3. Tarih

1.3K 145 47
                                    

İyi okumalar...


"Bir şey içmek ister misin?" Jimin modern daireyi inceleyen bakışlarını Taehyung'a çevirdi.

"Ah, sen ne uygun görürsen." dedi nazikçe. Bir omeganın alfaya kendi isteğini söylemesi doğru değildi, toplum bu şekilde yetiştirilmiyordu.

"Evimde bir kamera ya da dinleme cihazı yok. Ne istiyorsan söyleyebilirsin. Kırmızı şarap seven biri gibi duruyorsun." Jimin başıyla onayladı onu. Taehyung biraz gülümseyip mutfağa yönelmişti.

Onun gidişini fırsat bilerek gözleriyle çıktığı turu tamamladı kısa boylu. Daire çok büyük değildi, eşya yığını yoktu. Oturduğu köşe koltuk, bir orta sehpa, bir baba koltuğu, duvarda asılı televizyon ve birkaç bitkiden fazlasını barındırmıyordu evin salonu. Evine bakarak Taehyung'un net biri olduğu söylenebilirdi ancak Jimin peşin karar vermemeye çalışıyordu. Elinde bir kadeh şarap ve buzlu viskiyle gelen alfaya baktı oturuşunu düzeltirken. Paniği Taehyung'un gözünden kaçmamıştı.

"Hey, karşımda hazır ola geçmen gerekmiyor. Rahatla lütfen." Jimin dayanamayarak sordu, ancak öncesinde şarabından bir yudum alması gerekmişti.

"Sen alfa olduğundan emin misin?" Taehyung keskin bakışlarını ona dikince irkilip kadehi biraz titretmişti.

"Halı beyaz, elindekini düşürmek istemezsin." diye uyardı Taehyung onu. Yine de içi rahat etmemiş olacak ki kadehi alarak sehpanın üzerine bırakmıştı. "Alfayım, sadece kaba biri değilim. Evime getirdiğim bir misafire nazik davranmam gerektiğini düşünüyorum, sen olsan öyle yapmaz mıydın?"

"Yani, nezaket bizim zorunluluğumuz olduğundan bilemiyorum. Sanırım öyle bir seçeneğim olsa çok kaba birine dönüşebilirdim." Düşünmeden kurduğu cümleler Taehyung'un başını arkaya atarak bir kahkaha patlatmasına sebep olmuştu. Jimin şaşkınlıkla onun daha ne kadar etkileyici görünebileceğini düşünüyordu.

"Haklısın, omega olmanın oldukça kötü yanları var." Viskisinden bir yudum aldı, büyük bir yudumdu ve hareket eden adem elması Jimin'in içine, tam karnının altına bir sıcaklık yaymıştı. "Sunyeon'un öğrencisiyim demiştin, ekonomi mi okuyorsun?"

"Aslında yönetim okuyorum, bayan Oh'un dersini programıma uyduğu için almıştım." Taehyung şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı boş viski bardağını sehpaya bırakırken.

"Yönetim mi? Bir omegasın ve yönetim mi okuyorsun? Aile şirketiniz falan mı var?" Jimin başını iki yana salladı dolu şarap kadehine uzanarak. Bir yudum alıp gözlerini Taehyung'un gözlerine dikti. Karşısındaki alfa başını yana eğmiş bir şekilde inceliyordu kendisini.

"Alfa kaynayan bir barın ortasında tek başına dikiliyorsun, bir alfa olan bana ukala cevaplar verebiliyorsun ve bir de yönetim mi okuyorsun yani? Bir omega için gerçekten fazla cesur değil misin Jim?" Adının kısaltmasını duymasıyla irkildi Jimin. Onun adını en yakın iki arkadaşı dışında kimse kısaltmazdı, zaten başka pek arkadaşı da yoktu ama daha bu gece tanıştığı adam öylece söylediğinde hiç yabancı biri gibi gelmemişti.

"Ah, sadece alfalarla dolu bu dünyada minik bir yer istiyordum. Tek istediğim bu, gerçekten." Taehyung koltukta ona biraz yaklaştı.

"Birçok omeganın tek isteği bir alfa tarafından mühürlenmek. Sen kurtlar sofrasında bir kuzu olarak hayatta kalmak istiyorsun resmen, farkında mısın?" Uzun parmakları Jimin'in dizinden uyluğuna doğru ilerledi yavaş yavaş. Kasıklarına oldukça yakın bir mesafede avcu kot pantolonun kumaşıyla temas etmişti.

"Dediğim gibi..." diye mırıldandı Jimin, etki altına giriyordu. Alt karnında bir düğümlenme hissetti. "Tek istediğim minik bir yer."

Taehyung onun parmakları arasından sıktığını bile fark etmediği kadehi alıp eski yerine koymuştu. Burnu Jimin'in boynuna dayandığında Jimin iç çekti. Alfanın kokusunu tüm bedeniyle hissedebiliyordu. Hissettiği ıslak öpücükle gözlerini birden irice açtı. Geri çekilmesine engel olamamıştı ve Taehyung şimdi afallamış bir yüzle bakıyordu ona.

