VURGUNA GERİ SAYIM: 110 GÜN
$
Havanın soğukluğuna rağmen kabanımı çıkarmak istiyor ama yapamıyordum. İçimden Asaf'ın bir an önce arabasına binip gitmesi için yalvarıyordum. Ancak o zaman, biraz olsun normale dönebileceğime inanıyordum.
Asaf Demirkan gerek sözleriyle gerekse davranışlarıyla beni bu denli şaşırtan, kafamda kurduğum planları alt üst eden, kendimi sorgulamama yol açan ikinci adamdı. Neden ikisiyle de aynı anda mücadele etmek zorundaydım?
"Özel davetiye mi bekliyorsun? Arabaya bin."
"Benimle alay mı ediyorsun?!" diye bağırmak istedim.
Kısık, koyu kahve gözlerinin ardındaki sadist ifade sertçe yutkunmama yol açtı. Saçımı toplamak onun için sıradan ve önemsizdi ama benim için öyle olmadığını biliyordu. Afalladığımın, ondan uzak durmak istediğimin farkındaydı.
"Bilerek yapıyor! Kesinlikle bilerek yapıyor!"
Kendisiyle aynı asansöre binilmesine bile izin vermeyen, aynı yere gidecek olmamıza rağmen beni taksiyle uğraştıran adam bugün, arabaya binmememi anormal bir durum olarak görüyordu. Sırf beni azarlayabilmek için yanında asansöre binmeme izin verdiği günde hissettiklerime benzer hislere sahiptim. Ona eşlik edeceğim bir görüşmeye veya toplantıya gitmiyorduk ve Asaf, arabaya binmemi istiyordu. Şüphelenmemek imkansızdı.
Arabaya bindim, kapı kapandı. Asaf ile yarım saat boyunca bir kutuda kapalı kalma düşüncesinin verdiği sıkıntı ağırlaştı.
"Şeytan herif..."
Cebinden telefonunu çıkardı ve siyah ekrana baktı.
"Şarjım bitmiş. Giray'ı arar mısın?"
Şaşkınlıkla harmanlanan bir korkuya kapıldım. Sıradan bir insan için oldukça normal bir istekti ama karşımdaki kişi düzen manyağı Asaf Demirkan idi. Birincisi, telefonunun şarjı asla bitmezdi. Her konuda olduğu gibi bu konuda da titizdi. Ayrıca yanında en az bir yedek telefon bulundururdu. İkincisi, yanımızda sadece şoförü olmasına rağmen benden bir ricada bulunmuştu. Komut vermemişti.
"Ne yazık ki şirket telefonumun başına talihsiz bir kaza geldi ve henüz yenisini alamadım."
Yüz ifadem ve ses tonum, telefonumu duvara atıp kırdığını hatırlatıyordu ki çatılan kaşları da olayı hatırladığını gösteriyordu.
"Kişisel telefonumda Giray Bey'in numarası..."
Avucu yukarı bakacak şekilde elini uzatırken sözümü kesti.
"Ezberimde var."
Tereddüt etmeksizin telefonumu cebimden çıkardım ve avucuna koydum. Telefonumu karıştırmak isteyecek kadar benden şüphelenmesinin sebebi yalnızca Giray ile bir ilişkim olduğundan şüphelenmesi miydi yoksa hakkımda çok daha büyük şüpheleri mi vardı? Her ne olursa olsun uyduruk teşebbüsü ona bir şey kazandırmayacaktı. Giray'ın numarası kayıtlı numaralar arasında olmadığı gibi benim numaram da Giray'da yoktu. Asıl işim ile ilgili en ufak bir bilgiye de elindeki telefondan ulaşması mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN: 136 GÜN
Ficción GeneralAsya hırsızlık, dolandırıcılık vb. işleri organize eden bir düzenbazlar çetesinin önemli üyelerinden biridir. Doğduğundan beri içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtulmayı pek çok kez denemiş ama her defasında başarısız olmuştur. Kuzgun lakaplı çet...