluktan hem de üzüntüden salya sümük ağlarken başını uzatıp yeniden ruhuma fısıldadı.
Savaş'tan beklediğimiz velet Enes'ten... Ay dayanamıyorum ben Yaren! Ama hala bir umut var.
İç sesimin bahsettiği umut bana, babamın yeniden ayağa kalkıp bana sarılması kadar imkansız gelirken, keşke, diye fısıldadım iç sesime acı dolu bir şekilde.
"Enes'e nasıl söyleyeceksin?" dedi sonra ablam.
İç sesimle girdiğim duygu dolu anı ablamın sesi bölerken ablama döndüm.
"Hediye kutusuna emzikle, test çubuğunu koayacağım. Şirkete gideceğim. Doğum gününü bir ay erken kutlamak istedim, diyeceğim. Çok janjanlı şeylere gerek yok," dedim gülümseyerek.
"Gel halledelim o zaman," deyip önce eczaneye sonra hediyelik eşya satan dükkana soktu beni.
Emzik, dışı mat siyah bir kutu ve hediye poşeti aldık. Dediğimi yapıp test çubuğunu ve emziği kutuya koyup kutuyu da hediye poşetine geçirdik. Ardından heyecanla Enes'in yanına gitmeye başladım. Ablam da kızların yanına dükkana gitti. O zaten anlatırdı doktorun dediklerini.
Biraz sonra Enes'in şirketine vardığımda sevinçle çıktım merdivenleri. Odasının önüne geldiğimde derin nefes alarak açtım kapıyı. Kapıyı açmamla gördüğüm manzara küçük dilimi yutmama neden olmuştu. Enes ve Savaş odada konuşuyorlardı. Savaş beni görünce derin nefes alarak Enes'e döndü. Sonra bir şey demeden çıktı. O çıkınca kapıyı kapatıp Enes'e döndüm.
"Ne işi var burada?"
"Şu son proje bahanesiyle geldi, sana iyi bakmamı söylüyor adam. Bana gelip karımı savunuyor. Sikerim bu adamı," dedi, sinirliydi.
Canım sıkılmıştı. Yanımdan geçerken kokusunu içime çektiğim adama sarılmak istemiştim ama sonra kendime kızdım ve Enes'in yanına yaklaştım. Yanına gelme nedenim aklıma gelince azıcıkta olsa keyiflenmiştim.
"Boşver şimdi onu. Ben neden geldim biliyor musun?"
"Neden güzelim," dedi gözlerini gözlerime sabitleyerek.
"Doğum gününü Türkiye'de kutlamak istededim, ondan bir ay önceden vermek istedim hediyeni," dedim elimdeki hediye kutusunu uzatarak.
Merakla kutuyu aldı. Bana gülümseyerek baktı ve kutuyu açtı. İçindekileri görünce gözleri şaşkınlıkla fal taşına dönerken gözleri dolu dolu oldu. Gülümserken aktı yaşları gözünden. Elindekileri masanın üzerine bırakırken bana baktı.
"Baba mı oluyorum," dedi sesi titrerken.
Gülümseyerek olumlu anlamda salladım başımı. Sarıldı birden hiç bırakmayacakmış gibi. Sıkı sıkı sarıldı. Baba oluyorum, diye sayıkladı sessizce defalarca. En sonunda ayrıldığımızda alnımdan öptü koklayarak.
Baba oluyorsun.
İç sesime yine burukça gülümserken Enes yeniden sarıldı. Bu sırada iç sesim düşmanmış gibi gerçeği vura vura şarkı söyledi.
Bedenim burada fakat ruhum kabul etmiyor.
Sonra kapı çaldı, sekreter içeri girdi. Sekreter kurtarıcımmış gibi ona bakarken konuştu.
"Efendim istediğiniz belgeler," dedi.
"Sen işine odaklan, akşam konuşuruz aşkım. Ben babama gideyim," dedim bunu fırsat bilip Enes'e dönerek.
"Dikkatli ol güzelim," diyerek bir kez daha sarılarak öptü.
Odadan çıkarken de iç sesimin söylediği şarkıyı devam ettirdim fısıltı gibi çıkan sesimle.
'Kendime yalan söyledim. Yalnızım bunu ben istedim. Paramparça bütün aynalar, içimde kan revan birisi var.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM 1: Karanlık Oyun
Literatura Kobieca"Benim intikamım seni vicdanınla baş başa bırakmak oldu!" Canını yakan geçmişin hesabını sormak için türlü acımasız oyunlar hazırlayan Erdem, amacına ulaşmaya başlamıştır ve herkesi imkansıza sürüklemiştir. Aşık olduğu adamın,babasının katili olduğu...