"Jimin? Ne oldu?" Jimin karnındaki sıcaklığın artışını hissederken etrafa bakındı. Beklediği gibi bir eşyaya rastlayamadığında sehpadaki telefonunu aldı hızla. Taehyung düşmek üzere olan kadehi havada yakalamıştı. "Sakin olur musun?"

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Çarpmak istememiş... Siktir." Son kelimesi oldukça içten ama kısık çıkmıştı ağzından. Kilitli ekranda yazan tarihe bakıyordu titreyen gözlerle. Eylülün 29'u olduğunu gösteren telefonu elinde tutarken parmak boğumları beyazladı. Taehyung nazikçe eline dokunmuştu, nesi olduğunu çözememek sinirlendiriyordu.

"Jimin, neler oluyor? Anlatacak mısın?" Jimin bakışları değişmezken başını kaldırdı usulca. Taehyung'un gözlerine bakmaktan kaçınabilmek için duvara odaklandı.

"Bugün ayın 29'uymuş ve ben bir gerizekalı gibi bara gittim. Oysa yurda gitmem gerekiyordu. Ben var ya, sikeyim beni ya!" Sinirli halini görmek Taehyung'u etkilememeliydi, değil mi? O bir omegaydı, pasif olmakla yükümlü olan kişiydi, her şeye ılımlı ve boyun eğen bir tavır sergilemeliydi. Neden inanılmaz derecede çekici görünüyordu o halde? Taehyung kafasında dönen yatak içerikli senaryoları görmezden gelip başını elleri arasına almış bedenin omzuna dokundu.

"Jimin? Sorunun ne olduğunu söyleyecek misin? Gitmen gerekiyor mu? Eğer yurda gitmediğin için ceza alma riskin varsa seni hemen şimdi oraya götürebilirim. Güvenliği oyalamaya çalışırım ve girersin. Olur mu?" Jimin ona baktı.

"Gerçekten mi? Bunu yapabilir misin?" Taehyung'un yüzünde güven veren bir gülümseme belirdi.

"Tabi ki. Ama önce bana sorunun ne olduğunu söylemen gerek." Jimin ekrana bir kez daha dokunup tarihe yeniden baktı. Sesli bir nefes vermişti.

"Yurda gitmem gerek çünkü ilaçlarım orada." dedi tek nefeste. Taehyung'un kafasının karışmasını önlemek için biraz daha açıkladı. "Yani şu anki durumumu engelleyen ilaçlarım orada. Şey, işler pek yolunda değil de. Biliyorsun işte, alfasın ama biliyor olmalısın. Siz de kullanmıyor musunuz?"

"Ne kullanmıyor muyuz?" diye sordu Taehyung. Jimin onun bunu söyletmek için yaptığına yemin edebilirdi ancak zor durumdayken onunla zıtlaşacak değildi.

"Kızgınlık dönemini geçirebilmek için ilaç işte, hiç kullanmamış olamazsın." Taehyung sırıtarak başını iki yana salladı.

"İnanır mısın, hiç kullanmadım gerçekten." Jimin aralık ağzıyla şok içinde ona bakıyordu şimdi. Taehyung keyifle arkasına yaslandı. Jimin'in kalın dudaklarını bulan gözleri istemsizce dudağını ısırmasına sebep olmuştu.

"Ününüzü duydum bay Kim, bu söyledikleriniz duyduklarımı doğruluyor sanırım." Taehyung sol elini koltuğa yaslamış, Jimin'in sırtüstü uzanmasını sağlayana dek omeganın üzerine eğilmişti. Jimin altında derince yutkunurken ne kadar güzel göründüğünü düşündü sadece.

"Ne duydun?" Derin ses tonu her seferinde Jimin'i avlamaktan vazgeçmeyecekti. Sertliği varlığını hatırlatırken arka tarafları kasıldı Jimin'in.

"Herkesi altına alabildiğini, birçok kişiyle yattığını ve beni öylece kullanıp kenara atabileceğini." Jungkook'tan duyduklarını aynı kelimelerle aktarmaya çalışmıştı Jimin. Çünkü Jungkook da birçok kişinin konuştuğu şeyleri söylemişti muhtemelen ve haddi olmayan ekstra bir şey söylemek istemezdi karşısındaki alfaya.

"Neden boşandığımı da söylediler mi sana?" Alay ettiğini herkes anlayabilirdi.

"Bayan Oh'la birlikte olmak istemediğin için?" Aklına gelen soruyu Taehyung bir cevap veremeden araya sıkıştırdı. "O senin omegan değil miydi?" Başını iki yana salladıktan sonra onun boynuna yaklaştı Taehyung.

"Onunla sevişmedim bile. Diğer duyduklarına gelirsek," Sulu bir öpücük bıraktı Jimin'in boynuna. "Kimseyle blowjob ötesi bir şey yaşamadım, yani hepsi palavra. Tanıştıklarımın hiçbirini altıma almak istememiştim." Başını yeniden kaldırdı. "Ama sen miniğim," diye fısıldadı. Ardından Jimin'in parlak gözlerine baktı ve konuşmaya devam etti. "Altımdayken çok güzel görünüyorsun."


Yetişkin düzeyine giriyoruz, çıkamayabiliriz. Uyarmış olayım ^.^

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Crazy Fantasy ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin