Bölüm 47

91 33 26
                                    

Eren'den...

Bugün, Yaren dükkandayken kızlar Yasemin ablayı ve annesi Hülya teyzeyi dışarı çıkaracaktı. Biz de Enes'i alarak yanlarına gidecektik ve aklımızdaki şeyi onlarla paylaşacaktık. Evet, biliyorum çok uzak. Hepimize çok zor gelecek ama Yaren'in kendini toparlayabilmesi için uzaklaşması şarttı. Başka çaremiz kalmamıştı.

Çünkü Yaren, her geçen gün daha da iyiyim, diyerek gülmeye devam etse de içten içe eriyip yok olmaya devam ediyordu. Dün akşam ki dalgınlığı ve içindeki kül gün geçtikçe boyut değiştirerek artıyordu. Gün geçtikçe göz altlarının morluğu daha çok gün yüzüne çıkıyordu. Gün geçtikçe daha çok uyumak istiyordu. Gün geçtikçe daha çok bahaneler üretip bir şeylerden sıyrılmak istiyordu. Biz bu duruma göz yumayarak susamazdık.

Öğle molası saatinde Alilerle buluştum ve kafede kızları beklemeye başladık. On dakika kadar sonra geldiler.

"Hoşgeldiniz," dedik.

"Hoşbulduk oğlum da, neden Yaren'den gizli böyle buluşuyoruz? Kötü bir şey yoktur umarım dedi," Hülya teyze.

"Harbiden ne oluyor, kızlar gece söyleyince gözüme uyku girmedi," dedi Yasemin abla.

"Korkulacak bir şey yok. Sadece Yaren'in günden güne daha kötü olmasına dayanamıyoruz artık. Onun iyiliği için bir şeyler düşündük. Yaren ile konuşmadan önce sizin rızanızı almak istedik," diye bir açıklama yaptı Enes.

"Yaren'in iyiliği için ne zamandır beri izin alır oldunuz oğlum, neyse yapın," dedi annesi.

"Galiba biraz zorlayacak bizi, böyle durgun olduğunuza göre," dedi Yasemin abla olayı çakarak.

"Öyle," dedim sesim titrek çıkarken.

"Nedir peki?" dedi Hülya teyze stresle nefesini dışarı verirken.

Ali başladı anlatmaya. Annesi morali bozularak Enes'e baktı, ablası ise yüzünü asarak bana.

"Bende ilkte çok razı değildim. Ama düşününce mantıklı geliyor ne yazık ki. Ne kadar uzak olursa Yaren o kadar çabuk toparlanır. Çünkü yakın mesafe de yine bir şekilde biriyle karşılaşırsa, verdiğimiz emekler boşa gider," dedim sıkıntıyla.

"Kızım bana geri geldiğinde, iyileşmiş olacak mı?" dedi Hülya teyze dolu gözlerle gülümseyerek.

"Söz veriyorum çok iyi bakacağım ona orada, asla üzülmesine izin vermeyeceğim," dedi Enes ikna etmeye çalışır bir tonla.

"Bence iyi gelir, uzak kalırsa belki biraz nefes alır. Hem merak ettiği bir ülkeydi," dedi ablası umutla.

Hepimiz üzülüyorduk; durumların böyle olmasına ve bu yüzden Yaren'i buralardan uzaklaştırmaya. Ama Yaren hep böyleydi. Canını yakan bir şey olduğunda hep gidebileceği en uzağa gider, kendine gelince geri dönerdi. Biz de ona kendi yöntemleriyle iyi gelmeye çalışıyorduk.

Annesi ve ablası da bizim gibi burukça kabul etti üç ay Yarensiz kalmayı. 11 kasıma da az kalmıştı. Annesigilin rızasını da aldığımıza göre artık sıra Yaren ile konuşmaya gelmişti. Çok uzatma gereği duymadım. Bu yüzden direk Yaren'i aradım.

"Efendim Eren?"

"Güzelim n'aber?"

"İyi bildiğin gibi dükkandayım, sen?"

"Bende aynı, bizimkilerle buluştum şimdi dükkana geleceğiz. Seninle önemli bir şey konuşacağız."

"Önemli mi?"

"Evet, geliyoruz yirmi dakikaya yanındayız."

"Tamamdır bekliyorum," dedi.

Sonra vedalaşıp telefonu kapattık. Sonra da Yaren'in yanına gitmek için yola koyulduk. Biraz sonra Yaren'in yanına vardığımızda merakla kapıda bizi karşıladı.

"Hoşgeldiniz," dedi ama tedirgin olduğu belliydi sesinden.

İçeri geçip oturduk. Yaren bir bize bir Enes'e bakındıktan sonra konuşmaya başladı.

"Susmaya mı geldiniz?"

Enes baktı hepimiz suskunuz, kendi konuşmaya başladı. Yaren de dudağını kemirerek Enes'i dinlemeye koyuldu.

"Biz senin iyi olup toparlanabilmen için oturduk düşündük. Senin canın sıkkınken yaptığın şeyden başka daha mantıklı bir şey gelmedi aklımıza."

"Neymiş aklınıza gelen?" dedi sıkıntıyla nefesini dışarı verirken.

"Ben önemli bir iş için İsviçre'ye gideceğim. Üç aylık bir iş, 11 kasımda da uçağa bineceğim. Erenler de bana, senin canın sıkkınken bulunduğun ortamdan uzaklaştığını söylediler. Benimle gelmeni istiyorum. Söz veriyorum ne zaman istersen geri döneriz, işin bitmesini bile beklemem. Yeter ki iyi ol, günden güne iyice kötüye gidiyorsun, görmüyor muyuz sanki," dedi Enes.

"Hayır, çok uzak orası," diye çıkıştı birden Yaren.

"Ne kadar uzak o kadar iyi senin için," dedi Dilan, yüzü asıktı hala.

"Sen hep ne kadar uzağa gidebilirsen o kadar uzağa gittin. Bu sana iyi gelecek," dedi Hasan.

"Bize de zor sensiz üç ay geçirmek ama iyileşmen lazım," dedi Ali.

"Ben siz yokken nasıl iyi olayım ya," diye çıkıştı Yaren ve sinirle dışarı çıktı.

Enes arkasından gitmek isteyince engel olduk. Yaren düşünmek ve kafasını toplamak için gitmişti yanımızdan. Ondan istediğimiz şey de kolay değildi. Bizden yeterince ayrı kalmıştı. Şimdi yine bunu istiyorduk resmen ama onun iyiliği içindi. O kafasını toparlayınca zaten gelecekti yanımıza geri.

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin