Bölüm 28

132 34 22
                                    

Aradan bir hafta geçmişti. Eren ikinci kontrolünde ayağına batırdığı şeyi hissetmişti. Bu hepimize moral kaynağı olurken, Eren'in daha iyi olması için çabalıyorduk.

İşten çıkmama yarım saat kalmıştı. Belim çoktan isyan bayraklarını asmışken erkenden bitirdiğim için bilgisayarı kapayıp arkama yaslandım. Bir haftadır Erdem'den nasıl laf alsam, nasıl babamın suçsuzluğunu ilan etsem diye düşünüp durmuştum ama ne yazık ki hiçbir şey bulamamıştım.

Iş çıkış saatim gelince markete uğrayıp bir şeyler alıp öyle geçtim bağ evine. Bizimkiler benim açmak istediğim güzellik merkezinden konuşuyorlardı.

"Yaren sizin alt sokaktaki boş dükkanı tutsak, yavaştan açsak mı güzellik merkezini?" dedi Ali.

"Bilemiyorum ki," dedim maddiyat konusu yüzünden.

"Sen gerekli malzemelerin siparişi ufaktan ver, biz de orayı kiralayalım. Güzel şeyler olmaya başlamışken, birini daha ekleyelim," dedi Eren gülerek.

Mutluluktan ne yapacağımı şaşırıp bizimkilere sıkı sıkı sarıldım.

Yemek yerken daha ayrıntılı konuştuk konuyu. Sonra ablamı arayıp onunla da konuştum. O da biraz akıl vermişti, şöyle yapsak daha iyi olur, tarzı. Yemekten sonra da kızlarla benim laptopu alıp sipariş işlemlerine başlamadan önce gerekli şeyleri not ettik. Erkekler de playstation oynamaya başladılar.

Birden altımıza göz gezdirdim. Eskisi gibi olmuştuk. Lisede de bir araya geldiğimizde önce yer, içer, gülerdik. Sonra erkekler oyun oynar, biz de bir şeyler bakardık laptoptan. Bu halimize sırıtarak kızların dediklerini not almaya başladım. Ama ne yalan söyleyeyim, böyle bizi eskisi gibi görmek moralimi yükseltmeye yetiyordu.

"Tel toka yaz, lastik toka."

"Saç spreylerini de yaz unutmadan."

"Direk makyaj seti sipariş edelim tam takım. Işi büyüttükçe yeni malzemeler satın alırız. Makyaj seti yaz."

"E şimdi temizlikte önemli. Viledayla süpürge de yaz."

"Oje, manikür seti, saç boyama seti de yaz."

"Saç boyası ve açıcı da yaz o zaman."

"E müşterileri nerede oturtucaz. Neyse ya da onları gider yerinden satın alırız."

"E katalog? Onu da yaz."

"Ay bir sakin söyleyin elim yoruldu," diye isyan ettim en sonunda.

Bir Dilan bir Ela aklına geleni sıralamıştı. Gülüşürken bu saydıklarımızı sipariş ettim. Masasıydı, rafıydı, koltuğuydu, aynasıydı, kurutma makinesiydi falan bunları kendimiz gidip alacaktık. Aliler de yarın gidip kiralayacaklardı. Inşallah kiraya çok istemez diye geçirdim içimden.

Sonra kızlarla kalkıp kahve hazırladık. Biraz daha goy goy yapıp uyumak için yataklara geçtik.

Daha hiçbirimiz tam uykuya geçmediğimiz anda Eren uyku mahmuru yerinden kalkıp su içti. Evet kalkıp kendi aldı suyunu. Gözünü bile yarım açmıştı. Öyle bir uyku mahmuruydu. Hepimizin gözü sevinçten fal taşı gibi açılırken, Eren yatağına geri girdi. On saniye sonra gözleri fal taşı gibi açıldı. Bize döndü. Biz sevinçten hayvan gibi gülerken Eren bağırmaya başladı.

"Yürüdüm lan, valla yürüdüm. Gördünüz mü? Lan oynatıyorum. Bak oynuyor !"

Son cümlesine kahkalarla gülerken kalkıp sarıldık Eren'e. Ve yıllar sonra tekrar altılı olarak omuz omuza vererek sarıldık. Herkes anın tadını çıkarırken bir nebze olsun içim ferahlamıştı. Eren abilerine tekrar yürüdüğünü haber verirken bizim uykumuz kaçmıştı. Sanki sabah hiçbirimiz işe gitmeyecekmiş gibi oturup boş yaptık.

Sonunda saat üçü görünce gelen uykumuzla yataklara girdik tekrardan. Eren'in arada, nasıl yürüdüm ama, diye söylenmelerine gülerken çoktan uyuyakalmıştım.

Sabah çalan alarmla sızlana sızlana yatağımdan çıktım. Diğerlerinin hala uyuması sinirimi bozmuştu. Onlarla uğraşmadan işe gidersem içime dert olurdu. Bende telefonu odadaki haporlere bağladım ve patlamaya devam şarkısının remix versiyonunu açtım. Ilk başta kimse uyanmadı ama nakarata girince hepsi korkuyla yerinden sıçradı.

Ben kahkalarla gülerek kapıya koştum. Bana saydıklarını duydum ama hızla bağ evinden uzaklaştım. Sabah sabah çok eğlenmiştim. Bu yüzden güne puanım 10 olmuştu.

Işe geldiğimde beni bekleyen bilgisayara isyan ede ede oturdum yerime. Benden sonra da Zeynep gelmişti. Günaydın, faslından sonra işimize koyulduk. Bugün bir sürü toplantı vardı. En çokta bu günler acayip yoruluyordum. Söylene söylene işimi yaparken bir an önce güzellik merkezimi açmanın hayaliyle günü sonlandırıp bağ evine geldim.

Gelince ne oldu biliyor musunuz? Beşi benden intikam almak için gıdıklamaya başladılar beni. Gözümden yaş gelene kadar güldürdüler. Sonra da bıraktılar.

Onlarla bu halde olmak aşırı keyif vericiydi ve sanırım yavaş yavaş her şey yoluna giriyordu. Umarım bu da hayatın bize en okkalısından bir oyunu değildir, diye geçirmeden edemedim içimden.

En son Ali yemekte elime kiraladıkları dükkanın anahtarını verdi. Mutlulukla anahtarımla aşk yaşadım. Dükkanın sahibi tanıdık ve paraya çok ihtiyacı olmadığı için 750 lira istemiş aylık kirayı.

Son günlerim güzel geçmeye başlamıştı. Halimize şükrede şükrede yemeğimi yedim zevkle. Tabi sürekli olarak da deli gibi anahtarıma bakıp okşuyordum. Evet, anahtarı okşuyordum. Galiba mutluluk sarhoş etmişti, bu hallerimin başka nasıl açıklaması olabilirdi ki yoksa?

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin