VURGUNA GERİ SAYIM: 115 GÜN
$
Kuzgun.
Hayatım basit bir şekilde ikiye ayrılıyordu: Kuzgun'dan önce ve Kuzgun'dan sonra.
Kuzgun'dan önceki küçük kızı pek hatırlamıyordum. Kuzgun'dan sonra ise asla sıradan, küçük bir kız olmamıştım.
"Kuzgun bana yaşamayı öğretti."
Sesim buruk çıkmıştı. Bazen doğruları dile getirmek yalan söylemekten çok daha zordu. Serkan bir süre yanıt vermedi. Sessizliği, verecek bir yanıtı olmadığından değildi. Bana zaman tanımak istiyordu.
"Şimdi de yaşamını elinden almasını mı bekliyorsun?"
Son meyvesini verecek bir ağaç mıydım? Dünya denen çölün ortasında köklerimi nasıl derine, suya doğru uzatmam gerektiğini gösterip hayatta kalmamı sağlayan kişi de Kuzgun muydu? Bunca yıldır verdiğim meyveler yardımının karşılığı olarak onun muydu? Yaşamım benden çok ona mı aitti?
"Kuzgun benim..."
Gerçeği Serkan'a söylemeyi düşündüm ama dilimin ucuna gelen kelime dışarı çıkmayı reddetti.
Uzatarak "Kuzgun senin?" diye sordu Serkan.
Bir cevap veremedim. O da üstüme gitmedi.
"Asya, sen de biliyorsun ki Kuzgun bize yaşamayı bir bedel karşılığında öğretti."
Sertçe yutkundum ve "Ruhumuz." dedim.
Kuzgun bizi özgür kıldığına dair yalanlarıyla sahibimiz olmuştu. Üstelik bunun için zor kullanması bile gerekmemişti. Volkan, Serkan, İrem, Defne, ben ve daha bir çoğu... Kuzgun çukura düşmüş birini gördüğünde diğer insanlar gibi aşağılayarak, belki acıyarak bakmaz; çukurdaki kişinin üstüne toprak atıp gitmezdi. Eğilir ve o zavallı ile konuşurdu. İçerisinde olduğu çukurdan çıkabileceğini, hem de bunu tek başına başarabileceğini söylerdi. Çukurdaki umutsuz zavallı sorardı.
"Nasıl?"
"Uçarak."
Zavallı bile gülerdi Kuzgun'un cevabına ama zihninde bir soru oluşurdu.
"Acaba?"
Acaba uçabilir miydi?
"Sana öğretebilirim." derdi Kuzgun ve de sözünde dururdu. Çukurdan çıkanlar Kuzgun'a sadık olurdu çünkü Kuzgun sadakatsizleri gözünden tanırdı ve vaktini harcamazdı.
Beni tüm serçeler arasında özel yapanın zaman olduğunu düşünmüştüm hep. Kuzgun'u en uzun süredir tanıyan bendim. Onunla en çok vakit geçiren kişi de bendim. Bunca yılın ardından o, benim kim olduğumu biliyordu ama ben hala onun kim olduğundan emin değildim.
Derin bir nefes alıp verdim ve kendimden emin bir şekilde konuştum.
"Kararımı verdim."
Serkan bir cevap vermek yerine konuşmamı bekledi.
"Vazgeçmiyorum."
Saat gece yarısını geçeli yarım saat olmuştu.
Takvimime baktım ve "Yüz on beş gün." diye ekledim. Kuzgun'a da Asaf'a da onlar gibi olabileceğimi gösterecektim.
Serkan'ın kesik gülüşü kulağıma çalındı, rahat bir soluk almıştı.
"Senden birkaç şey araştırmanı istiyorum. Birincisi Adem Acar. Bu sabah istifasını verdi." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VURGUN: 136 GÜN
General FictionAsya hırsızlık, dolandırıcılık vb. işleri organize eden bir düzenbazlar çetesinin önemli üyelerinden biridir. Doğduğundan beri içinde bulunduğu karanlık dünyadan kurtulmayı pek çok kez denemiş ama her defasında başarısız olmuştur. Kuzgun lakaplı çet...