16. Gelmedin

904 104 94
                                    

İyi okumalar...


"Ya lütfen gidelim. Yoongi'yle Jungkook da oradalar. Evde mi oturacağız öylece?" Taehyung laptopundan başını kaldırmış, evinin parlak parkeleri üzerinde tepinen bedeni süzmüştü.

"Jimincim, anlatamıyor muyum ben derdimi? İşim var sevgilim, çalışıyorum. Bara çıkabilecek bir durumda mıyım sence? Gel de bir bak şu önümde biriken işlere." Jimin surat astı onun bu cümlelerine. Adımlarını salondan yatak odasına yönlendirirken homurdanıyordu.

"Hayır, salaklık bende. Niye gidip şirket sahibiyle çıkarsın ki? Git, bul doğru düzgün iş saatleri olan birini. Hatta git öğrenci birini bul, mekan sahibi birini bul. Bu ne böyle ya, gecesi gündüzü yok." Evin içinde kalın bir ses yankılandı.

"Jimin, duyuyorum tüm söylediklerini! Getirtme istersen beni oraya! Yedirmeyeyim laflarını!" Ancak Jimin bugün oldukça inat edecek gibi duruyordu.

"Gelsene ya! Gel bakalım ne yapacakmışsın? Senden korkan senin gibi olsun! Kıçımın alfası seni! Sanki bir şey yapabilecek de konuşuy..." Alfa gelip elini onun ağzına kapattığında susmak zorunda kalmıştı. Direnmeyi bırakmıyordu buna rağmen. Susturulmasının bu şekilde olması Jimin'i daha çok sinirlendirmişti üstelik. Gelip öpseydi bu denli sorun çıkarmazdı muhtemelen. Taehyung'u itmesi bir işe yaramayınca sertçe ısırdı diğerinin elini. "Ya ne yapıyorsun?"

"Asıl sen ne yapıyorsun Jimin? Kafayı mı yedin? Neden elimi ısırıyorsun manyak?" Uzun boylu sesini yükseltse de umursamadı. İki gün önce getirip dolaba astığı kıyafetlerine çevirdi dikkatini. Transparan beyaz gömleğini ve siyah deri pantolonunu alıp üzerindeki kapüşonluyu ve eşofmanı çıkarmaya başladı. Taehyung onun soyunmasını izliyordu.

"Ne o? Hoşuna gitti herhalde gördüklerin?" Jimin'in ters bir sesle sorduğu soruyu umursamadı. Kendi soruları vardı.

"Neden soyunuyorsun ve bu kıyafetler ne? Bensiz gideceğini söyleme sakın." Jimin duvardaki saati gösterdi.

"Bak, saat çoktan 8 olmuş bile. Hızlıca hazırlanıp çıkmam lazım. Yoongi'yle Jungkook'u bekletmek istemiyorum." Taehyung'un parmakları ince bileği sarmıştı. "Beni durdurmaya çalışacaksan ya da kıyafetlerime bir şey yapacak olursan..."

"Saçmalama." diyerek böldü onu Taehyung. "Jimin mağara adamı mıyım ben? Aşk olsun. Sadece bir şey rica edeceğim. Bir kez daha yalnız gidip de birilerine yem olman riskini alamam. Kırk beş dakika kadar beklesen de birlikte çıksak, olmaz mı?"

"Hazırlanmam on dakika falan sürer muhtemelen. Üzgünüm ama seni bekleyemem Taehyung. Benimle geleceksen şimdi hazırlan ya da daha sonra katıl bize, sen bilirsin." Kolu sertçe bırakılmıştı. Salona sert adımlarla ilerlerken konuştu Taehyung.

"Git Jimin, ben gelmeyeceğim. Beni beklemeyin bu gece."

Omega umursamadı, en azından ona yansıttığı buydu. Sabah Jimin okula gidip döndüğünden beri bilgisayarın başından kalkmamıştı zaten. Jimin'in projesini dün bitirmişler ve Taehyung da hemen işlerine gömülmüştü. Onu suçlayamazdı çalıştığı için, yine de işlerin iki günde bu kadar birikmesi mantıklı gelmemişti gözüne. Belki bir yönetici olmadığı için, belki de Taehyung bir işkolik olduğu içindi bu ama sinirine dokunmuştu Jimin'in. Şirketin yıl sonu işlerini çoktan bitirdiğini özellikle belirtmişti projeye başlarken alfa. Birdenbire yılbaşı öncesi çıkan bu iş yoğunluğuna anlam veremiyordu.

Hızlıca hazırlandı. Gerçekten de 10 dakika içinde tüm hazırlığı bitmişti. Jungkook ve Yoongi çoktan bara gitmişlerdi. Şimdi sırada oraya nasıl gideceğine karar vermesi vardı. Jungkook gelip almayı teklif etse de reddetmişti Jimin çünkü Taehyung'un gerçekten de gelmeyeceğini düşünmemişti. Salona emin adımlarla ilerlese de koltukta yayılan uzun boyluyu görünce omuzları düştü.

Crazy Fantasy ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin