25. Parti

590 94 24
                                    

İyi okumalar...


"Jimin'i arasana, beş dakika gösteriyor yurda." dedi Jungkook telefonunun navigasyonunu kontrol ederken. Yoongi kemerini takmış ve hızlı aramalarında en yakın arkadaşının ismine tıklamıştı.

"Efendim?" diye yanıtladı telefonun diğer ucundaki. Sesi keyifsiz geliyordu.

"Jimin, umarım hazırlanmışsındır. Yoksa geç kalacağız. Beş dakikaya yurttayız." Jimin bıkkın bir nefes verdi.

"Hazırım, hazırım da ben gelmesem olmuyor mu ya? Siz gidin, eğlenin güzel güzel." Yoongi çattığı kaşlarıyla direksiyondaki sevgilisine baktı. Jungkook gözlerini yoldan ayırmasa da şaşırdığı belliydi.

"Jimin barın açılış yıldönümünü kutlayacağız. Sensiz kutlama yapmamız mümkün mü acaba?" Onu destekleyerek lafını devam ettirdi Jungkook.

"Hem Park Jimin sarhoş olup dağıtmazsa ne anlamı var kutlamanın? Tüküreyim öyle yıldönümüne ben be!" Jimin normalde buna gülerdi. Ancak şimdi konuşan arkadaşları beklenmeyecek derecede sakindi.

"Yerim sizi ama gerçekten modum çok düşük. Sizi de düşürmek istemiyorum. Benim yerime de eğlenin siz, olmaz mı?" Jungkook'un arabası kampüse giden yola girdiğinde ona yanıt verdi alfa.

"Senin yerine eğlenemem çünkü hayattan senin kadar keyif almıyorum hyung, üzgünüm. Sen gel, söz veriyorum ne kadar içtiğine karışmayacağım." Yoongi de bir söz verdi çabucak.

"Hem Jungkook seninle dans da edecekmiş bak. Söz, istediğiniz kadar dans edebilirsiniz. Hiç yoruldunuz, oturun falan demeyeceğim." Jungkook sanki Jimin görebilecekmiş gibi hevesle başını sallamıştı. Kampüs kapısından geçince yeniden konuştu Yoongi. "Hadi minik bebek, aşağı in de kulübe gidelim. Kapıya geldik neredeyse."

"Tamam, tamam iniyorum." dedi Jimin telefonu kapatmadan önce. Arabayı binanın önünde durdurup Jimin'in arka koltuğa geçmesini bekledi Jungkook. Kulübe giderken genelde transparan veya dikkat çekici parçalar seçen çocuk, siyah gömleği ve dar siyah pantolonuyla gayet sıradan görünüyordu. Üzerindeki Park Jimin aurasını asla sökemezdiniz ama gece dışarı çıkarken giydiklerine aşırı özen gösteren o genç adamın nereye gittiğini de anlayamıyordunuz işte.

Araç kulüp kapısında durunca üçü birden indiler. Jungkook bir kolunu Yoongi'nin omzuna attı ve kapıdaki fotoğrafçılara poz vermekten çekinmedi. Ünlü kulübün sahibi olarak birkaç gazetecinin sorularına da maruz kalmıştı ancak kulübün korumaları onu ve Yoongi'yi soru yağmurundan içeri kaçırmayı başardı. Bu arada ikisinin de bakışları Jimin'i arıyordu.

"Jimin nerede?" diye sordu yanındaki güvenlik görevlisine yaklaşıp. Adam içeriyi göstermişti.

"Siz fotoğraf çekilirken içeri girdi efendim. Engel olmadım ama..." Jungkook keskin bir şekilde böldü onun lafını.

"İyi halt ettin. Şimdi bir de kalabalıkta Jimin'i arayacağız. Ben özellikle yanımızdan ayrılmasın dedim size, değil mi? Göz kulak olacaktınız hani? Tek koruman gereken kişi ben miyim sence? Daha bugün söyledim size bunu ya." Azarlamasına devam ederken Yoongi kolunu dürttü.

