32. Mühürlü

700 84 32
                                    

İyi okumalar...


"Ben geldim!" Sesi girişteki holde yankılandı. Ayakkabılarını çıkarıp salona doğru ilerlemiş ancak evde birinin varlığına dair bir iz görememişti. "Gelmedi mi acaba?" diye konuştu kendi kendine.

Yatak odalarına varan koridora girdiğinde hala aynı sessizlikle kaplıydı ev. Odalarda ve banyoda da kimseyi bulamayınca evde tek olduğundan emindi artık. Duvardaki saate baktı, yediye yaklaşıyordu. Akşam yemeği hazırlamaya karar verdi. Uzun zamandır boş kalmış evde neredeyse hiç erzak olmadığını da o an fark etti. Sevgilisi döndüğünde sipariş vereceklerdi artık mecburen. Onun ne yaptığını sormak için telefonu çıkardı ama tam o an bir anahtar sesi duydu.

"Jim? Gelmişsin." Jimin kaşlarını kaldırmıştı kollarını açarak bir haftadır tek bir haber alamadığı Taehyung'a koşmadan önce.

"Geldim ama buna şaşırmış görünüyorsun sanki biraz." Alfa, ince bedeni kucaklayıp salona yürüdü. Çocuğu koltuğa oturtmuş, ardından üzerindeki ceketi çıkararak koltuğun kolçağına bırakmıştı. Yorgun görünüyordu.

"Şaşırmadım diyemem. Dersin altı buçukta bitecek sanıyordum, Jungkook seni arabayla bıraksa bile en erken yedide gelirsin diye düşündüm. Ben de sen gelene kadar evi biraz toparlarım diyordum." Jimin etrafına bakındı. Ev her zamanki gibi gayet düzenli görünüyordu.

"Neyi toplayacaksın acaba? Tae, aylardır yoktun zaten. Evi de gelmeden temizletmiştin. Toplanacak bir şey kalmamış ki. Bir haftadır buraya uğramıyor musun sen?" Taehyung omuz silkti.

"Ya geliyorum da direk yatıyorum, işler yoğundu hep. Bavulumu bile daha açamadım. Kıyafetlerimi falan yıkayacaktım işte." Jimin'in eli Taehyung'un koltuğun baş kısmına yaslanan kolunda gezindi.

"Şu ev işleri konusundaki becerin beni etkilemeyi hiç bırakmıyor gerçekten." Onun flörtöz tavrına güldü diğeri.

"Çamaşırları makineye atıyorum ve deterjan koyunca yıkanıyor Jim. Nesi beceri bunun? Hiç yapmadığım şey mi?" Ancak Jimin bu gece ona sarmak için yer arıyor gibiydi. Bu sefer de göğsüne değdirdi parmaklarını.

"Olsun. Sen yapınca hepsi daha etkileyici oluyor. Hem, sen dere kenarında taşla döve döve de çamaşır yıkasan yine etkileyici olurdun Tae." Uzun boylu işaret parmağını salladı.

"Bak, o bence gerçekten bir beceri. Çamaşırı zedelemeden, vura vura yıkamak baya büyük kuvvet ve sabır gerektiriyor." Jimin gözü önünde canlanan, dere kenarındaki Taehyung'la sırıttı. Sırıtışı Taehyung'un dikkatini çekmişti. "Ne gülüyorsun öyle güzel güzel bakayım?"

"Seni dere kenarında hayal ettim de, komik geldi ne bileyim. Tam bir eski çağ insanısın aslında. Joseon dönemi kral falan olurdun sanki."

"Seni bana getirdiği sürece herhangi bir çağa hayır demem." Bu sefer suratı buruşmuştu omeganın. "Ne var ya? Ne oldu?"

"Kokuyorsun Taehyung." Sevgilisinin şaşkın bakışları kendi üzerindeki gömleğe dönünce devam ettirdi lafını. "Klişe kokuyorsun buram buram."

"Alfanla böyle konuşmaya utanmıyor musun Park Jimin?" Otoriter ses tonu bir anda belirmişti ve Jimin'i de afallatmıştı doğrusu. Şakalaşmıyorlar mıydı? Duruşunu dikleştirdi Jimin. Taehyung'un suratı oldukça ciddiydi.

"Üzgünüm." diye mırıldandı yarım ağız. Asla üzgün hissetmiyordu. Şakalaşıyorlardı ve birdenbire arada kalın bir duvar olduğunu hatırlatmıştı Taehyung sanki. Bilinçsizce ellerinin ardından bedenini de Taehyung'dan uzaklaştırdı geniş koltukta. Onun bu bariz mesafesi uzun boyluyu rahatsız etti.

Crazy Fantasy ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin