Bölüm 37- Şans Öpücüğü

590 59 14
                                    

VURGUNA GERİ SAYIM: 91 GÜN

$

Elinden bedenime yayılan sıcaklık dudaklarımı mühürledi. Dakikalarca tek kelime edemedim ve o, sessiz geçen her dakikadan keyif aldı. Kazanmıştı.

Yürüdüm. Çevreyi görmeden, onlarca insan yokmuş gibi yürüdüm. Sadece biz, birleşen ellerimiz... Ara sıra huzursuzlukla kıpırdanan parmaklarımı daha sıkı tutarak yatıştıran parmakları... Geriye kalan her şey karanlıktı. Anlamsızdı.

"Asya!"

İsmimi, ikinci kez söylendiğinde işitmiştim. Gözlerim sesin kaynağını ararken ellerimiz sessiz bir vedayla ayrılmıştı. Kalabalıktan dakikalar önce uzaklaştığımız gerçeği ayrılan avuçlarımızın arasından düşüp gitmişti. Görmezden gelmiştik.

"Ah, hiç değişmemişsin. Harika görünüyorsun."

Neşeyle üzerime atılan kumral, küt saçlı kız; kolları hala omuzlarımdayken geri çekildi ve yüzüme bakarak güldü. Yuvarlak çerçeveli gözlüklerin ardındaki iri, su yeşili gözleri unutmak mümkün değildi.

"Lal?!"

Lal, üniversitedeki müzik grubunun bir üyesiydi. Okulu bıraktığım günden sonra beni en çok arayan kişi o olmuştu. Ne mesajlarına ne de aramalarına cevap vermiştim. Buna rağmen beni gördüğüne sevinmişti. Uygunsuz bir vakitte karşıma çıkmış olmasının verdiği tedirginliği ve isteksizliği saklamaya çalışarak gülümsedim.

Heyecanla "Giray ile görüşüyor musun?" diye sordu. Ne söyleyeceğimi bilemediğimden sustum ama o, konuşmaya devam etti.

"Ne zaman magazin programı izlesem Giray'ı görüyorum. Hatta bir keresinde ikinizi gördüğümü sanıp heyecanlandım. Kadın sana acayip benziyordu."

Hızla gelişen olayın etkisiyle yüz ifadem tuhaf bir hal alırken gözlerim Lal'in varlığını bile fark etmediği Asaf'a kaydı. Lal'in gerisinde, çaprazında kalıyordu. Asaf, partideki kadının ben olduğumu biliyordu. Yaşananlar gösteriyordu ki Giray ile aramdaki ilişkiyi de magazin haberinden sonra öğrenmişti.

"Bendim." dedikten sonra gülümsedim. Ne Asaf ne de Lal bu cevabı vermemi bekliyordu. Su yeşili gözleri Lal'in neredeyse bütün yüzünü kapladı.

"Giray, benim patronum." diye ekledim.

Başı geriye çekildi, gıdısı belirginleşti. Son heceyi uzatarak "Yapma!" derken omzumu hafifçe geriye itti.

"Sadece patronun olduğuna beni inandıramazsın. İkinizin arasında hep bir çekim vardı."

Gözlerim yeniden Asaf'a kaydı. Yüzündeki ifadeyi alaycı bir "Demek öyle." şeklinde tercüme ediyordum. İşittiği cümlenin ardından bana olan zayıf inancı da yok olmuş olmalıydı. Aksini bekleyemezdim. İnkarla karışık bir mahcubiyetin yüzüme oturmasına engel olamadım. Asaf'ın yüzünden ayrılmayan gözlerim, Lal'i arkasına bakmaya itti. Asaf'ı gördüğünde dişleri alt dudağına geçerken tek eliyle ağzını kapadı.

"Ben..."

Suçluluk duygusu sesine de yansımıştı. Asaf'ın sevgilim olduğunu düşünüyordu.

"Fark etmedim."

Aşırıya kaçan jest ve mimiklerle durumu toparlamaya çalıştıkça batırıyor, bir cümle kurmayı bile başaramıyordu.

VURGUN: 136 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin