VURGUNA GERİ SAYIM: 97 GÜN
$
Beyaz bir yastığa sıkı sıkıya sarılmış olarak gözlerimi araladım. Başım beton kadar ağırdı, kaldıramıyordum. Başımın ağrısını dindirecekmişçesine yumruğumu alnımın ortasına bastırdım. Gözlerimi kapadım.
Hoşnutsuz bir "Günaydın!" beraberinde gözlerim dehşetle açıldı. Sesin sahibini tanıyor, arkama dönmeye korkuyordum.
Başımı kaldırmaya cesaret ettiğimde gözlerim odanın içinde Asaf'ı aradı. Giyinme odasında, beyaz gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken telaşla yatakta doğruldum. Asaf'ın odasında ve daha da kötüsü onun yatağında ne arıyordum?
Başım öne eğilirken sol elim sıkıntıyla saçlarımın arasına daldı. Üzerimde Asaf'a ait olduğunu tahmin ettiğim siyah, bol bir tişört vardı. Yüzümü ellerimle kapadım. Utançtan ağlamak istiyordum. Aklımda bu tabloyu açıklayacak fazla seçenek yoktu. En son beni eve bırakmayı teklif ettiğini ve arabasına bindiğimi hatırlıyordum. Gecenin kalanı bulanıktı.
Ellerim hala yüzümdeyken "Biz..." diye mırıldandım.
"Harika bir geceydi."
Harika bir gece geçirmediği sesinden anlaşıyordu. Yaşananları hatırlamaya çalışırken başımı kaldırdım. Parmaklarım derimi soymak istercesine elmacık kemiklerime kaydı. Boş bakan kırmızı gözlerim gözlerini buldu. Yüz ifadesinden bir çıkarımda bulunmak mümkün değildi. Zihnimde bir ses Asaf'ın sarhoş bir kadından faydalanmayacağına beni ikna etmeye çalışıyordu. O... O böyle rezil bir şey yapmazdı.
"Bir kadından daha önce duymadığım sesler duydum."
Çığlık atarak camdan atlamak istiyor olmam bu şartlar altında normal karşılanabilirdi. Ama hayır, benim atlamam anlamsız olurdu. Asaf'ı atmalıydım.
"Kaydettim, görmek..."
"Hayır!"
"Israr ediyorum."
Sapıklığını gözler önüne sermek konusunda ısrar etmesi kesinlikle normal değildi. Gözlerimdeki boş ifade öfkemin alevleriyle yanıp kayboldu. Asaf telefonunun ekranına birkaç kez dokunduktan sonra ekranı bana çevirdi. Yastığa sıkıca sarılmış, tuhaf bir pozisyonda küçük bir domuzcuk gibi sesler çıkararak uyuyordum. Bir yanım bahsettiği kaydın müstehcen içerik barındırmıyor oluşuna sevinirken diğer yanım öyle bir kaydın da var olabileceğinden şüpheleniyordu.
"Elbisene kustun." dediğinde yüzümü ağlamaklı bir ifade kapladı. Alkol almamak konusundaki kuralımı çiğnememem gerekiyordu.
"Elbisemi..."
"Kuru temizlemeye gönderildi. Hazan sana ulaştırır."
Bunu sormak istemediğimi biliyordu. Sormak istediğim elbisemi onun değiştirip değiştirmediğiydi.
"Ben..."
Vurguyla "Sen..." diyerek konuşmama izin vermedi.
"Sen bile sana dokunduğumu düşünebilecek kadar aptal değilsin."
Yüzsüzlük yaparak üste çıkmaya mı çalışıyordu? Şu tabloya bakıp farklı bir şey düşünmek güçtü. Sesine sızan, gözlerinden okunan öfkeyle konuşmaya devam etti.
"Ayrıca... Boşuna kendini yorma. Gece yaşananlar hakkında sana tek kelime etmeyeceğim. Boşlukları doldurmayı hayal gücüne bırakıyorum. Belki bu kadar içmemen gerektiğini öğrenirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN: 136 GÜN
General FictionAsya hırsızlık, dolandırıcılık vb. işleri organize eden bir düzenbazlar çetesinin önemli üyelerinden biridir. Doğduğundan beri içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtulmayı pek çok kez denemiş ama her defasında başarısız olmuştur. Kuzgun lakaplı çet...