Bölüm 47- Yeşil Gözlü Bir Kız

196 25 2
                                    

VURGUNA GERİ SAYIM: 85 GÜN

$

Dansın ortasında Baysal Demirkan'ın nefesi daralmıştı. Direnmeye çalışsa da kıpkırmızı bir yüzle dansı yarım bırakmış, düğmelerini açarak uzaklaşmış, ilk bulduğu sandalyeye oturmuştu. Yardım çağrısında bulunmuş; hızlı, görünüşte endişeli adımlarla onu izlemiştim. Ailesi de saniyeler içinde bana katılmıştı. Asaf, babası için endişeli evlat rolünü dört dörtlük oynamıştı ki bu tavrı babasını daha çok öfkelendirmişti.

Nihayet arabaya bindiğimizde "Ona ne söyledin?" diye sordu. Dakikalardır bunu merak ediyor olmalıydı. Fırsat bulup soramamıştı.

"Hamile olduğumu, bir oğlumuzun olacağını ve adını Vural koymayı düşündüğümüzü."

Gözlerini yoldan ayırdı, yüzüme baktı. Alay edip etmediğimden emin olmak istiyordu.

"Ne? Seni utandırmamı istemiştin." diyerek kendimi savundum. Dürüst olmak gerekirse o an aklıma başka bir yalan gelmemişti.

"Kadınları sadece öperek hamile bırakabildiğimi bilmiyordum."

"Pek çok yeteneğinden yalnızca basit bir tanesi." diye takıldım.

Gözleri bir anlığına gözlerimi buldu. Dudağının köşesi alayla yukarı kıvrıldı. Şehrin birbiri ardına kayıp giden ışıklarının altında saliselerle aydınlanan gözlerinin kahvesi daha önce görmediğim kadar tatlıydı. Adeta sütlü çikolata kıvamını almıştı. Önüne dönerken elini sol elimin üstüne koydu. Teni tenimde kaydı, parmakları parmaklarımı araladı. Elimden başlayan karıncalanma hissi ayak parmaklarımın uçlarına dek yayıldı.

"Bu gece için farklı planlarım vardı."

Ses tonu, planlarının içeriğini öngörmem için yeterliydi. Parmakları büküldü ve elimi, üzerimdeki gücünü hissettirme arzusuyla kavradı.

"Artık ailemin yanında olmak zorundayım." dedi geri çekilirken.

Saçma bir yalan söylemiştim, kabul ediyordum. Babasının yalanıma sorgulamaksızın inanacağını ve bu yalanı bu kadar önemseyeceğini düşünmemiştim. Düşünmem gerekirdi. İki şeytanın savaşının ortasındaydım. Babası, ailelerinin imajını zedelemek için Asaf'ın her şeyi yapabileceğini düşünüyordu. Uygunsuz bir ilişkinin günah meyvesine en büyük rakibinin adını vermek... Tam olarak oğlunun yapabileceği bir şeydi.

"Gelmemi isteyen sendin. Beni suçlayamazsın."

"Suçlayabilirim. İnsanlar böyle yapar. Aptal olma."

Göz devirsem de bu tavrının ardında hem kendini hem de beni koruma içgüdüsünün olduğunu biliyordum.

"Üzgünüm."

Başımı sol yana çevirdim ve yüzüne baktım. Şaşkındı.

"Böyle bir ailede büyüdüğün için."

Ailesi olmayan bir kızdan bu cümleyi duymak Asaf'ı yaralamıştı.

Kısa bir sessizliğin ardından "Aslı üstüne gelecektir." dedi. Duraksadı. Konuşup konuşmamak konusunda kararsızdı.

"Yalanını sürdüreceğim. Bir süre gözden uzak olmalısın. Bu konu hakkında kimseyle konuşma."

Tüm senaryoyu görmek istiyordum. Oysa bana rolümü söylüyor ve ona güvenmemi bekliyordu. En kötüsü, içim içimi yese de ona güveniyor gibi davranmak zorunda oluşumdu.

VURGUN: 136 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin