VURGUNA GERİ SAYIM: 94 GÜN
$
Soluğu saçlarımın arasında dağılırken irkilerek geri adım attım, sırtım göğsüne çarptı. Düşüncelerim de hareketlerim de organizasyondan yoksundu.
Titreyen sesimle "A-Asaf Bey!" dedim.
İleri doğru bir adım atmak üzere hareketlendiğimde omuzlarımı kavrayan kolları bedenimi kendisinden tarafa çevirdi. Sol eli başımın arkasına oturdu, korumacı bir tavırla başımı göğsüne yasladı.
"Ne yap..."
Sesim göğsünde boğuldu. Geriye doğru bir adım attı, eş zamanlı olarak duvara sırtını döndü. Vücudumu saran kolları bana yön veriyor, hareketlerimizi bütün kılıyordu.
Cam bir şişe saniyeler önce durduğum yerden geçti, duvara çarparak parçalandı. Müzik kesildi, yerini bağırışlar ve çığlıklar aldı. Zamanlaması beni kurtaracak şekilde olan bir bar kavgası... Şanslı gecemde mi yoksa şanssız gecemde mi olduğum konusunda kararsızdım.
Kolları gevşerken "Sakin ol ve yürü." dedi. Cümlesinin tınısı insana güven veriyor, gönül rahatlığıyla onu izleyebileceğimi söylüyordu. Tanıdıktı.
Arkaya bakmak üzere başımı çevirdiğimde eliyle hareketime engel oldu. Sol kolu omzuma dolandı, bedenimin bedeninden uzaklaşmasına izin vermedi. Vücuduma yayılan sıcaklık yavaş yavaş yüzümde toplandı, kulaklarımdan taştı. Bardaki gürültüye rağmen kalbimin sesi kulakla duyulabilirdi.
"Giray Bey..."
"Kendi başının çaresine bakabilir." diyerek sözümü kesti.
"Ama..."
"Bir daha konuşursan seni burada bırakırım."
"Ama..." diye mırıldandım.
"Ama demek de konuşmak sayılır." dese de beni bırakmadı.
Barın çıkışına dek bana siper oldu. Telaşlı adımlarımız bardan uzaklaştıkça ağırlaştı. Asansörlerin önüne geldiğimizde kendi içerisinde çiğnenmiş bir ilkenin getirdiği suçluluk ve kızgınlık duygusuyla bedenimi bedeninden hızla uzaklaştırdı. Yakınlığımızın yarattığı şok etkisini üzerimden atamamışken ikinci dalga ruhumu daha çok sarstı.
Karşısında kalan asansörün parlak, metal kapısına bakarken "Giray'ı karakoldan almamız gerekecek." dedi. Gergin görünüyordu.
"Giray'ın kabanını al. Yirmi dakikaya lobide ol."
Asansörün kapısı aralandı, bir çift dışarı çıktı. Asaf asansöre bindi. Kapının kapanmasını beklerken çevreye, asansör dışındaki her yere, bakınıyordum. Normalde çekinmeksizin yüzüme bakan, gözlerini saniyelerce üzerimde dolaştıran adam da bana bakmıyordu. Telefonuyla ilgileniyordu. Kural bir yana ikimiz de aynı asansörde yan yana duramayacağımızı biliyorduk.
☆彡
Gecenin karanlığına karışmak istercesine siyahlara bürünmüş olan Asaf lobide beni bekliyordu. Dudaklarının kenarları aşağı bakıyordu. Göz göze geldiğimiz andan aramızda iki adımlık mesafe kalana dek kestane kahvesi gözlerinin baskısı omuzlarımı düşürmeye çalıştı, başaramadı. Aradan geçen yirmi üç dakika canavar Asaf'ı ayıltmak için yeterli gelmişti.
"Geciktin."
Ona güzel görünmeye çalışmanın manasız olduğunu bilsem de göze batmamasına özen göstererek makyajımı tazelemiş, saçıma şekil vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN: 136 GÜN
Ficción GeneralAsya hırsızlık, dolandırıcılık vb. işleri organize eden bir düzenbazlar çetesinin önemli üyelerinden biridir. Doğduğundan beri içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtulmayı pek çok kez denemiş ama her defasında başarısız olmuştur. Kuzgun lakaplı çet...