"Kapının dibindeyiz ve gazetecilerden biri her an içeri sıvışabilir Kook, azarlamanı partiden sonra yaparsın. Hadi Jimin'i bulalım bir an önce."

Oldukça kalabalık mekana girdiklerinde Jimin'i bulmakta ne kadar zorlanacaklarını anlamışlardı. Öncelikle her zaman dikkat çekici giyinen arkadaşları bugün mekanın yarısının giyineceği bir kombinde karar kılmıştı. Üstelik saçlarının rengini de beklenmedik bir şekilde koyulttuğu için eskisi gibi sarı bir kafa aramak sonuçsuz kalacaktı. Kısa boyu da onu çok görünür kılmazken ayrılarak aramaya karar verdiler. Jungkook bar tarafına yönelmişti, çoğu bekar alfa o tarafta takılıyordu ve tehlikenin ortasına sevgilisini atmak istememişti. Barmene de Jimin'i sordu, çocuk Jimin'i görmediğinden emindi. Düzenli olarak barı süzen ve tehlikeli bir durum gördüğü an güvenliğe haber vermekle görevli çocuk da görmediyse henüz arkadaşı tehlikede değil demekti.

"Ne cehennemdesin Jim... Hasiktir."

Gördüğü görüntü ağzından okkalı bir küfür çıkarmasına neden oldu zira Jimin tam da gözleri önünde biriyle öpüşüyordu. Öptüğü kişiyi Jimin'in arkası dönük bedeni gizlemişti. Adamın saçlarının sadece tepesi görünürken Jimin'in sadece bir süredir görüşmediği Taehyung'un bunu duyarsa ne tepki vereceğini hayal bile edemedi Jungkook. Birkaç saniye sonra sevgilisi de yanına yaklaşmıştı. Alfanın şaşkın gözlerini takip eden bakışlarını Jimin'e çevirdi Yoongi de. Jungkook'un koluna doladı kemikli parmaklarını.

"Jungkook hayal gördüğümü söylesene. Jimin biriyle öpüşmüyor desene, hı?" Jungkook gözlerini Jimin'in sırtından ayırmadan mırıldandı.

"Öpüşüyor. Maalesef öpüşüyor ve partiye Taehyung da davetli. Jimin'i bulduğumuza göre ne yapsak?" Yeniden bardaki adamına döndü. "Kim Taehyung geldi mi mekana?"

"Geldi efendim. Beş dakika önce viski aldı hatta." Yoongi Jungkook'a döndü hızla.

"Bence Taehyung'u bulup oyalayalım. Görmesin Jimin'i böyle. Büyük olay çıkar Kook. Bizim gerizekalı ne yaptığını bile..." Jungkook'un yeniden barmene dönmesi lafını yarıda kesmişti.

"Viskiyi hangi bardakta verdiniz?" Yoongi'nin kaşları çatıldı.

"Viski bardağında vermişlerdir Jungkook, niye saçma sapan sorular soruyorsun şu an? Vakit kaybediyoruz." Ona kulak asmadı sevgilisi. Bardaki çalışanının söyledikleriyle daha çok ilgileniyordu şu an.

"Normalde klasik viski bardağında veriyoruz ama bay Kim sadece Glencairn bardağında içiyor."

Yoongi konuşulan konuya dair hiçbir fikri olmadığını daha fazla belli edemezdi. Kollarını önünde bağlayıp hala Jimin'in sırtına bakan sevgilisinden bir açıklama beklemeye başladı. Ancak Jungkook şimdi en yakın arkadaşının beline sarılmış kolun sahibinin elinde tuttuğu, Taehyung'un evinde bulunan içki dolabındaki bardakların birebir kopyası lale şekilli bardağı fark etmişti. Bu yüzden kendisinden açıklama bekleyen sevgilisine sadece bir cümleyle yanıt verdi.

"Taehyung'u aramamız gerekmiyor, çünkü onu bizden önce Jimin bulmuş."


Biz buraya nasıl geldik? Sonraki bölümde öğreneceğiz.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Crazy Fantasy ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin