Özel Bölüm

646 48 46
                                    

Değişiklik yapıp yazar konuşmasını üste aldım.
OKUMADAN GEÇMEYİN!
Malum güne özel olarak hikayenin ilerleyen bölümlerinden bir kesit paylaşıyorum. Umarım beğenirsiniz.
Her zamanki gibi yorumlarınızı bekliyorum.
^-^
Gelecek bölümü birkaç gün içerisinde paylaşmaya çalışacağım. O zamana dek bu bölüm tüm yalnız dostlarıma gelsin.
Keyifli okumalar.

^ω^

14.02.2021
<3
(Kalp bırakın da yorum kalabalığı olsun xd)

Dudaklarının arasında duran sigarasının ucu aşağı bakıyordu, bir dekordan farksızdı. Sigaranın dumanı yüzünün önünde, başının üstünde dalgalanıyordu. Gözleri nadiren olduğu üzere boş bakıyor, duvarı izliyordu. Aydınlık ya da karanlıktan yana olan, loş ortamlardan hoşlanmayan Asaf, odadaki zayıf sarı ışık ile karanlığın harmanlanmasından rahatsız olmuyordu. Bedeni burada ama ruhu başka bir yerdeydi.

Yanına gidip gitmemek konusunda kararsızdım. Hoşlanmamasına rağmen yine tişörtlerinden birini giymiştim, ona yakın hissetmemi sağlıyordu. Ona dilediğim gibi yaklaşamadığımdan ona ait eşyalarla bağ kurmakla yetiniyordum. Tişörtün eteklerini sıktığımı fark ettiğimde parmaklarımı açtım ve derin bir nefes alıp verdim, yanına gidecektim.

Koltukta yanına oturduğumda duvarı izlemeyi sürdürdü, yokmuşum gibi davranıyordu. Sigarasının külü tişörtünün üstüne döküldü ama titizliğine rağmen umursamadı, projesinin değeri halinden belliydi. Dudaklarının arasında duran işlevsiz sigaraya uzandığımda da sesini çıkarmadı. Baş ve işaret parmağımın arasına sıkıştırdığım sigarayı aldım. Göz teması kurma çabalarım boşaydı. Oturduğum yerden kalkıp sigarayı masadaki küllüğe bastırdım ve yeniden yanına oturdum. O duvarı, ben onu izliyordum. Bir on dakika daha bana bakmasını bekledim, yapmadı. Sessizliğinden yüz bularak usulca bedenine sokuldum ve başımı omzuna yasladım. Dakikalar geçti, aramızdaki sessizlik ilk halinden ödün vermedi.

"Benden neden nefret etmiyorsun?"

Göz kapaklarım uykuya teslim olmak üzereyken konuştuğunda işittiklerimin gerçek mi yoksa bir rüya mı olduğundan emin olamıyordum. Asaf bir gün o sevgiyi kaybedeceğini düşündüğünden sevilmekten korkanlardandı. Projesini tamamlamaya çalışırken yaptıklarını görünce ondan nefret edeceğimi düşünmüş olmalıydı. Etmiyordum, Asaf da herkes kadar günahkardı.

Başımı omzundan kaldırırsam bir daha omzuna yaslanamayacağımı düşündüğümden tıpkı onun gibi duvarı izleyerek "Çünkü seni seviyorum." karşılığını verdim. Sevince sevgisini saklayanlardan değildim. Hislerimin karşımdaki tarafından açıkça bilinmesini isteyenlerdendim. Öte yandan Asaf'tan benzer bir karşılık almayı beklemiyordum.

"Her şeyinle." diye ekledim.

Çocukluğumdan beri her şeyimle sevilmeyi arzuladığımdan ama kötü yanlarımı daima saklamak zorunda kaldığımdan olsa gerek insanları her şeyleriyle sevebilme kabiliyetine sahiptim. Asaf'ı yaptıklarından ötürü yargılayamazdım. İstemişti, yapmıştı ama şimdi pişmandı. Pişman olması benim için yeterliydi.

Omzunu başımın altından çektiğinde afallasam da çabucak toparlandım. Neden çekildiğini sorarcasına gözlerinin içine baktım. Karanlık gözlerindeki keder kalbimi yaralıyordu. Acı çekmesini istemiyordum ama biliyordum ki çekmesi gerekiyordu. Asaf başkalarına eziyet etmeyi sevdiği kadar kendisine eziyet etmeyi de seviyordu.

"Sevmemelisin." dedi.

Kaşlarım istemsizce çatıldı. Sevgimi reddetmek, gerçekliğine ve kalıcılığına inanmamak konusunda neden bu kadar ısrarcıydı?

"Bana dünyanın en mükemmel insanıymışım gibi hissettiriyorsun ama değilim."

Gözlerindeki keder perdesi aralanmıştı. Ruhunun karanlığı dışarı sızıyordu. Bana bir kez daha geri çekilmemi söylüyordu. Geri çekilmek veya meydan okumak yerine karanlığının beni sarıp sarmalamasına izin verdim.

Yüzümü yüzüne yaklaştırırken gözlerini bir anlığına bile gözlerimden ayırmadı. Gözlerim dudaklarına kaydı, yeniden gözlerini buldu. Dudaklarımız arasındaki o ufak mesafeyi aşmak için onayını istiyordum. Soluğunun yakıcı sıcaklığını tenimde hissedebiliyordum. Kalp atışım neredeyse kulakla duyulabilirdi ama artık utanmıyordum. Dudaklarımı dudaklarına bastırmayı arzulasam da o ufak mesafeyi koruyarak kulağına doğru ilerledim.

"Değilsin." diye mırıldandım.

"Ve kalbime hükmedemezsin."

Asaf ne kadar istemese de onu sevmeye devam edecektim, sözleri bunu değiştirmeye yetmezdi. Cümlemi farklı şekilde yorumlayan Asaf'ın dudağının kenarı alayla yukarı kıvrıldı. Ani bir hareketle elini enseme oradan da yanağıma kaydırırken dudaklarını dudaklarımla buluşturduğunda kendince son cümlemle alay ediyordu. Ufak bir öpücüğün ardından geri çekildi ve gözlerimin içine "Hükmedebilirim." dercesine baktı. Ardından yeniden dudaklarımız birleşti. Öpüşmemiz giderek tutkulu bir hal alırken Asaf'ın yanağımda duran eli de tıpkı diğer eli gibi belime kaydı ve oradan da kalçalarımı buldu. Dudaklarımız bir anlığına ayrılırken beni, kalçalarımdan kavrayıp kucağına aldı. Dizlerimin biraz üstünden başlayan dokunuşu yukarı doğru kayarken tişörtün eteklerini buldu.

Tişörtü yavaşça sıyırırken "Tişörtlerimi giymemeni söylemiştim." dediğinde alaycı bir üslupla karşılık verdim.

"Çıkarmak istersen sana karşı koymam."

🔥🔥🔥
(Buraya da alev bırakalım xd)

☆彡
Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın!!!
☆彡

VURGUN: 136 GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin