24. Kahve

625 95 65
                                    

İyi okumalar...


"Jimin?" Sınıftan çıktığında onu görmeyi beklemiyordu.

"Ne arıyorsun burada?" dedi Jimin üniversitenin farklı bir kampüsünde okuduğunu bildiği çocuğa bakarken. Diğeri omuz silkmişti.

"Geçen gün olanlar hoş değildi, biliyorum. Bu nedenle özür dilemeye geldim. Sana bir kahve ısmarlayabilir miyim?" Yoongi derse gelmiş olsaydı Jimin'i bundan kurtarmak adına kolayca bahane bulabilirdi. Ancak fazla kibar olan omega, şimdi karşısındakini nasıl reddebileceğini düşünüyordu.

"Yurda gitmem gerekiyor." diyebildi sadece. Bahane değildi, gerçekten planı buydu.

"Jimin, lütfen. Sadece bir kahve içeceğiz." Koluna dokunan çocuktan geriye doğru bir adım atarak kurtuldu sarı saçlı.

"Sungwoon, gerçekten gitmem gerek. Bir daha karşıma çıkmazsan çok sevinirim. İlişkimiz uzun süre önce bitti ve seninle iletişimde kalmak için bir sebebim yok." Koridorda ilerlemeyi denediğinde yeniden önünde belirdi diğeri.

"O alfayla olmak için de bir sebebin yok Jimin. Herif alfan bile değil, ona bağlı kalman gerekmiyor." Jimin'in kaşları çatılınca Sungwoon söze devam etti. "Enseni gördüm, seni mühürlememiş."

"Ve bu neden seni ilgilendiriyor? Sungwoon, gerçekten gitmem gerek artık. Lütfen bir daha karşılaşmayalım." Kolu küçük olan tarafından kavrandı. Bu sefer kendini kurtaramamıştı.

"Hyung, doğru düzgün özür dilemek istedim sadece. Ama o alfanın seni bu kadar korkutmuş olmasına inanamıyorum. Kendi bildiğini okuyan Park Jimin'e ne oldu?" Jimin başını dikleştirdi. Duydukları onu sinirlendirmeye yetmişti, o kimsenin boyunduruğuna girecek biri değildi.

"Hala kendi bildiğimi okuyorum ve kendi rızamla benden uzak durmanı istiyorum Sungwoon. Kötü ayrılmadık, lütfen bunu baltalama olur mu?" Eski sevgilisinin vazgeçmeye niyeti yok gibi görünüyordu, zira Jimin'e göre nispeten iri cüssesiyle sarı saçlıyı kolundan sürüklemeye başlamıştı. Direnmek ve olay çıkarmak özellikle de bayan Oh'un bulunduğu koridorda yaşamak istediği türden bir şey değildi. Bu nedenle çıkışa dek ona eşlik etti. Büyük kapıdan geçtiklerinde kolunu sertçe kendine çekti. "Beni okulumda rezil etmeyi keser misin? Olay çıksın istemiyorum. O yüzden şimdi git, yoksa çok kötü olacak."

"Çıkıyorken bir keresinde ayağını burkmuştun ve seni kucağımda taşımıştım, hatırlıyor musun? Benzer bir şey yapmamam için benimle kendi rızanla gelmeni ve bir kahve içmeni istiyorum." İtiraza hazırdı, oldukça hazırdı hem de. Ama onlardan birkaç dakika sonra kapıda beliren bayan Oh gözlerini kendisine dikmiş, bir ayağını sanki Jimin olay çıkardığı an rektörlüğe gidecekmiş gibi giriş kapısına yöneltmişti. İç çekti kısa boylu. Telefonuna bir bakış attı. Onu kurtarabilecek kişilerden bir mesaj bile yoktu. Adımları yeniden kolunu tutan Sungwoon'u takip ederken bunu Taehyung'a nasıl açıklayabileceğini düşünüyordu.

***

"Bir kahve dedin ve kahvem bitti. Ben kalkayım artık." Sungwoon elini kaldırdığında sesli bir nefes verdi ayaklanan beden.

"Jimin, onunla neden birliktesin bilmiyorum ama sana göre biri değil o. Herif girdiği her ortamda dikkat çekiyor, üstelik seni mühürleme zahmetine bile girmiyor." Jimin montunun önünü kapatırken ona yanıt verdi.

"Benim özel hayatım seni ilgilendirmiyor Sungwoon. Daha önce de söylediğim gibi benden uzak dur, bir daha karşıma çıkma." Arkasını dönüp çıkışa ilerlemişti. Geri dönmeye de niyeti yoktu hatta, eğer Sungwoon hiç haddi olmayan bir cümle kurmasaydı.

"Neden seninle çıkıyor ki? Seks için mi? Yatakta o kadar iyiysen ben seninle yatmak istediğimde neden reddettin o zaman Jimin?"

Omzundaki çantayı yere bıraktı arkasını dönerken. Sungwoon'a iki adım uzaklıktaydı. Diğerinin yüzünde söylediklerinden pişman bir ifade göremiyordu, tanıdığı çocuktan eser kalmamıştı resmen. Sungwoon hep kibardı, sakindi ve kötü söylemlerde bulunmazdı. Jimin onunla yatmayı reddettiğinde bunu anlayışla karşılamıştı. Derdinin bu olmadığını, istediği kadar bekleyebileceklerini söylemişti. Sarı saçlı ondan ayrılmak isteyince itiraz etmeden hayatından çıkıp gitmişti. Oysa şimdi saygı çerçevesinde ilişkisini bitirdiği o kişi berbat birine dönüşmüştü.

Bir adım attı. Bar tuvaletindeki anıları canlanırken elini kaldırdı ancak indirmesine fırsat olmadı. Sungwoon, Jimin elini bile değdirmeden kendini yerde bulduğunda sandalyesi de onunla devrildi. Kafedeki müşterilerin bakışlarını üzerlerinde hissedebiliyordu Jimin. Aralarında fısıldaşan birkaç kişiyi gördü. Diğer omegaya kimin vurduğunu görmek için yumruk attıktan sonra arkasında kalacak kadar geri çekilen bedene çevirdi bakışlarını. Daha önce bu yüz ifadesini gördüğünü sanmıyordu. Sinirliydi, Jimin'in görmediği tek yüz ifadesi gerçekten sinirli olduğu yüzüydü ve biraz sonra keskin gözleri kendisini bulduğunda oracıkta ölmeyi diledi. Taehyung sadece bakışlarıyla Jimin'in boynunu o ipe geçirmiş, altındaki sandalyeyi tekmelemiş ve yetmezmiş gibi kafasını giyotinle bedeninden ayırmıştı.

"Taehyung, sen nereden..." Sözü soğuk bir ses tonuyla kesildi.

"Ona bir kez daha vurmamam için bir sebep söyle." Jimin hala yerde kendini toplamaya çalışan Sungwoon'la sinirli sevgilisinin ortasında duruyordu. Sola doğru bir adım attı bu yüzden.

"Söyleyemem, sen vurmasaydın ben vuracaktım çünkü." Taehyung ilerledi ancak Jimin'in önünde durmuştu.

"Peki sana şu an arkamı dönüp gitmemem için bir sebep söyleyebilir misin omega?" Ona omega demeyeli epey olmuştu. Dudaklarından o kelimeyi dökerken ne kadar zorlandığını belli etmedi Taehyung. Jimin'in şaşkından üzgüne dönen yüz ifadesinin kendisini yumuşatmasına izin veremezdi.

"Taehyung, gerçekten onunla isteyerek buluşmadım. Gelmek zorundaydım çünkü..." Bir kez daha böldü onun lafını alfa.

"Üzgünüm ama burada zorla getirilmiş gibi görünmüyorsun." Jimin yüzüne tutulan telefon ekranına baktı. Fotoğrafı kimin çektiğini anında anlamıştı.

"Bayan Oh'un bunu yaptığına şaşırmadım cidden. Tae, okul sınırları içindeyken olay çıkarmak istemedim. Beni disipline şikayet etmekten kaçınmazdı çünkü benden nefret ediyor. Bunu bilmiyormuşsun gibi davranma lütfen." Taehyung'un suratında bir gülümseme belirdi, içten değildi.

"Gerçekten mi Park Jimin? Okul sınırlarında herifi yumruklamanı beklemiyorum ama siktiğimin kahvesini içerken de mi Sunyeon'un görüş alanındaydın? Oturup kahve içmişsin ve ben hala burada senin açıklamanı dinliyorum. Siktir git Park."

Arkasını dönüp kafenin çıkışına ilerlemeye başladı. Jimin boğazındaki düğümlenmeyle savaşıyordu. Acısı gözlerinden akan birer damla yaşla döküldüğünde Taehyung'un peşinden gitme gücünü kendinde bulabildi. Cam kapıdan çıkmış bedeni arabasına binmeden yakaladı.

"Taehyung, böyle yapma. Konuşalım, lütfen." Kapıyı açmasını engelliyordu ve bu da diğerini sinirlendirmişti. Bir kez daha açmaya çalıştı Jimin'in yaslandığı kapıyı. "Benden uzak durmasını söyledim. Önceki gibi olacağını düşündüm. Sakince onunla konuşup çözecektim. Ama manyağın tekine dönüşmüş. Bunu nereden bilebilirdim?"

"Jimin yeter! Herif senin eski sevgilin ve yüzüme baka baka senin benimle olmaman gerektiğini söyledi! Onu orada mahvedebilirdim ve sen buna engel oldun. Sesimi çıkarmadım, beni sevdiğini ve ilişkimizi yasal saymayan bir toplumda riske atmak istemediğini düşündüm. Ama sen ne yaptığının farkında mısın? Eski sevgilinle kahve içmeye gelmek nedir Jimin? Bu herif seni orada öpse Sunyeon disipline göndermesin diye karşılık mı verecektin yani? Gitseydin Jimin! Disipline gitseydin ama şu siktiğimin kafesine gelmeseydin! Seni disiplinden kurtarabilirdim ama şimdi ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum!" Derin bir nefes alıp ses tonunu kıstı. "O yüzden bir süre görüşmememiz ikimiz için de en iyisi. Kalbini kırmak istemiyorum."

Afallamıştı Jimin. Duyduğu cümlelerin ne derece haklı ne derece haksız olduğundan emin değildi ama onun afallaması Taehyung'un arabasına binebilmesini sağladı. Alfa, kapının yanında öylece dikilen sarı saçlı omegaya bir bakış atmış, ardından tüm gücüyle gaza basmıştı. Jimin gözlerini onun aracının bıraktığı boşluktan ayırmadan mırıldandı.

"Kalbimi daha ne kadar kırabilirsin ki zaten?"


Kime hak veriyorsunuz? Ve neden?

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Crazy Fantasy ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin