"Hey." Sakusa'nın sesini duyunca başını kaldırmasıyla ilk gördüğü şey çocuğun çıplak göğsü olmuştu ve bu yüz ifadesini az öncekinden çok farklı bir hâle getirmişti.
"E-efendim?"
"Bakabilir miyim?" derken tuvali işaret etmişti eliyle. Atsumu başını sallayıp hafifçe geri çekildi. O sırada çocuk önüne geçtiğinden dolayı sırtıyla yüz yüze gelmişti ve biraz yakın duruyorlardı..
Sakusa hareketsiz dururken kendisi biraz daha geri çekilip sertçe yutkunmuştu. Daha ne kadar bakacaktı?
O sırada kapıdan çıkan kızların kendilerine baktığını fark edip kaşlarını çatmıştı. Kızlar fark edildikleri için utançla kaçarken gözlerini devirdi Atsumu. Salak insanları sevmiyordu.
"Güzel olmuş." Sonunda bir tepki vermiş olduğuna sevinmişti. Yanından geçip eşyalarını toplamaya başladı tekrardan.
"Sağ ol."
"Bunlar bitince ne olacak?"
"Not alacağız. Sergi olursa sergiye gider belki."
"Ya sergiden sonra?"
"Bazı şeyler depoda tutulur sonradan sergilenme olasılığına karşı. Ama istersek alabiliyoruz."
"Anladım."
"Neden sordun?"
"Hiiç."
"Peki." Birkaç saniye boş boş bakmalarından sonra Sakusa giyinmesi gerektiğini fark edip yanından uzaklaştı çocuğun.
"Siktir! Yakından çok daha iyi." diye mırıldanırken gözlerini aşağı çevirip şişkinliğe bakmıştı. "Ulan Sakusa.."
Atölyeden ayrılacakken Sakusa odadan hızlıca çıkıp Atsumu'ya yetişmişti. Çocuk bu hareketine şaşırmış hâlde yüzüne bakıp "ne oldu?" diye sordu.
"Umm, biraz vaktin varsa oturup kahve içmek ister misin?" Şaşkınlığı ikiye katlanmıştı şimdi. Ondan hoşlanmadığını söylemesine rağmen kahve içmeye mi davet ediyordu şimdi?
"Kahve sevmem."
"Başka bir şey içersin."
"Peki."
Sakusa memnun olduğunu belirten hâlde gülümsedikten sonra çantasından çıkardığı maskesini takmıştı yine.
"Neden benimle oturmak istedin?" Atölyeden çıkalı birkaç dakika olmuştu ve yavaş yavaş yürüyorlardı kafeteryaya doğru.
"Nasıl yani?"
"Benden hoşlanmadığını söylemiştin."
"Arkadaş olmaya başladığımızı sanıyordum."
"Senden hoşlanan biriyle arkadaş olmayacağını da söylemiştin." dediğinde Sakusa duraksadı bir saniyeliğine. "Hatırlamıyorum."
"Ne? Yalan söyleme. Unutmuş olamazsın."
"Öyle olması daha mı iyiydi?"
"Hayır ama...neyse tamam. Bir şey demiyorum."
Sakusa kahve isterken Atsumu da limonata istemişti her zamanki gibi. Limonata onun için bağımlılık gibi bir şeydi.
"Dışarıdaki masalarda oturalım mı? Sigara içeceğim."
"Olur."
Boş masalardan birine ilerleyip karşı karşıya oturduklarında biraz gerildiğini hissetmişti Atsumu. Mesajlaşmak kolaydı ama yüz yüze olunca zorlaşıyordu konuşmak.
Maskesini çenesinin altına indirip dudaklarının arasına usulca yerleştirmişti sigarasını. Bunu yaparken bile fazla seksi görünüyordu, bu çocukla oturmak Atsumu'yu pek iyi hâllere sokmayacak gibiydi.
"Hem sigara hem sade kahve, çok zevksizsin." Alayla söylediği şeyle kaşlarını kaldırmıştı Sakusa.
"Diyene bak. Limonata içiyorsun."
"Ne var? Mis gibi limonata işte."
"Zevklerimiz uymuyor."
"Fark ettim."
"Hiç içtin mi?"
"Sigara mı? Denemiştim bir kere."
"Nasıldı?"
"Bok gibi." Çocuk erkeksi bir şekilde kıkırdadığında sertçe yutkunup bardağına elini uzattı. Her hareketinden etkilenmeyi acilen bırakması gerekiyordu.
"Haklısın."
"Madem bok gibi, ne diye içiyorsun?" Çocuk omuz silkip parmakları arasında tuttuğu sigaraya baktı birkaç saniye. "Bağımlılık yapıcı işte."
"Saçma."
"Evet, saçma." Dedikleriyle yaptıkları çelişiyordu ve bu Atsumu'ya garip gelmişti. Tutarsız biri gibi görünmüyordu aslında dışarıdan bakınca.
"Neden gömlek giydin?" Kızların dedikleri gelmişti aklına birden. Ve şimdi dikkat etmişti gömleğin içinde ne kadar yakışıklı göründüğüne.
"Neden giymeyeyim?"
"Tişört her zaman daha rahattır. Tişört varken gömlek giyilmez."
"Böyle bir kural falan mı var?"
"Yoo. Ama mantıklı."
"Ben gömlek giymeyi seviyorum, rahatsız edici gelmiyor." Hafifçe gülümsedi. "Hem baksana, insanlar etkileniyormuş." Dalga geçer şekilde söylediği şey çocuğun kaşlarının çatılmasına neden olmuştu.
"İnsanları etkilemek için mi yaşıyorsun?" Agresif bir şekilde konuşmuştu farkında olmadan.
"Öyle bir şey demedim."
"İyi."
"Sinirlendin."
"Kendini bu kadar ciddiye almasan mı?" Bu cümlesi Sakusa'yı şaşırtmıştı doğrusu, ama yüz ifadesini sabit tutup şaşırdığını belli etmedi.
"Haklısın, pardon."
"Derse gitmem gerekiyor."
"Pekala, sonra görüşürüz."
"Hı hı." diye mırıldanırken ayağa kalktı. Zaten gerilmişti otururken, bir de üstüne dalga geçmesi gelince istemsizce sinirlenmişti.
Hızlı adımlarla yürürken saçma davranıp davranmadığını düşünüyordu. Belki biraz öyle davranmıştı ama bunu kafaya takmayacaktı. Söylemek istediği şeyleri içinde tutmak yerine saçma olsalar da söylemeyi tercih ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
model || SakuAtsu
Fanfiction"Bize mankenlik yapacak kişi, Sakusa Kiyoomi. Çalışmamız bitene kadar bizimle olacak." İçerik uyarısı!!: Smut ve küfür içerir