* 26 *

857 90 0
                                    

Alexandra Elizabeth ile konuşmak için revire doğru yürüdü. Bu yolculuk fikri onu tedirgin ediyordu . Babası zor bir yolculuk olacak demişti. Aslında onu tedirgin eden bu değildi. Aaron du. Leroy dan hiç hoşlanmamıştı. Bunu açıkça belli ediyordu. Düşüncelerini dağıtmak için kafasını iki yana salladı. Şuan sadece odaklanması gerek şey ruh elementiydi. Ona ulaşıp tüm bunlara son verecekti. Amacına çok az kalmıştı.

Revirin kapısına geldiğinde Elizabeth'in sesi dışarı kadar geliyordu.

" O şeyin içinde ne olduğunu bilmiyorum. Sence sana güvenip öylece onu içecek miyim ? "

Her zamanki gibi Austin'le tartışıyordu. İçeri girdi. Austin elindeki şişeyi Elizabeth'e uzatmış içmesini bekliyordu.

" Alexandra. Bunu içmesi gerekiyor. Sende gördün ölümden döndü. Bunu vücudunu tamamen toparlaması için hazırladım. "

Austin gerçekten Elizabeth için endişelenmişti. Bunu gözlerinde görmüştü. Elindeki şişeyi alıp Elizabeth'in eline tutuşturdu.

" Ben ona güveniyorum Elizabeth. Sende güven. Senin için çok uğraştı. Lütfen uzatma ve iç. " Ses tonu yorgun çıkmıştı.

" Sizine söylemek istediğim birşey var." Alexandra nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

" Bir süre buralarda olmayacağım. Aaron ile birlikte yolculuğa çıkıyoruz. Ruh elementime ulaşabilmek için ." Tek nefeste hızlıca konuştu. Leroyden bahsetme gereği duymamıştı. Onu tanımıyorlardı sonuçta.

Elizabeth başını öne eğdi ve sessiz kaldı. Alexandra üzüntüsünü hissetmişti ama yapabileceği bir şey yoktu. Kendiside üzülüyordu.

" Sen gittikten sonra burada kalabilir miyiz bilmiyorum Alexsandra. " Austin düşünceli bir şekilde konuştu.

" Merak etme. Bu konuda hassas olduğumu biliyorlar. Güvenliğiniz için elimden geleni yapacağım. Şimdi gitmem gerek. "

" Hemen mi ?" Elizabeth sessizliğini bozmuş konuşmuştu.

" Evet. " Alexandra düz bir şekilde cevap verdi. İkiside çok üzgündü.

" Peki. Dikkatli ol o zaman. Senin için nerdeyse ölmek üzere olmama değsin "
Elizabeth zoraki tebessüm etmişti.

Alexandra tebessümüne karşılık verdi. Sarılmak istedi ama yapmadı. Veda etmeyi sevmezdi. Ona sarılırsa ağlayacağından emindi. Arkasını dönüp odasına doğru yürüdü.

Ne kadar süre kalacaklarını bilmiyordu. Eric yüzünden hayatı birden tepetaklak olmuştu. Ona karşı bir nefret sebebi daha oluşmuştu. Odasının kapısına geldiğinde içeri girdi. Dolabı açtı. İçinden kahverengi sırt çantasını çıkartıp ihtiyacı olacağını düşündüğünü kıyafetlerini koydu. Odadan çıkacakken arkasını döndü ve komodinin üzerinde duran çerçeveyide çantasına koydu. Hazırdı.

Yavaş adımlarla merdivenlerden yukarı çıkıp babasının odasına doğru yürüdü. Bilerek acele etmiyordu. İçi huzursuzdu. Buradan ayrılmak istemiyordu. Belkide arkadaşlarını arkada bıraktığı içindi. Odanın kapısına geldiğinde arkasından Elizabeth'in seslenmesiyle durdu.

" Alexandra bekle. " Hızlı hızlı nefes alıyordu. Koşmuş olmalıydı.

" Elizabeth. Daha tam iyileşmedin neden koştun ki bu kadar? " Alexandra kızmıştı.

Elizabeth cevap vermeden sıkıca arkadaşına sarıldı.

" Sana birşey olursa bu binayı yakar annemin tarafına geçerim Alexsandra. Ona göre kendine çok dikkat et. "

Alexandra gülümsedi. Böyle birşey yapmayacağını ikiside biliyordu. Ne kadar endişe ettiği gözlerinden belli oluyordu.

" Merak etme sırf bunun için ölmeyeceğim. " Alexandra gözlerini büyüterek konuşmuştu.

İkiside kahkaha attı. Elizabeth Alexsandra'nın elini tuttu ve sıktı.

" Bunu sakın kaybetme. Bunu bana büyükannem vermişti. Eğer tüm inancımı kaybettiğimde buna bakarsam herşeyin yoluna gireceğini söylemişti ve öylede oldu. Sen gelene kadar sana emanet ediyorum. Hoşça kal " arkasını dönüp hızlıca gitti.

Alexandra avucunu açtı ve arkadaşının bıraktığı bilekliğe baktı. Çok hoştu. Renkli minik taşlardan oluşuyordu. Taşlar özel olmalıydı . Daha önce hiçbir yerde görmemişti. Hemen bileğine taktı. Kapıdan girmeden önce eliyle gözyaşını sildi ve içeri girdi.

Aaron ve Leroy de hazırlanmış oturuyorlardı. Aaron'un bakışları hiç hoş değildi.

" Hazırsanız gidebilirsiniz. " Babası soğuk bir ses tonuyla konuşmuştu.

Alexandra cevap vermedi. Onunla neden birden böyle olduklarına anlam veremiyordu. Doğrudan Dairus'a bakarak konuştu.

" Benim yokluğumda arkadaşlarım burada güvende olacak Darius. Yoksa geldiğimde hiç iyi şeyler olmaz. "

Darius onaylarcasına başını salladı ve korumalara kapıyı açmasını söyledi. Leroy önden ilerledi. Aaron Alexsandra'nın yanına geldi ve kolundan tuttu. Birlikte buraya geldikleri kapıdan çıktılar.

Koridorda sessizce ilerliyorlardı . Kimseden ses çıkmıyordu. Asansöre ulaştıklarında Aaron düğmeye bastı ve yukarı çıkmaya başladılar. Alexandra için bu bir kaç saniye bir kaç saat gibi gelmişti. Aaron ve Leroy arasındaki gerginlik dışardan bile hissediliyordu. Acaba daha önce tanışıyorlar mıydı merak etmişti. Asansörün kapısı açıldı ve teker teker çıktılar. Banyodan çıkıp aşağı kata indiler. Beatrice ortalıkta gözükmüyordu. Bahçe kapısını açıp dışarı adım attılar .

Alexandra gözlerini kapatıp temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Yeraltında kalmak gerçekten berbattı.

Gözlerini açtı ve konuştu.

" Ee nereye gidiyoruz ? "

Aaron' a baktı ama cevap vermedi. Omuz silkerek alayla konuştu.

" Rehberimiz bizi aydınlatır heralde. " Çenesiyle Leroy'i işaret etti.

Leroy gülümseyerek cevap verdi.

" Yaşlı bilgeye. "

Son Koruyucu  ~TAMAMLANDI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin