* 6 *

2.2K 159 56
                                    

Kağıdı tekrar tekrar okudu ve buruşturup kolyeyle birlikte odanın bir köşesine fırlattı. Tam 13 yıl boyunca bir kere bile aramayan ve ortalıktan kaybolan babası şimdi hediye ve not gönderiyordu. Göz yaşlarını daha fazla tutmadı ve aksamasına izin verdi . Yatağa uzanmış bir şekilde sessizce ağlıyordu. Kaç saattir o haldeydi farkında bile değildi. Yavaşça gözleri kapanıyordu ve kendini uykuya teslim etti.

" Ona Pixiu kolyesi gönderdim şuan için başka yapabilecek hiçbir şey yok. Daha hazır değil. Kolyeyi taktığı sürece güvende olacak. Kolye için gidip o çirkin cadıyla bile anlaşma yaptım. Sırf güvende olsun diye."

Alexandra duydukları karşısında kaskatı kesilmişti. Çünkü ondan bahsediyorlardı. Notta yazanlardı bu duydukları. O zaman şuan arkası dönük şekilde olan konuşan o olmalıydı. Yıllardır içten içe özleyip kendine bile bunu itiraf edemediği babası.

Yerinden kımıldamaya cesaret edemiyordu. Ama yüzünün nasıl olduğunu da çok merak ediyordu. Değişmiş miydi? Bunca yıldan sonra.

" Cadılarla anlaşma mı yaptın ! Bunu nasıl yaparsın Drake ? Başka bir yol bulabilirdik. Bunun yerine gidip onu alabilirdik. Bunun sonuçları hepsimizi etkileyecek! "

Aaoron bağırarak söylediği şeylerden sonra kapıyı çarpıp çıktı. Ardından babasıda sessizce çıkarak kapıyı kitledi.

Alexandra ne yapacağını bilemedi. Cadılar mı ? Pixiu kolyesi mi. Pixiu.. nerden hatırlıyordu bu kelimeyi? O an aklına geldi araştırdığı efsanelerden birinde geçiriyordu.

Pixiu kanatlı aslan. Kötü ruhlu yaratıklardan koruduğu ve iki boynuzlusunun dişi tek boynuzlusunun erkek olduğu, dişinin efendisi isterse herkese yardım edebildiği erkeğin de efendisine zenginlik getirdiği söyleniyordu.

Alexandra tüm bunları saçma buluyordu. Bunlar gerçek olamazdı. Cadılar da neydi ? Ya da şu Pixiu saçmalığı. Bütün bunlar neden onun başına geliyordu . Bunlar kabus mu yoksa gerçek miydi ? Emin olamıyordu. Masanın kenarında duran meyve tabağı gözüne takıldı. Üstünde bıçağı vardı . Aklına gelen bir fikirle bıçağı alıp eline küçük bir kesik attı ve canı yandı. Eğer bu gerçek olmasaydı canının yanmaması gerekmez miydi ?

Uyanmak istiyordu ve nasıl yapacağını bilmiyordu. Geçen sefer kendiliğinden çekilmişti buradan.
Ne yapacağını bilmez bir halde korkuya kapıldı. Aniden vücudu sarsılmaya başladı. Durmak bilmiyordu. Sarsıntı iyice arttı.

" Alexandra! Uyan! " birden gözlerini açtı.

" Sonunda uyandın. Beni o kadar endişelendirdin ki. " Annesinin sesiyle kendine gelmişti. Yine mi kabus görmüştü? Hayır bu kabus olamayacak kadar gerçekti. Annesine fark ettirmeden eline baktı ve kesik hala oradaydı. Herşey gerçekti. Yalnız kalmak istediği söyleyip duş almak için banyoya gitti. Soğuk su açıp altına girdi. Bu olanlardan kimseye bahsetmeme kararı aldı. Aptal ilaçlar demekki o kadar da etkili değil di. O an fark etti ki bu gece ilaç almamıştı. Ama buna bir anlam veremedi. Vücudu soğuktan uyuşmaya başladı ve dayanamayıp sudan çıktı. Havluya sarılıp banyodan çıkıp pijamalarını giydi ve kolyeyi fırlattığı yerden alıp tekrar yatağına uzandı.

Yarın doğum günüydü ve berbat hissediyordu. Kolyeyi takmalı mıydı emin olamıyordu. Göz kapakları iyice ağırlaşırken bu düşüncelerle uykuya daldı.

" Sana inanamıyorum hala uyuyor musun ? Bugün doğum günün!! "

Ivy' nin sesiyle gözlerini açtı. Daha kendine gelememişti ki Ivy birde yüzüne yastık fırlattı. Yastığı alıp uyumaya devam etti. Doğum günü umrunda değildi. Ivy pes etmeyecekti. Yorganı üstünden çekip onu adeta sürükleyerek yataktan çıkarttı.

Son Koruyucu  ~TAMAMLANDI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin