VURGUNA GERİ SAYIM: 102 GÜN
$
Kelimeler güçlüydü. Öyle ki göğüs kafesimin ortasına yumruk yesem daha iyi durumda olacağımdan emindim. Derin bir nefes alırken parmaklarım hareketlendi. Avucuma kapanacak kadar güçlü değillerdi. Hafifçe kırıldılar, zayıfça çabaladılar.
Zihnimin her bir köşesinde farklı biri konuşuyor, karar vermemi güçleştiriyordu. Hızla çarpan kalbim gerçek cevabı veriyordu ama onu duymak istemiyordum. Bu kadar zayıf olamazdım, olmamalıydım. Benimle oynuyor, afallayıp kalmamı istiyordu. İstediğini elde etmesine izin veremezdim. O, bana ilgi duyamazdı. Bu bir tuzaktı.
"O senin gerçeklerini kabul edecek mi?" sorusu zihnimde yankılandı. O ana dek derinliklerde saklanıyordu. Zihnimin dipsiz kuyularından birinde bu soru senelerdir bana yön veriyordu.
Günlük hayatımda karşıma çıkan herhangi biri beni sevemezdi. Gerçek beni tanıyacak olursa çekip giderdi ve onu suçlayamazdım. Ben bir hırsızdım.
Büyüdüğünü sanan küçük bir hırsız...
Kimliğini kabullenmek istemeyen zavallı bir hırsız...
Kurşuni gökyüzü her zaman üstümde olacaktı. Mavinin açık, canlı tonları; güneşin iç ısıtan sarı ışıkları beni bulmayacaktı. Çünkü...
Çünkü Kuzgun böyle söylemişti.
"Seninle eğlenmesine izin verme!"
Parmaklarım tüm gücüyle avucuma kapandı. Tırnaklarım etime geçtiğinde tatlı bir acı ruhumu gıdıkladı. İlk adımı atmayı başarırsam sonraki adımlar da gelecekti. Aklımla oynamalarına izin vermeyecektim.
"Söyleyen olmadı mı? Mizah anlayışınız körelmiş."
Düzgün bir karşılık vermemi bırak, adım atamayacağımdan emin olmalıydı. Beni yanında görmek yüzündeki tatminkâr ifadeyi dağıtmıştı. O ifade artık benim yüzümdeydi.
Elini omzumda hissettiğimde omzum huzursuzlukla öne hareket etti. Sözlerin yeterli olmadığı noktada hareketler devreye girmişti. Adımları yavaşlarken başını hafifçe sağa çevirdi. Karanlık bakışlarındaki tehditkar hava tenimi delip geçti.
"Asistanım olmaman bana bağlı olduğun gerçeğini değiştirmez."
Eli omzumdan ayrılırken yeniden konuşmaya başladı.
"Aslı'ya rahatsızlanıp eve..."
Tanıdık bir ses cümlesini yarıda kesti.
"Ablana adıyla hitap etmemeyi öğrenemedin."
Aslı umursamaz bir tavırla çantasının askısını düzeltti ve yeniden konuştu.
"Düşündüğüm gibi Asya'dan kurtulmaya çalışıyordun demek."
Aklım öyle farklı yerlere gitmişti ki o ana dek Asaf'ın benden kurtulmak için tuvalete kadar geldiğini düşünmemiştim. İçimden kafamı duvara vurmak geliyordu. Benim için endişelendiğini, benden gerçekten hoşlanabileceğini, farklı olduğumu düşünmüştüm. Nasıl bu kadar aptal olabilmiştim?!
"İmkansız olan hiçbir şeyi istemem Ardıç Kuşu." cümlesi zihnimde yankılandı. Kendime olan öfkem arttı. Kuzgun'un basit görünen her bir cümlesinin zehri damarlarımda akıyordu. Neredeyse aldığım her kararın, duygularımın bile kontrolü onun elindeymiş gibi hissediyordum. Seneler boyunca zihnime onlarca kötü tohum ekmiş ve yeşermelerini keyifle izlemiş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN: 136 GÜN
General FictionAsya hırsızlık, dolandırıcılık vb. işleri organize eden bir düzenbazlar çetesinin önemli üyelerinden biridir. Doğduğundan beri içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtulmayı pek çok kez denemiş ama her defasında başarısız olmuştur. Kuzgun lakaplı çet...