"Oha araban mı var?"
"Evet."
"Zengin misin?"
"Arabası olan herkes zengin mi?"
"Yani, zengin olmasan da durumun iyidir."
Sakusa bir şey demeyerek koltuğa yerleştiğinde Atsumu da aynısını yapmıştı. Kemerini takarken çocuğun aynadan kendisine baktığını fark edip "ne oldu?" diye sordu.
"Umarım kıyafetlerin temizdir."
"Tabii ki temiz."
"İyi."
"Nereye gidiyoruz?"
"Seni eve atacağım dedim ya."
"Ne? Ciddi miydin lan?"
"Evet."
Atsumu dudaklarını birbirine bastırıp şaşkın bakışlarını yola çevirdi. Dalga geçtiğini sanmıştı..
"Sakusa." diye mırıldandı bir süre yolu izledikten sonra. Bu kadar sessiz kalmak onun için zor olmuştu zaten.
"Efendim?"
"Amacın ne?"
"Ha? Ne demek istiyorsun?"
"Benden hoşlanmadığını söyledin. Senden hoşlanan biriyle arkadaş olmayacağını söyledin ama konuşmaya devam ettin. Şimdi de evine gittiğimizi söylüyorsun. Cidden, ne yapmaya çalışıyorsun?"
Çocuk bakışlarını yoldan ayırmadan sesli bir nefes verdi. Buna verecek bir cevabı yoktu doğrusu. Ayrıca, Atsumu'nun bunları ciddiye alıp da böyle bir soru soracağını düşünmemişti.
"Bilmiyorum. İçimden geldiği gibi davranıyorum sadece."
"Çok tutarsızsın."
"Farkındayım."
"Hiç hoş değil."
"Onu da biliyorum."
"Eh, en azından farkındaymışsın."
Yaklaşık on dakika daha süren yol fazlasıyla sessiz geçmişti. Sonra büyük bir evin önünde durduklarında Atsumu şaşkınlığını gizleyemeden konuştu.
"Oha, cidden zenginsin!"
"Abartma."
"Nasıl abartmayayım, şu eve bak bir de benim yaşadığıma. Neyse ama o kadar da küçümsemeyeyim, seviyorum evimi."
"Ev akşama kadar boş."
"Akşam kim geliyor?"
"Ablam."
"Ablan olduğunu söylememiştin."
"Biliyorum."
Sakusa cebinden anahtarlarını çıkarırken Atsumu da yan yan ona bakıyordu. Cidden evine gelmişti, nasıl hissetmesi gerektiğini bile bilemiyordu şu an.
İçeri girdiği an salonun büyüklüğüyle ağzı açık kalmıştı. Burası böyle büyük olduğuna göre odalar da büyüktü kesin.
"Atsumu, elini aç." Nereden aldığını görmediği dezenfektanı uzattığında kendisi de elini uzatmıştı.
"Burası bayağı güzelmiş."
"Dekoru ablama ait."
"Sadece ikiniz mi kalıyorsunuz burada?"
"Aslında hayır. Ama annemler şu an yazlıkta."
"Yazda değiliz?"
"Orayı seviyorlar."
"Anladım."
"Otursana." diyerek koltuğu işaret ettiğinde Atsumu çantasını bırakıp misafir gibi bir görünüşle oturmuştu.
"Aç mısın? Yoksa sadece bir şeyler mi içelim?"
"Aç değilim."
"Peki. Bira içer misin? Başka soğuk içeceğimiz kalmamış."
"İçerim."
Sakusa yanına gelene kadar etrafa göz atmayı sürdürmüştü. Çocuk geldiğinde ise uzattığı birayı alıp bacaklarının arasına koydu.
"Vücudumdaki detaylandırmaları bitirdin mi?"
"Ha?"
"Çiziminden bahsediyorum."
"Oh, daha sonra bir eksiklik görmezsem şu an için tamamladım diyebilirim."
"Emin misin?"
"Önümde çıplak şekilde oturmayı mı teklif ediyorsun şu an?" diye sorduğunda Sakusa hafifçe gülmüştü.
"Bunu ilk teklif eden sendin."
"O zaman mesajlaşıyorduk."
"Fark ne?"
"Mesajlaşırken açık olmak daha kolay."
"O zaman şimdi mesajlaşıyor olsak, benden ne isterdin Atsumu?" Hafif öne eğilip ellerini birleştirmiş, bir teklifte bulunuyor gibi sormuştu sorusunu.
"Kızgınlık dönemine girmiş kedi gibi davranıyorsun." dediğinde çocuk kahkahasına hâkim olamamıştı.
"Kusura bakma ama sen de pek farklı sayılmazsın."
"Ben yüz yüzeyken bu kadar açık değilim, az önce dediğim gibi."
"Peki, sen bilirsin." Arkaya yaslanıp birasından bir yudum daha aldı. O Atsumu'ya teklifini sunmuştu, kabul edip etmeyeceğine karışamazdı ya artık.
"Belki de eksik kalmış bir yerler vardır." diye mırıldanırken Sakusa kaşlarını kaldırıp çocuğa baktı. "Tamamlayalım o zaman."
Aşklarım bölümden anladığınız üzere yarın büyük gün habxkanxhah
ATMAK İÇİN HEYECANLIYIM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
model || SakuAtsu
Fanfiction"Bize mankenlik yapacak kişi, Sakusa Kiyoomi. Çalışmamız bitene kadar bizimle olacak." İçerik uyarısı!!: Smut ve küfür içerir