Bölüm 12

136 39 0
                                    

Sabah çalan alarmla kalktım. Geceye rağmen enerji dolu hissediyordum. Ameliyatlı yerimin ağrısı da gün geçtikçe azalmıştı. Evden çıkıp işe doğru ilerlerken aklıma dün gece olanlar gelmişti. Ama kendi içimde bu konuyu düşünme yasağı çıkarıp düşünmedim.

Savaş'ın evine geldiğimde hala uyuyordu. Klasik işleri yaptıktan sonra Savaş uyandı. Kahvaltısını yaparken sürekli olarak benimle ilgileniyordu. 'İyiyim,' dediğim halde en az on kere nasıl olduğumu sordu.

O işe gittikten sonra bende eve giriştim. Bir haftadır temizlenmediğinden midir evi tam anlamıyla bok götürüyordu. Savaş'ın dediğini yaparak kendimi çok zorlamadan evi temizlemeye koyuldum. Bu yüzden de yavaş hareket ediyordum. Savaş'ın gelmesine yarım saat kalmıştı ve ancak temizliği bitirebilmiştim. Hemen mutfağa gidip yemeğe başladım.

Ezogelin çorbasını ocağın üstüne koyarken et sote yapmaya başladım. İki yemekte hazır olmuştu. Bir de yanına pirinç pilavı yapmıştım. Tam bu sırada anahtar sesi gelince Savaş'ın geldiğini anlamıştım. Sofrayı hazırlamaya başladım. Mutfak kapısında görününce gülümsedim.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum, kolay gelsin."

"Sağ ol."

"Üstümü değiştirip geliyorum, o zamana kadar sofra hazır olursa sevinirim."

"Tamam, Savaş Bey."

O mutfaktan çıkınca bende sofrayı hazırlamaya koyuldum. Beş dakikaya kadar da aşağıya indi.

"Ben çıkabilir miyim artık?" dedim sofraya oturduğunda.

"Tabi, bu arada Yaren haftalığın yattı. Haber edeyim."

"Tamam, Savaş Bey, iyi akşamlar."

Sonra çantamı alıp evden çıktım. Evden önce bankaya gidip haftalığımı çektim. Eve gelince sadece annemle ablam vardı. Diğerleri işten hala gelmemişti. Ablamla biriktirdiğim paranın yanına haftalığımı da koydum.

Ali geldiğinde onunda bugün maaş günü olduğunu öğrendim. Tek kuruşuna dokunmadan tüm parayı elime verince utandım ama o bana bu tepkimden dolayı kızdı. Dilan'ın bizim aşağı mahalledeki kafede çalıştığını yeni öğreniyordum. Hasan da Alilerin şirkette muhasebeci olarak çalışıyormuş. Ben bunları yeni öğrendiğim esnada Dilan ve Hasan da eve giriş yaptı.

"Beraber kapatacağız o borcu," dedi Ali.

Hasan ve Dilan da onu onaylayınca sıkıca sarıldım onlara.

2 hafta sonra...

Geçen hafta Ali ve Hasan Edirne'ye gittiler. Ela'nın adresini bulmuştuk. Bu yüzden orada Ela'yı bulmaları çok zor olmamış ama Aliler eli boş dönmüştü. Çünkü Ela bize hala çok kırgınmış. Bizden zaman istemiş. Geri dönmek isterse kendisi geleceğini söylemiş. Ela bu tayfanın en inatçısıydı. Aliler de geri döneceğinden emin olduklarından geri Ankara'ya dönmüşlerdi.

İki hafta boyunca bu olay dışında her şey çok normal geçti. Ta ki dün geceye kadar... Hala boş boş tavanı izliyordum. Düşünmeden de edemiyordum.

Dün Savaş'ın evinde kaldım. Çünkü işim on birde anca bitmişti. Ne olduğunu bilmediğim şeyleri tek tek koliye koydurdu. İlkte toz oldukları için uyuşturucu sanmıştım ama sonradan barut olduğunu öğrenmiştim. Ve neden bana yaptırdığı hakkında da bir fikrim yoktu. Sadece yapıyordum.

Gece orada kalacağımı evdekilere haber vermiştim. Ben işim bitince Savaş'ın zoruyla banyoya girmiştim. Banyodan çıkıp üstümü giydikten sonra saçlarımı tarayıp salaş örük yaptım. Sonra su içmek için aşağıya indiğimde Savaş'ın içki içtiğini gördüm. Beni görünce gözünde anlam veremediğim duygular vardı. Duyguları karışmıştı sanki.

Nefret de vardı sevgi de, intikam ateşi de vazgeçiş de, merhametsizlik de acıma da...

Kafam onun duyguları kadar karman çorman olmuştu. Gülümseyip mutfağa geçtim. Suyumu içip odama geri çıktım. Beş dakika sonra odanın kapısı aralandı ve Savaş içeri girdi. Ben ne olduğunu anlayamadan yanıma yaklaştı ve dudaklarıma yapıştı. Üstüme çıkınca istemsizce ürperdim. Ama umursamadan öpmeye devam etti. Öpmesi bitince üstümden inip yanıma uzandı. Ben hala ne olduğunu anlamaya çalışırken bana sarıldı ve iki dakika içinde uyuyakaldı. Öyle bir sarılışı vardı ki nefes almak bile zordu. Ama kokusuna âşık olmuştum.

Sabah ise bir şey olmamış gibi devam etti. Bu davranışı ise benim yine zoruma gitmişti. Içten içe sinirlerimi de bozmaya başlamıştı. Kafasına estiği gibi davranamazdı sonuçta, çalışanıyım diye.

Düşünmekten başıma ağrılar girdiğinde sabırlar çeke çeke uyumaya çalıştım. Düşünmeyi de açtığım müzikle engellemeye çalıştım. Neyse ki çok geçmeden uyku bedenimi sarmalamıştı.

Sabah olmuştu. Herkes elime aldığı maaşı tıkıştırdı. Erdem'e borcunu ödemek için yola koyulmuştum. Çok geçmeden oraya vardığımda her zamanki duygusuzluğum üzerimdeydi.

"20.000," dedim düz sesimle.

Şaşırmıştı. 70.000 TL borcumun kaldığını söyledikten sonra o kadar parayı nasıl bulduğumu sordu. Bense onu ilgilendirmeyeceğini söyleyip oradan çıktım.

Dostlarım sayesinde, demek istemiştim ama elimde ne var ne yoksa çoğunu Erdem almıştı zaten. Dostlarımı da almasına izin vermezdim. 

İNTİKAM 1: Karanlık OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin