İyi okumalar...
"Kook? Nereye?" Jungkook işaret parmağını dudağına bastırsa da onsuz uyuyamayan sevgilisi Yoongi çoktan giriş kapısının önüne gelmiş, Taehyung'la Jungkook'a zor açtığı gözlerini dikmişti.
"Nereye sabahın bu saati?" diye sormuştu boğuk sesiyle. Duvardaki saat yanlış görmüyorsa sabah 7'yi gösteriyordu. Jungkook elindeki ceketi giyerken onlara bakmadı.
"Ya ileride bir fırın vardı, gidip güzel hamur işleri alayım dedim. Kruvasan falan, kahvaltıda yeriz. Bir şey ister misiniz?" Taehyung başını iki yana salladı.
"Gerek yok, buzlukta var birkaç kruvasan. Fırına atarım ben şimdi. Hava zaten soğuk, çıkma şimdi." Jungkook arkasında kalan kapıyı gösterdi.
"Gideyim ya, güzel duruyordu oradaki ürünler. Pasta!" diye haykırdı birden. Taehyung bakışlarını anında koridora çevirip Jimin'in uyanmamasını diledi. Bir yandan da elini havada aşağı yukarı sallamıştı çocuğun sesini kısması için. Jungkook onun komutuna uydu. "Pastaları çok güzeldi oranın, gidip alıp geleyim tükenmeden."
"Hangi fırından bahsediyorsun?" Bulunduğu yerde sağa sola sallanırken bir kez daha kapıyı göstermişti Jungkook.
"Şu üç sokak ötedeki var ya, orayı diyorum." Yoongi odaya gitmek için arkasını döndü. Bu sırada seslenmeyi ihmal etmedi.
"Bekle, ben de seninle geleyim." Jungkook onun arkasından gerek olmadığını işaret etse de Yoongi umursamadı. Taehyung iki büyük adımla alfanın dibine gelmişti.
"O fırında öğleden önce pasta çıkmaz Jungkook. Bunu seninle daha önce konuşmuştuk. Nereye gidiyorsun, dökül." Otoriter ses tonu onu caydırabilirdi ama söylemek istemiyordu işte. Engel olacağından adı gibi emindi. Taehyung onun üzerinden gözlerini ayırmayınca pes etti ve omuzlarını düşürdü.
"Babam mesaj atmış. Konuşmaya çağırdı." Alaycı bir gülümseme belirdi büyük olanın yüzünde.
"Ve sen de buna inandın mı? Jungkook herif sizi öldürüyordu neredeyse. Sadece konuşacağına inanıyor musun?" Kollarını iki yana açtı çocuk.
"Böyle daha ne kadar yaşayacağız peki hyung? Ömrümüzün kalanını burada saklanarak mı geçireceğiz? Babamın ölmesi falan lazım bizi rahat bırakması için. En azından konuşmayı deneyeceğim." Taehyung dudaklarını araladığında konuşan o değildi.
"Daha önce yaptığın gibi mi?" Kollarını önünde bağlayan Yoongi şimdi üzerini değiştirmişti ancak çok da gidecek gibi durmuyordu. Birkaç adım attı ve Jungkook'a yaklaştı. "Bir önceki gidişinde de bir şeyleri toparlayacağını söylemiştin Jungkook. Sonra pat, bir geldin. Jeon şirketinin başına geçmeyi kabul etmişsin. Şimdi gittiğinde ne yapacaksın? Babanın istediği birinin kızıyla şirket evliliği mi?"
"Onun isteklerini yapmak için gitmiyorum. Ona direnmek için gidiyorum." Yoongi bir kahkaha attı, sesinin evde yankılanmasını o umursamasa da Jimin'in uyanmasını istemeyen Taehyung umursamış ve adımlarını yatak odasına yönlendirmişti.
"Ve bunu yapabileceğine inanıyorsun, öyle mi?" Jungkook ellerini ona uzattı.
"Bana güvenemez misin biraz? Yoongi onun dediğini dinlemeye niyetim yok. O zaman seni koruyamazdım ama şimdi Taehyung'la Jimin'in yanındasın, güvendesin. Korkacak bir şeyim yok artık." Yoongi onun uzattığı elleri sertçe itti.
"Benim korkacak bir şeyim var Jungkook! Benim senin canın için endişelendiğimi göremiyor musun? Herif senin hayatını önemsemiyor, bunu bana sen söyledin ya! Sen! Şimdi sana zarar vereceğini bile bile onun yanına nasıl göndereyim seni?" O bağırırken gözlerini yumdu uzun boylu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crazy Fantasy ~ Vmin
FanfictionEş olmadığınız için aynı ortamda bile bulunamayacağınız biriyle hiç aynı yatakta bulundunuz mu? Bir omegayı bir alfaya bağlayan şey gerçekten sadece mühür mü? Peki bir alfa, mühür vurmadan ne kadar sabredebilir? omegaverse ~ vmin