Bölüm 8

188 42 1
                                    

Ali ile o geceyi sabah etmiştik. Ama ne Ela'dan ne de Eren'den bir iz bulamamıştık. Sabah güneşi balkona vurduğunda saate baktığımda 5.47'yi gösteriyordu. Yaklaşık bir saat sonra iş için uyanacaktım normalde. Azcık dinlenmek için yatağıma uzandığımda direk uyumuşum.

Normalde 6.30'da uyanmam lazımken 7'de uyanabilmiştim. Üstüm zaten giyinikti hiçbir şey yemeden direk evden çıktım. Koşturarak Savaş'ın evine gelmiştim. Olması gerekenden sadece 15 dakika geç kalmıştım. Savaş'ın uyanmasına 15 dakika vardı ama mutfaktan çıkarken gördüm.

"15 dakika geç kaldın," dedi sırıtarak.

"Özür dilerim Savaş Bey ama siz 7.30'da uyanmıyor musunuz?"

"İki gündür farkındaysan erken kalkıyorum. Arada bir oluyor böyle."

"Anladım, yeniden özür dilerim bir daha olmaz."

"Neden geç kaldın?"

"Uyuyakalmışım."

"Kaçta uyudun gece?"

"Sabah 5.47 falandı, o saatlerde."

"Ne yaptın o saate kadar?"

"Ali ile oturup dedikodu yaptık, özlem giderdik."

"Kahvaltı yaptın mı?"

"Hayır."

"İyi kendine de yiyecek bir şeyler hazırla. Kahvaltıdan sonra her yer pırıl pırıl olacak. Dün söylemiştim bu gece buradasın. Akşam 9 gibi misafirler gelecek. Bodrum katını özellikle hazırla. Korumalar sana anlatacak yardım edecek. Ha bir de odanda siyah bir elbise olacak yatağının üzerinde, akşam onu giyeceksin. Kuaföre gerek yok diye düşünüyorum zaten güzel saç makyaj yapıyorsun. Mahallenin tüm kızları sana geliyor."

Hakkımda her şeyi bilmesi çok sinirimi bozuyordu. Beni babamdan dolayı tanıdığını biliyordum ama babamla arasında ne olduğunu merak ediyordum. Kahvaltıda soracaktım bunu ona.

Bir şey demeden mutfağa geçtim. Kahvaltıyı hazırladım. Çayları koydum. Savaş zaten yanımdaydı. Bende yanındaki sandalyeye oturdum. Sessizliği ben bozdum.

"Herkesin babamla bir derdinin olduğunu babamın vefatından sonra öğrendim. Seninle babam arasındaki düşmanlık ne peki? Öğrenebilir miyim?"

"Babanla aramda olan şeyi ben diğerleri gibi başkalarına yansıtmam. Babanla aramdaydı ama baban vefat etti. Ölmüş bir adamla ne derdim olabilir ki? Ben herkes gibi cani olamıyorum kusura bakma."

"Peki, bir şey daha sorabilir miyim?"

"Sor."

"Erdem'in yanındaydın, ben de Erdem'e borcunu vermeye gelmiştim hatırlıyor musun?"

"İlk karşılaşmamız?"

"Aynen o gün."

"E ne olmuş?"

"Adımı öğrendiğinde neden yüzüme sinirle baktın? Öldürmek ister gibiydin."

"Babanla şirket işleri yüzünden aramız bozuktu. Onun kızı olduğunu öğrenince aklıma yaşadığımız kötü anılar gelince istemsizce sinirim bozulmuştu o kadar. Yoksa dediğim gibi ölmüş bir insanla ne gibi bir derdim olabilir ki?"

"Anladım," diyerek kestirip attım.

Çok inandırıcıydı sesi. İnsanın ister istemez inanası geliyordu. Benim susmamla o da sustu. Tabağını tam bitirmemişti ama bir şey demeden kalktı. O gidince arkasından baktım sadece.

Onunla tanışalı daha bir ay bile olmamışken ona çok bağlandığımı fark ettim. Normalde kırılgan ya da alıngan biri değilimdir. Sadece değer verdiklerime kırılırım. Ama onun yaptığı hareketlere de kırılıyordum. Ona değer mi veriyordum? Âşık değildim ona bundan emindim. Ama boşta sayılmazdım. Ama onun gözünde sadece bir çalışandım. Dengesiz olduğunu en başından biliyordum, saçma sapan hareketleri olacağını söylemişti ilk geldiğimde kadın. Öpmelerini o yüzden yok sayıyordum ama buna da canım sıkılıyordu. Beni dengesiz olduğu için değil de sevdiği için öpmesini isterdim açıkçası.

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin